İçindekiler:

18 Haziran 2021
Sayı: KB 2021/Özel-23

Faşizme karşı omuz omuza!
HDP binasına saldırı: Deniz Poyraz katledildi!
“Denizler ölmez!”
Katil devlet hesap verecek!
Biden-Erdoğan görüşmesi
AKP iktidarı kandan ve ölümden besleniyor
AKP-MHP rejimi kadına yönelik şiddeti teşvik ediyor
Sinbo’da direniş okulu: “İstanbul Sözleşmesi”
MİB MYK: Harekete geçelim, örgütlenelim!
Burjuva devrimleri, cumhuriyet ve “piyasa” H. Fırat
Küba ambargosu pandemiyle mücadeleyi sekteye uğratıyor
G7: Çin karşıtı ekseni güçlendirme çabası
NATO zirvesi: Rus-Çin düşmanlığı
Savaş ve suç örgütünün zirvesinden yansıyanlar
Putin ve Biden’ın Cenevre zirvesi
Gençliğin tek seçeneği mücadele!...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

NATO zirvesi: Rus-Çin düşmanlığı
ve daha fazla silahlanma

 

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in ifadesiyle “giderek öngörülemez hale gelen bir dünyada” ve “yeni zorlukların” oluştuğu koşullardaNATO’nun 30 devlet ve hükümet başkanı Brüksel’de bir araya geldi. Zirvenin başlangıcında ABD Başkanı Joe Biden, ülkesi için askeri ittifakın son derece önemli olduğunu belirterek, “Bütün Avrupa’ya ABD’nin orada olduğunu bildirmek istiyorum” açıklamasında bulundu. Bir müttefike saldırı durumunda NATO’nun 5. maddesinin ABD için “kutsal bir görev” olduğunu vurguladı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise açılışta, “Bugün transatlantik ilişkilerde yeni bir sayfa açacağız” diyerek, zirvenin “önemli bir an” olduğunu ifade etti.

30 NATO üye devletinin temsilcileri, 14 Haziran’daki zirvenin sonunda ortak bir bildiride Çin’in askeri ittifaka “sistemik zorluklar” sunduğu konusunda anlaştılar. Alman Basın Ajansı’nın (dpa) verdiği bilgiye göre, Çin’den gelen potansiyel tehditlerle daha yoğun bir şekilde ilgilenmesi gerektiği, ittifak üyesi tüm devletlerin üzerinde mutabık kaldığı bir konudur ve bu, zirvenin bildirisinde de yer almaktadır. Bildiride ayrıca Çin’e “uluslararası yükümlülüklerine bağlı kalması” ve “büyük bir güç olarak rolünü” yerine getirmesi çağrısında bulunuluyor. Yanı sıra Çin “nükleer yetenekleri konusunda şeffaflık yaratmalı ve güven artırıcı önlemler almalıdır” deniliyor.

2010’dan itibaren resmi olarak geçerli olan NATO strateji belgesinde 2019’a kadar Çin’den hiç söz edilmezdi. 2019’da ise Çin’in artan etkisinin ve uluslararası politikasının bir ittifak olarak birlikte ele almamız gereken hem fırsatlar hem de zorluklar barındırdığının farkındayız” biçiminde sadece bir kez söz edildi. 79 sayfadan oluşan şimdiki belgede ise Çin’den birçok kez söz edildiği söyleniyor. Zira aradan geçen süre içinde çok şeyin değiştiği ve Çin’in gelişmekte olan bir dünya gücü olduğu kabul ediliyor. Dolayısıyla yeni belgenin, Biden’ın dediği gibi, ABD’nin “dünyayı Çin’e karşı örgütleme” çabasında yeni ve önemli bir aşamayı temsil ettiği ve şiddetlenen büyük gerilimin işareti olduğu belirtiliyor. Financial Times bunu, “Deklarasyonun gücü, son NATO toplantısından bu yana 18 ayda Batı ile Pekin arasındaki ilişkilerin ne kadar kötüleştiğini gösteriyor” biçiminde yorumluyor.

NATO belgesinde şunlar belirtiliyor: Çin’in artan etkisi ve uluslararası eylemi, bir ittifak olarak birlikte yüzleşmemiz gereken zorluklar doğurabilir. (...) İttifakın güvenlik çıkarlarını savunmak için Çin’e karşı çıkacağız.” NATO belgesi, Çin’in “kurallara dayalı uluslararası düzen için sistemik bir meydan okuma” olduğunu, Çin’in silahlı kuvvetlerini genişlettiğini ve Rusya ile işbirliği yapmak istediğini belirtiyor. Bunun için de Biden, Washington’un Çin’e karşı müttefiklerini aynı safta birleştirmek için çaba sarf ediyor. Zira Biden, daha göreve başlamadan önce, Çin’in yükselişini bu yüzyıl için ABD’ye önemli bir meydan okuma olarak tanımlamıştı.

ABD, rekabet ve teknolojik liderliğini yeniden kazanmazsa, Çin’in ABD’yi geçeceği konusunda uyarılarda bulunuyor. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Çin’in ABD ordusunun “ana odak noktası” olduğunu vurgulamıştı. Geçen hafta ABD Senatosu da 250 milyar dolarlık ekonomik sübvansiyon ve yaptırım paketi olan “Çin Rekabetçilik Yasasını” kabul etmişti. New York Times, bunu “on yıllardır sanayi politikasına yapılan en önemli hükümet müdahalesi” olarak nitelendirmişti. ABD, NATO zirvesinden önce toplanan G7 toplantısında bir dizi neden öne sürerek Çin karşıtı ekseni güçlendirme çabasını burada da sürdürdü.

NATO’nun bir günlük müzakereleri, özellikle Çin’in artan etkisi açısından ittifakı yeniden düzenlemeye odaklanıyor. Stoltenberg, geçen hafta yaptığı açıklamada, “Çin’in bizim değerlerimizi paylaşmadığını biliyoruz” dedi ve NATO’nun buna‚ “bir ittifak olarak birlikte” tepki vermesi gerektiğini vurguladı. SPIEGEL ile yaptığı röportajda Stoltenberg, NATO’nun “Çin’i bir hasım veya düşman olarak görmediğini” söyledi ama hemen ardında da “Ancak ülkenin yükselişi, zamanımızın en büyük güvenlik sorunudur”  diye ekledi. Nitekim “NATO 2030” stratejisi de “sistemik rakip” Çin’in yükselişine karşı uyarıda bulunuyor. Stoltenberg, ayrıca Çin’in son yıllarda önemli askeri hamleler yaptığını ve ayrıca nükleer yeteneklere ve modern silah sistemlerine büyük yatırımları olduğunu söyledi.

ABD’nin NATO müttefikleri, bildirilerinde Çin’e karşı daha agresif bir retorik çağrısında bulunma konusunda anlaştılar. Ancak Washington’un Çin’e karşı tutumu konusunda önemli farklılıklar devam ediyor. İngiltere Başbakanı Boris Johnson, “Orada bulunan hiç kimsenin Çin ile yeni bir Soğuk Savaş başlatmak istediğini düşünmüyorum” dedi. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Çin’in yarattığı tehlikenin abartılmaması ve doğru dengenin bulunması gerektiğini belirtti.

Çin karşıtı bir eksen, ekonomisi Çin ekonomisiyle yakından iç içe olacak olan bazı NATO üyeleri için tehlike olarak görülmektedir. Bu nedenle Pekin’e karşı aşırı askeri söylemleri ve tırmandırılan gerilimi önlemek çabası içinde oldukları düşünülebilir.

Emperyalist rekabet mücadelesinin bir sonucu olarak tüm NATO üye ülkeleri silahlı kuvvetlerini önemli ölçüde genişletiyor. Bu yılın başlarında İngiltere, nükleer cephaneliğini yüzde 40 oranında genişleteceğini duyurdu. Keza Biden hükümeti, insanlık tarihindeki en büyük Pentagon bütçesini önerdi. Mevcut devasa askeri yığınak ve ABD’nin Çin’e yönelik tehditleri ve artan savaş tehlikesi tüm insanlık için büyük bir tehdit oluşturuyor.Bundan hareketle Global Times, “Çin ile ABD arasındaki rekabet ve çatışma tırmanıyor. Bir gün Çin ile ABD arasında silahlı bir çatışma çıkarsa Rusya nasıl bir tavır alır?diye sordu ve bunun bir cevabı olmadığını ifade etti. Çünkü “Böyle bir çatışmada tüm insanlık yok edilecektir. Bu nedenle bir taraf seçmek anlamsız olur” diye de ekledi.

Emperyalist NATO güçleri Rusya ile olan çatışmaya ve Çin’e karşı güç mücadelesine odaklanmaya devam ediyor. Potansiyel olarak feci sonuçları olan bu tırmanış çerçevesinde emperyalistler hummalı bir şekilde silahlanıyorlar ve savaşa hazırlanıyorlar.