21 Temmuz 2020
Sayı: KB 2020/Özel-6

Sermaye rejiminin saldırılarına karşı birleşik örgütlü mücadeleye!
Kürt düşmanlığı pandemide de durmadı
Soygun uğruna parçalanan ülke: Libya
İstanbul Sözleşmesi yine hedefte!
Otomotiv üretimi ve ihracatı dipte, döviz krizi kapıda
“İşçi sınıfının birliğe ve mücadeleye ihtiyacı var”
Havai-fişek fabrikasında toplu iş cinayeti
“Türkiye tarihinin en büyük işsizliği”
Sınıf devrimcisi Elif Alçınkaya’dan işçilere mektup
Metal Fırtına ve devrimci sınıf politikası
İkinci Enternasyonal üzerine
Büyük Fransız Devrimi üzerine
Zirvelerin gölgesinde körüklenen Suriye savaşı
Çin-Hindistan anlaşmazlığı
Devrimci Gençlik Birliği MYK toplantı sonuçları
LGS sonuçları açıklandı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Devrimci Gençlik Birliği MYK haziran ayı toplantı sonuçları

Özgürlük devrimde, gelecek sosyalizmde!

 

DGB MYK haziran ayı toplantısı başta tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi ve pandeminin işçilere, emekçilere ve gençliğe dönük etkileri olmak üzere bir dizi gündemi değerlendirdi.

Koronavirüs pandemisi, dünya çapında etkisini 2020’nin ilk aylarından bugüne sürdürüyor. Gelinen yerde yaşamını yitirenlerin sayısı yarım milyona yaklaşırken, hastalığa yakalananların sayısı ise yüz milyonlara dayandı. Dünya çapında gelişmişlikleriyle övünen ABD ve Avrupa ülkeleri pandeminin adeta merkezi oldu. Kapitalist sağlık sistemleri, neredeyse çökme noktasına geldi. Kapitalistler daha fazla kar için milyonlarca işçi ve emekçiyi doğru düzgün önlem dahi almadan zorla çalıştırdı. Bunun sonucunda fabrikalar ve sanayi havzaları salgının merkezleri haline geldi.

Türkiye’de ilk vakanın resmi olarak açıklandığı 11 Mart’tan bu yana “pandemi” nedeniyle bir dizi kısıtlama ve “tedbir” devreye sokuldu. Bunlardan biri de tüm eğitimin her kademesinde verilen “ara” oldu. Mart ayından başlayan ara tüm dönemi kapsayacak şekilde uzatıldı. İlk ve ortaöğretimde EBA TV üzerinden, üniversitelerde ise her üniversitenin kendi sistemi üzerinden online eğitime geçildi. Elbette halihazırda eğitimde yaşanan sorunlar, online eğitimde de katlanarak devam etti. EBA TV üzerinden dinci gerici propaganda; ilahi dinletilmesi, Adnan Menderes’in idamının gösterilmesi başta olmak üzere devam etti. Üstelik internet ve teknik altyapı (bilgisayar, tablet vb.) erişimi olmayan öğrenciler bu göstermelik eğitimden dahi yararlanamadı.

Üniversitelerde ise online eğitim süreci daha büyük bir kaosa dönüştü. En büyük bütçelere sahip köklü üniversitelerin dahi online eğitim verecek altyapısı bulunmuyordu. Bu eksiklikler sözde giderildiğinde ise sistemler çöktü. Online eğitim kaosu üniversitelerin sınav döneminde de devam etti. Bazı üniversitelerde sınavlarda zorunlu kamera açılması ve kopya çekilmeyeceğine dair “şeref sözleşmesi” imzalanması gibi insan onuruna aykırı uygulamalar zorunlu hale getirilmeye, uygulanmaya çalışıldı. Ayrıca online eğitimde sınav, ödev vb. uygulamaların nasıl gerçekleşeceğine dair karar alma süreçleri, üniversitelerin öznelerine, yani öğrenci ve eğitmenlere hiç sorulmadan doğrudan rektörlükler eliyle ilerletildi. Elbette halihazırda niteliksiz olan, toplumsal ihtiyaçları göz önüne almadan verilen üniversite eğitiminin sorunları online eğitimde de bu şekilde devam ettirildi. Ancak birçok üniversiteden bu uygulamalara karşı tepkiler yükseldi. Belli üniversiteler zorunlu kamera uygulaması gibi dayatmalardan vazgeçmek zorunda kaldı. Üniversitelerin online eğitimine de yine öğrencilerin büyük bir kısmı internet ve teknik altyapı eksikliğinden ötürü erişemedi.

Eğitimde yaşanan kaos, elemeci lise ve üniversite sınavları üzerinden de devam etti. Salgın tehdidi ortadan kalkmadan ve eğitimde kayıp zaman dahi telafi edilmeden sınavların yapılacağı açıklandı. Oluşan tepkiler ve salgının seyri sonucu üniversiteye giriş sınavları 1 ay ertelendi. Ancak bu ertelemeden birkaç hafta sonra “turizm sektörünün” olumsuz etkileneceği gerekçesi ile sınavlar yeniden öne çekildi. Sınav tarihlerinin yap-boza dönmesi üzerine gençler arasında yayılan öfke ve tepki sosyal medyada günlerce dile geldi.

Kuşkusuz sağlık sistemi ve eğitim sistemi başta olmak üzere bir dizi önemli kamusal alanın çökme noktasına gelmesi nedensiz değil. Bu çöküşün gerisinde yıllardır uygulanan neoliberal politikalar ve kapitalizmin insana ve doğaya karşı acımasızca uyguladığı yıkım saldırıları yer alıyor. 

Koronavirüs pandemisi ile birlikte bütün bunların yanında dünya çapında işsizlik, yoksulluk ve açlık da arttı. Kapitalistler pandemiyi fırsata çevirerek kârlarından ödün vermediler. Kapitalist devletler, sermayedarların zarar etmesini önlemek adına milyonlarca dolarlık teşvikler verirken, işçi ve emekçileri zorunlu çalışmaya mecbur bıraktılar.

Koronavirüs pandemisi, kapitalist sistemin dünyanın her yerinde çürüdüğünü ve yıkılmaya yüz tuttuğunu gözler önüne serdi. Kapitalist sistemin yoğunlaştırdığı sömürü, eşitsizlik, ırkçılık gibi uygulamalar geniş işçi, emekçi ve gençlik kitleleri tarafından dünyanın bir çok yerinde öfke ile karşılandı. Pandeminin en ağır seyrettiği ülkelerde işçi ve emekçilerin öfkesi George Floyd’un katledilmesi ile sokağa taştı. ABD’de George Floyd’un ırkçı polislerce katledilmesi, başta ABD olmak üzere, Avrupa ülkelerinde ve Latin Amerika ülkelerinde gençlik kitlelerinin yoğun olarak katıldığı günlerce süren militan eylemliliklere neden oldu.

***

Türkiye’de de başta sağlık ve eğitim sisteminde yaşanan kaos, kapitalist sistemin çürümüşlüğünü bir kez daha gözler önüne serdi. Patronların daha fazla karı için 5 milyona yakın öğrenci salgın tehlikesi ortadan kalkmadan sınavlara girmek zorunda bırakıldı. Her gün üniversite öğrencilerinden online eğitim uygulamalarına karşı sesler yükseldi. Bugün için sosyal medya üzerinden de olsa, yansıyan tepkiler yarının büyük öfke patlamalarına dönüşebilir.

Kapitalist sistem, milyonların yaşamını felakete sürüklüyor. Pandemi gibi bir süreç, bunu daha çıplak bir şekilde gözler önüne serdi. Bu sürecin ağır faturası işçileri, emekçileri ve gençliği farklı alanlarda, ancak temelde ise bir bütün olarak etkiledi. İşçi ve emekçilerin ücretli izin talebini tanımayıp çalışmak zorunda bırakanlar, milyonlarca gencin eğitim hakkını da gasp etmeye devam etti.

Geniş gençlik kitleleri bu süreçte eğitim hakkının elemeci sınav sistemi, online eğitim kaosu vb. uygulamalarla gasp edilmesine ve geleceksizlik dayatmalarına karşı öfke biriktirirken; sermaye devletinin artan baskı ve terörüne karşı da gençlik içerisinde özgürlük özlemi daha da kuvvetleniyor!

Bütün bunlara karşı Devrimci Gençlik Birliği, yeni dönemde de kapitalist sistemin yarattığı yıkıma karşı birlik olmaya, örgütlü mücadeleyi başta okullarda, sokaklarda olmak üzere toplumsal yaşamın her alanında büyütmeye çağırıyor!

Devrimci Gençlik Birliği
Haziran 2020