İçindekiler:

16 Nisan 2021
Sayı: KB 2021/Özel-15

Geleceğimiz için 1 Mayıs’a!
Emekçiler saray rejiminin hırslarına kurban gidiyor
Karadeniz’de gerilim sürüyor
“Darbe” demagojisi ve sözün ötesi
“Torba yasa”dan yine sınıfa saldırı çıktı
AKP’nin yeni gelir kapısı
“Pandemi, yasaklar, 1 Mayıs” etkinliği
İşçiler haklarından vazgeçmiyor!
Açık çağrı: Suçlu kim?
Türkiye’nin modern tarihi - H. Fırat
Gençlik mücadelesi ve 1 Mayıs
İEKK: 1 Mayıs’ta alanlara!
DLB: Geleceğimiz için 1 Mayıs’a!
Taşeron işçilerinin Meclis ziyareti
Hatice yoldaş ölümsüzdür!
Partili olma bilinci - Hatice Yürekli
Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez! - Teslim Demir
Rote Hilfe deneyimi 100. yılında!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

DLB: Haklarımız, özgürlüğümüz ve
geleceğimiz için 1 Mayıs’ta alanlara!

 

Pandeminin birinci yılını geride bıraktık. Bu süreç boyunca sermaye iktidarının gerçek ve ciddi önlemler almaması sonucu toplumsal sorunlar daha da ağırlaştı. Özellikle işçi ve emekçi kesimde kıyıma varan boyutta ölümler gerçekleşiyor. Sağlık hakkı alenen gasp ediliyor. Türkiye kapitalizminin yapısal sorunu olan ve salgın öncesinde atağa geçen ekonomik kriz pandemi ile birlikte daha da ağırlaştı. Sermaye sınıfına imtiyazlar sağlanıp, işçilerin ellerindeki hak kırıntıları tırpanlanırken; işçi ve emekçilere krizin faturası ödetiliyor. Enflasyon, yoksulluk ve işsizlik oranları her geçen gün rekorlar kırıyor.

Tüm bunlara gerici-faşist baskı ve zorbalık eşlik ediyor. En küçük muhalif sesten bile korkan AKP-MHP faşist koalisyonu saldırgan tutum ve baskı ile toplumu dizginlemeye çalışıyor. Kazanılmış demokratik hak ve özgürlüklerin kâğıt üzerinde bile kalmasına tahammül edemiyorlar. İstanbul Sözleşmesi zaten uygulanmıyordu, buna rağmen kaldırıldı. Başka örneklerden de görüleceği gibi egemenler kendi burjuva yasalarını dahi yok saymakta, tek adamın yasaları ile hareket etmektedirler. Irkçı, dinci-gerici hesaplar ve zorbalıkla ayakta kalmaya çalışan saray rejiminin aslında yapabildiği tek şey kaçınılmaz sonunu ertelemeye çalışmaktan ibarettir.

Genel toplumsal sorunlardan biri de eğitim hakkının görülmedik ölçüde gasp edilmesi, eğitim alanındaki eşitsizliklerin daha da belirgin hale gelmesidir. Eğitim tüm toplumun meselesidir. Okullar uzun süre boyunca kapalı tutulup, uzaktan eğitime tabi tutulmaya çalışılan çocuklar eğitimden uzak kalmıştır. Evde kalan çocuklarla da genelde anneler ilgilenmek zorunda olmuş, kadın istihdamı düşmüştür. EBA TV’de verilen niteliksiz eğitime dahi ulaşmak zor iken, MEB’in devam eden süreç için hibrit eğitim modeline geçileceğini duyurması bu sorunu daha da büyütmektedir. Gerekli altyapı eksikliklerinin tamamlanmaması, ihtiyaç olan dijital araçların tüm öğrencilere sağlanmaması bir yana, Türkiye’de mevcut internetin durumu bile içler acısıdır. Eğitim alamamış milyonlarca öğrenci varken sınavların yapılması ısrarı bu sorunu daha da ağırlaştırmaktadır. Gençlerin imkân buldukları vakit ülkeden kaçma istekleri ve gelecek kaygıları artmış durumdadır.

Bu karanlık tabloya inat direnenler de var elbette. Son zamanlarda hem dünyada hem de Türkiye’de yükselen kadın hareketi; Sinbo, SML etiket, Migros işçileri gibi mevzi direnişler; yüzbinlerin katıldığı Newroz’lar; gençliğin öfkesinin ifade bulduğu Boğaziçi direnişi gibi… Polis şiddetine, gözaltı ve tutuklamalara rağmen sözünü söyleyip, geleceğine sahip çıkan direngen kesimler bugün toplumsal muhalefeti oluşturuyorlar. Sermaye iktidarının dayattığı kendi gündemlerinin halen toplumun geniş kesimlerinde karşılık buluyor olması bizleri yanıltmamalıdır. İşçilerin, emekçilerin, kadınların, ezilen halkların ve gençlerin gündemi, tüm baskı ve yasaklamalara karşı çıkmak ve insanca yaşam hakkını savunmaktır.

Boğaziçi öğrencilerinin ev hapsini yok sayarak elektronik kelepçeleri kırmaları, Yunanistan öğrencilerinin alanlarda yükselttikleri muhalefetleri biz liselilere de yapılması gerekenlerin neler olduğunu gösteriyor. Umutsuzluğa kapılmak, hayata küsmek gibi seçeneklerimiz yok. Hayallerimize ve geleceğimize sahip çıkmanın, haklarımızdan ve özgürlüklerimizden vazgeçmemenin tek seçenek olduğunu biliyoruz. Örgütlenmeli ve mücadele etmeliyiz.

1 Mayıs’ın tarihsel olarak önemi de buradan gelmektedir. Hak verilmez alınır anlayışı ile harekete geçen işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kazanılmıştır 1 Mayıs. Bir parçası olduğumuz işçilerin yolu yolumuzdur.

Haklarımız, özgürlüğümüz ve geleceğimiz için 1 Mayıs’ta alanlara!

Devrimci Liseliler Birliği

 

 

 

 

 

MLB: Yolumuz işçi sınıfının yoludur! Yaşasın 1 Mayıs!

 

Kölece çalışma koşullarına ve günlük 16 saati bulan uzun çalışma süresine karşı girişilen mücadele ile kazanıldı 1 Mayıs. “8 saat iş, 8 saat uyku, 8 saat canımız ne isterse!” diyen işçiler alanları, meydanları zapt ettiler. Eylemlerden kaynaklı dört işçi önderi idam edildi, onlarca işçi yargılandı. Bizlere 1 Mayıs’ın onurunu bıraktılar. İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü bu ölümsüz mirasla kaydedildi tarihe.

Köle değil öğrenciyiz!

Pandemi süreci boyunca devletin almadığı önlemler, karşılamadığı ihtiyaçlar bizim üzerimizden çözüldü. Sağlık sebepleri ile yüz yüze eğitime ara verilip herkese “evde kal” çağrısı yapılırken, bizler atölyelere çevrilmiş okullarımızda maske, dezenfektan, koruyucu giysi gibi ürünlerin seri üretimini gerçekleştirdik. Bizlerin bu emeği o gün “alkışı hak eden fedakarlık” olarak sunulurken, bugün MEB açgözlü bir patron gibi bizim neredeyse bedava işgücümüz üzerinden elde ettiği ciroyu açıklıyor.

Eğitim sorunumuzsa halen çözülmüş değil. Akademik eğitimi zaten pandemi öncesinde de son derece sınırlı ve niteliksiz alıyorduk, artık meslek derslerimizi de göremiyoruz.

AKP-MHP iktidarı pandemi sürecini yönetemiyor, bilim insanlarının uyarılarına kulak asmıyor. Toplum sağlığını gözeten bir bakışla bütünlüklü önlemler alınmadığı gibi, sermayenin kârı uğruna milyonlarca insan açlık ve virüs ikileminde yaşıyor.

Okullar bir açılıyor, bir kapanıyor. Sınavlar bir yapılacak deniyor, bir erteleniyor. Bu yapboz tahtasında bizlere de denek olma rolü biçiliyor. Eğitim hakkımız, sağlık hakkımız, yaşam hakkımız bir kişinin iki dudağı arasına mahkum edilmek isteniyor.

Eğitim ve yaşam hakkımız için 1 Mayıs’a!

2021 1 Mayısı’nı işte böylesi sorunlarımızın derinleştiği, öfkemizin bilendiği bir dönemde karşılıyoruz. Aylardır eğitim hakkımızı gasp eden, yaşam hakkımızı hiçe sayarak adımıza kararlar alan, bizleri meslek liselerinde köle, fabrikalarda ucuz işgücü olarak gören düzene karşı 1 Mayıs’ta işçi sınıfının safında, alanlarda olalım. Keyfi yasaklara, fiili engellemelere geçit vermeyelim. Öfkemizi ve taleplerimizi sokaklarda, alanlarda haykıralım!

Yaşasın 1 Mayıs!

Meslek Liseliler Birliği