İçindekiler:

19 Mart 2021
Sayı: KB 2021/Özel-11

Newroz’dan 1 Mayıs’a...
Kadınların öfkesi sokaklarda!
“Reform yılı” üzerine…
Beka için kapıları aşındırmaya devam
Bir aşı masalı
Hendek’teki işçi katillerinden riyakarlık
Milyonların kabusu işsizlik!
Geleceksizliğe karşı tek çözüm!
Üniversitede “tek kişilik dev kadro”
Paris Komünü üzerine - V. İ. Lenin
Komün dersleri - V. İ. Lenin
“Toplumsal devrimin şafağı”
50. yılında ‘71 devrimci hareketi
Newroz’un isyan ve özgürlük çağrısı…
NATO 2030 stratejisi
Moskova’da Afganistan ‘Zirvesi’
Fukuşima nükleer felaketi 10. yılında…
“Ateş karanlıktan korkmaz!”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Komün dersleri

V. İ. Lenin

 

1848 Devrimine son veren hükümet darbesinden sonra, Fransa, onsekiz yıl için Napolyoncu rejimin boyunduruğu altına girdi. Bu rejim, ülkeyi, ulusal aşağılanmaya olduğu kadar iktisadi yıkıma da götürdü. Eski rejime karşı ayaklanan proletarya, biri ulusal, öbürü toplumsal iki görev birden yüklendi: Fransa’nın Alman istilâsından kurtarılması ile, işçilerin kapitalizm boyunduruğundan sosyalist kurtuluşu. Bu iki görevin biraraya gelmesi, Komünün en özgün özelliğini oluşturur.

Burjuvazi o zaman, proletaryanın ulusun bağımsızlığı için yönetimi altında savaşacağı bir “ulusal savunma hükümeti” oluşturuyordu. Gerçeklikte, bu hükümet, görevini Paris proletaryasına karşı savaşımda gören bir “halka ihanet” hükümeti idi. Ama yurtseverce yanılsamaları ile körleşen proletarya bunu anlamıyordu. Yurtseverlik fikri 18. yüzyılın büyük Devrimine kadar çıkar; bu fikir Komün sosyalistlerinin kafasını egemenliği altına aldı, ve örneğin, sözgötürmez devrimci ve sosyalizmin ateşli yandaşı Blanqui, gazetesi için şu Yurt tehlikede burjuva çığlığından daha uygun bir başlık bulamadı!

Bu iki çelişik amacın -yurtseverlik ve sosyalizm- biraraya gelmesi, Fransız sosyalistlerinin ölümcül yanılgısını oluşturdu. Enternasyonal’in 1870 Eylül bildirgesinde, Marx, Fransız proletaryasını, kendini yalancı ulusal görüşe kaptırmasına karşı uyarmış bulunuyordu: büyük Devrimden bu yana derin değişiklikler olmuştur, sınıf karşıtlıkları keskinleşmiştir, ve eğer tüm Avrupa gericiliğine karşı savaşım o zaman devrimci ulusun tümünü birleştiriyor idiyse, bugün, tersine, proletarya kendi çıkarlarını artık öbür sınıfların, kendisine düşman sınıfların çıkarları ile birleştiremez. Ulusal aşağılanmanın sorumluluğunu burjuvazi taşısın! Proletaryanın işi, sosyalizm aracıyla emeği burjuvazi boyunduruğundan kurtarmak için savaşım vermektir.

Ve gerçekten, burjuva “yurtseverlik”inin gerçek yüzü ortaya çıkmakla gecikmedi. Prusyalılar ile yüzkızartıcı bir barış imzaladıktan sonra, Versailles hükümeti kendi ivedi görevine yanaştı, kendisini korkutan silahları Paris proletaryasının elinden almak için bir saldırıya girişti. İşçiler bunu Komün ilânı ve iç savaş ile yanıtladılar.

Sosyalist proletaryanın birçok tarikata bölünmüş bulunmasına karşın, Komün, burjuvazinin önermekten başka bir şey bilmediği demokratik görevleri, kendisi ile yerine getirmesini bildiği oybirliğinin parlak bir örneği olarak göründü. Özel ve karmaşık yasalar çıkarmaksızın, sadece eylemler aracıyla, iktidardaki proletarya toplumsal rejimi demokratlaştırdı, bürokrasiye son verdi, görevlileri halk tarafından seçtirdi.

Ama parlak bir zaferin meyvelerini iki yanılgı yok etti. Proletarya yarı yolda durdu: “mülksüzleştiricileri mülksüzleştirme”ye girişecek yerde, ülkede, ortak bir ulusal görev ile birleşmiş yüce bir adaletin kurulması üzerine düşlere kapıldı; örneğin bankalar gibi kurumlara hiç dokunulmadı, prudoncu “adaletli değişim” vb. teorisi, henüz sosyalistler arasında egemen bulunuyordu. İkinci yanılgı, proletaryanın çok büyük yüce gönüllülüğü oldu; düşmanlarını ortadan kaldıracak yerde, proletarya onlar üzerinde manevî bir etkide bulunmaya çalıştı, iç savaştaki salt askerî eylemlerin önemini savsadı ve, Paris’teki zaferini Versailles üzerine gözüpek bir saldırı ile taçlandıracak yerde, oyalandı ve Versailles hükümetine karanlık güçleri toplama ve kendini mayıstaki kanlı haftaya hazırlama zamanını kazandırdı.

Ama tüm yanılgılarına karşın, Komün, 19. yüzyılın en yüce proleter hareketinin en ulu örneğidir. Marx, Komünün tarihsel anlamı ve önemine çok büyük bir değer veriyordu: eğer Versaylılar güruhu Paris proletaryasının silahlarını kalleşçe elde etmeye giriştiği sırada, işçiler onları savaşmadan bırakmış olsalardı, bu güçsüzlüğün proleter hareket içinde yolaçacağı göz yılgınlığının zararı, silahlarını savunurken işçi sınıfı tarafından kavgada uğranılmış bulunan yitimlerden çok daha büyük olurdu. Komünün esirgemezlikleri ne kadar ağır olmuş olursa olsunlar, onun genel proletarya savaşımı bakımından taşıdığı önem aracıyla ödünlenmişlerdir: Komün Avrupa’daki sosyalist hareketi derinden derine harekete getirmiş, iç savaşın gücünü ortaya çıkarmıştır; yurtseverce yanılsamaları dağıtmış ve burjuvazinin ulusal özlemlerine duyulan bönce inancı yoketmiştir. Komün, Avrupa proletaryasına, sosyalist devrim sorunlarını somut olarak koymasını öğretmiştir.

Proletaryanın aldığı ders, unutulmayacak. İşçi sınıfı, aralık ayaklanması sırasında Rusya’da yararlanmış bulunduğu gibi, ondan yararlanacak.

Rus devrimine öngelen ve onu hazırlayan dönem, Fransa’daki napolyoncu boyunduruk dönemi ile bir benzerlik gösterir. Rusya’da da, mutlakiyetçi güruh, ülkeyi iktisadî yıkım ve ulusal aşağılanmaya götürmüştü. Ama uzun zaman, toplumsal ilerleme yığınların bir hareketine elverişli koşulları yaratmadığı sürece, devrim patlak veremedi ve, bütün kahramanlıklarına karşın, devrim-öncesi dönemde hükümete karşı yalıtık saldırılar, halk yığınlarının ilgisizliği karşısında kırılıp gittiler. Sadece sosyal-demokrasi, direngen ve yöntemli bir çalışma ile, yığınlara yüksek savaşım biçimlerini öğretmesini bildi: yığınsal eylemler ve silahlı iç savaş.

Sosyal-demokrasi genç bir proletaryada “ulusal” ve “yurtseverce” sapınçları yok etmesini bildi, ve onun dolaysız müdahalesi ile, çardan 17 Ekim bildirgesini çekip alma başarısı gösterildiği zaman, proletarya, devrimin bir sonraki ve kaçınılmaz aşamasını var gücüyle hazırlamaya koyuldu: silahlı ayaklanma. “Ulusal” yanılsamalardan kurtulduktan sonra, proletarya kendi sınıf güçlerini, kendi yığın örgütleri: İşçi ve Asker Vekilleri Sovyetleri vb. içinde topladı. Ve Rus devriminin erekleri ve görevleri ile 1871 Fransız devriminin erekleri ve görevleri arasındaki bütün ayrılıklara karşın, Rus proletaryası, Paris Komününün başlatmış bulunduğu savaşım aracına, iç savaşa başvurma zorunda kaldı. Komün derslerini anımsayan Rus proletaryası, proletaryanın barışçıl savaşım araçlarını bir yana bırakamayacağını -bu araçlar onun günlük çıkarlarına hizmet ederler ve devrimin hazırlık döneminde zorunludurlar, ama, bazı koşullar içinde, sınıf savaşımının silahlı savaşım ve iç savaş durumuna dönüşeceğini de hiç bir zaman unutamayacağını biliyordu; proletaryanın çıkarlarının, düşmanlarının kökünün açık boğuşmalar içinde kazınmasını gerektirdiği zamanlar da vardır. Fransız proletaryası, Komün sırasında bunu ilk olarak gösterdi, ve Rus proletaryası da aralık ayaklanması sırasında parlak bir biçimde doğruladı.

İşçi sınıfının bu iki ulu ayaklanması bastırıldı. Varsın olsun. Bundan ötürü yeni bir ayaklanma, proletarya düşmanı güçlerin, karşısında güçsüz kalacakları, ve sosyalist proletaryanın tam bir zafer kazanacağı bir ayaklanma, patlak vermekten geri kalmayacak.

Zagraniçnaya Gazeta

23 Mart 1908

(Paris Komünü Üzerine,
Marx-Engels-Lenin,
Sol Yayınları, s.400-404)

 

“Komün Dersleri”makalesi, Lenin’in bir konuşmasının tutanak metnidir. Gazete, makaleden önce, şu notu düşmüş: “18 Mart günü Cenevre’de üç proleter yıldönümü için uluslararası bir miting yapıldı: Marx’ın ölümünün 25. yıldönümü, 1848 Mart devriminin 60. yıldönümü ve Paris Komünü’nün [37. c¸.] yıldönümü. Rusya Sosyal-Demokrat İşçi Partisi temsilcisi Lenin de, bu mitingde söz aldı; konuşmasında, Paris Komünü’nün tüm anlam ve önemini belirtti.” -ç.