İçindekiler:

15 Kasım 2021
Sayı: KB 2021/Özel-40

Sınıfsal müdahale ve sınıf mücadelesi
2022 Bütçesi
Sermayeye hizmet, emekçilere riyakarlık!
Mafyatik iktidara karşı mücadeleye!
Çetecilere tahliye, tutsaklara Nazi kampı!
Yılgınlık yok, direniş var!
MİB: Birliğini kur, inisiyatif al, harekete geç!
Düzenin açmazları ve işçi sınıfının birliği
Birleşik mücadele ve İşçi-Emekçi Mitingi
Cumhuriyetçi hurafe ve işçi sınıfı - H. Fırat
Emperyalist haydutların demokrasi zirvesi
“Kapitalizm gezegeni ve insanlığı öldürüyor!”
Dünyanın ikinci büyük buzulu hızla eriyor
Açlık ve yoksulluğun kaynağı kapitalizm
İEKK: Şiddet üreten sömürü düzenine karşı mücadeleye!
DGB: 25 Kasım’da mücadeleye!
Eğitim hakkı aleni bir şekilde gasp ediliyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

2022 Bütçesi: Kaynaklar savaşa, faize, yandaş sermayeye, din bezirganlarına…

 

AKP şefi Tayyip Erdoğan’ın imzasını taşıyan 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 15 Ekim’de Meclis Başkanlığına sunuldu. Ekim ayı sonunda başlayan bütçe görüşmeleri, sarayın noteri durumuna düşürülen TBMM’de devam ediyor. Sarayda hazırlanan kanun teklifi tartışılırken, muhalefet partileri çeşitli öneri veya dileklerde bulunuyorlar. Ancak mafyatik rejimin Meclis ayağını oluşturan AKP-MHP koalisyonu bu sözlere pek kulak asmıyor.

Görünen o ki, Meclis görüşmeleri bir formalitenin yerine getirilmesi için yapılıyor. Zira sürecin sonunda sarayın kanun teklifi dinci-faşist koalisyonun oylarıyla onaylanıyor. Sonuç önden belli olduğu için, Meclis kürsüsünden yapılan tartışmalar bir tür mizansenin ötesine geçemiyor. Hal böyleyken, bütçe kanun teklifinin haftalar boyunca Mecliste tartışılması, düzen siyasetindeki kepazeliği gözler önüne seriyor. Sonucu belli olan bir şey üzerinde bu kadar tartışılması, zorba rejime “demokratik” kılıf giydirme ihtiyacından kaynaklanıyor olsa gerek.

***

Sermaye iktidarı için bütçe, kokuşmuş sömürü düzeninin çarklarını bir yıl daha döndürmek için gerekli paranın saptanması için gereklidir. Kamu ya da kamuya bağlı kurumlarda çalışanların maaşları bir yana bırakılırsa, bütçeden emekçilerin payına zırnık düşmez. Esas olan kapitalist sistemin bekçisi olan devletin kurumlarının yıllık finansmanının belirlenmesidir. Bu arada rejiminin ideolojik eğilimleri doğrultusunda çalışan kurumlar da yağmadan payına düşeni alıyorlar. Keza tek adam rejiminde AKP şefinin milyarları bulan “örtülü ödenek” harcamaları da bütçe kanununda kılıfına uyduruluyor. 

Tek adam rejiminde bütçe kanun teklifi sarayda hazırlandığı için, AKP şefi ile müritlerinin eğilimlerine göre bazı kurumlara ayrılan paylar sürekli arttırılıyor. Son dönemde özellikle silahlanma/savaş, “güvenceli geçiş” ödemeleri, Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), örtülü ödenek, sarayın masrafları gibi kalemlerde dramatik artışlar yapıldı. Sermaye sınıfı ile emperyalistlere hizmet eden AKP-MHP rejimi, rant-talan çarkından aldığı payın yanısıra, yandaş kurumlara da bütçeden devasa kaynaklar aktarılıyor. Yandaş sermaye grupları ile saray arasındaki karanlık ve girift ilişkilerin mahiyeti, şirketlere ödenen kaynakların bir kısmının AKP ya da saraya aktarıldığı spekülasyonlarının sürekli gündemde kalmasına neden oluyor. 

***

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın bütçe kanun teklifiyle ilgili yaptığı basın açıklamasında, 2022’de bütçe giderlerinin 1 trilyon 750 milyar 957 milyon lira olacağı belirtildi. Öngörülen bütçe gelirleri ise 1 trilyon 472 milyar 583 milyon lira. Buna göre bütçe açığı 278 milyar 374 milyon lira olacak.

Bu devasa bütçe gelirleri, büyük oranda emekçilerden toplanıyor. Kapitalistler ise, ödedikleri verginin fazlasını teşvik, kredi, hibe gibi adlar altında geri alıyorlar. Kaldı ki, kapitalistlerin ödediği vergiler de işçilerin sırtından sızdırılan artı-değerin bir kısmından başka bir şey değildir. Dolayısıyla “bütçe gelirleri” diye anılan para gerçekte işçi ve emekçilerden toplanıyor. Buna rağmen bütçe sömürü çarklarının bekçisi olan devlet ve düzenin çeşitli kurumları arasında bölüşülüyor.

2022 yılı bütçesinde ilk göze çarpan, finans tekellerine aktarılan faiz giderlerinin 240 milyar lirayı aşacak olmasıdır. Devasa kaynak aktarılan bir diğer alan ise savaş ve saldırganlık giderleridir. Geçen yıla göre yüzde 29,6 oranında arttırılması planlanan “savunma” bütçesi 181 milyar liraya yükseltilecek. Saray rejimi “mal ve hizmet alım giderleri” için 128,1 milyar lira harcayacak. Ne olduğu belli olmayan “yedek ödenekler” için de 27,4 milyar lira harcanacak. Bütçeden sanayi kapitalistlerine ödeneceği belirtilen miktar ise, 68,9 milyar lira. Garanti ödemeleri kapsamındaki köprü, otoyol, tünel, hastane gibi yapıların işletmecilerine ise 20 milyar lira aktarılacak. Garanti ödemeleri dolara bağlı olduğu için sürekli artıyor. Bütçesini ortalama 8-9 ayda tüketen Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) ise birçok bakanlığı geride bırakan bir bütçe ile finanse edilecek. Bu yıl 12,9 milyar TL olan DİB bütçesi, 2022’de 3,2 milyar arttırılarak 16,1 milyar TL’ye yükseltiliyor.

Bütçede dikkat çeken bir diğer harcama alanı ise Meclisteki partilere ayrılan ödeneklerin arttırılacak olmasıdır. Düzen, Meclisteki partileri bütçeden finanse ediyor. Sunulan teklife göre siyasi partilerin alacağı hazine yardımları 2022 yılında 645 milyon 167 bin liraya yükseltilecek. Bu paranın 280 milyon 279 bin lirası AKP’ye gidecek. Ardından CHP’ye 149 milyon 134 bin lira, HDP’ye 77 milyon 65 bin lira, MHP’ye 73 milyon 99 bin lira, İyi Parti’ye 65 milyon 588 bin lira verilecek. 2022 yılında erken seçimler yapılırsa Hazine yardımları parti başına üç katına çıkarılacak.

***

Doğrudan ya da dolayı vergilerle emekçilerden sızdırdığı para ile dev bir bütçe oluşturan sermaye iktidarı ve onun dümenindeki saray rejimi faiz, silahlanma, asalak kapitalistler, din bezirganları, saray sefahati gibi alanlara yüz miyarları harcıyor. Bu aynı rejim bütün bu değerleri üreten işçi ve emekçilere ise açlık sınırı altında bir asgari ücretle yaşamayı dayatıyor. Hal böyleyken, sermaye iktidarının başı Tayyip Erdoğan Avrupa’da, Amerika’da yokluk yaşandığını ama Türkiye’de bolluk ve bereketin hüküm sürdüğünü büyük bir utanmazlıkla vaaz ediyor.

Bütçenin toplanması ve paylaşılması olayı, tek başına kapitalist sistemin vahşiliğini gözler önüne sermeye yeter. Bu devasa bütçe emekçilerin emek-gücü ile üretiliyor ama onlara sefaleti dayatan rejimin finansmanı için kullanıyor. Bu yeni bir şey değil elbet. Ancak saray rejimi yağma ve talandan beslendiği için belli alanlara daha büyük kaynaklar aktarıyor.

Yazık ki bu tablo kendiliğinden değişmeyecek. Bu vahim bölüşüm tablosu ancak işçi sınıfı ile emekçilerin kapitalistlere ve onların rejimine karşı birleşik, meşru-fiili bir mücadele geliştirdikleri zaman değiştirilecek. Ancak ezilen kitleleri de mücadeleye kazanabilen devrimci bir işçi sınıf hareketi emekçilerin toplumsal gelirden aldıkları payı büyütebilir. Sömürü ve yağmanın ortadan kaldırılması için ise vahşi kapitalizmi tarihin çöplüğüne atmak gerek.