21 Temmuz 2020
Sayı: KB 2020/Özel-6

Sermaye rejiminin saldırılarına karşı birleşik örgütlü mücadeleye!
Kürt düşmanlığı pandemide de durmadı
Soygun uğruna parçalanan ülke: Libya
İstanbul Sözleşmesi yine hedefte!
Otomotiv üretimi ve ihracatı dipte, döviz krizi kapıda
“İşçi sınıfının birliğe ve mücadeleye ihtiyacı var”
Havai-fişek fabrikasında toplu iş cinayeti
“Türkiye tarihinin en büyük işsizliği”
Sınıf devrimcisi Elif Alçınkaya’dan işçilere mektup
Metal Fırtına ve devrimci sınıf politikası
İkinci Enternasyonal üzerine
Büyük Fransız Devrimi üzerine
Zirvelerin gölgesinde körüklenen Suriye savaşı
Çin-Hindistan anlaşmazlığı
Devrimci Gençlik Birliği MYK toplantı sonuçları
LGS sonuçları açıklandı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Sınıf devrimcisi Elif Alçınkaya’dan işçilere mektup

 

Gebze İşçilerin Birliği Derneği’ne gönül veren tüm işçi arkadaşlara, Gebze ve Kocaeli’deki kadın ve erkek işçi kardeşlerime merhaba.

İşçilerin Birliği Derneği kısa ismini kullandığımız İşçilerin Birliği ve Beraberliği Derneği yıllardır işten atmalara, ücret gasplarına, kıdem tazminatının elimizden alınmasına, iş cinayetlerine karşı mücadele yürütmektedir. Sendikalı, sendikasız; metal, petrokimya, lojistik ve daha birçok sektörden işçilerin çalışma koşullarını iyileştirme çabasının bir sonucu olarak derneğimizi kurduk. Farklı siyasal anlayışlardan farklı inanışlardan işçiler derneğimizle birlikte patronların alınterimiz üzerinden saltanat sürmesine karşı birlik olmaya çalıştık.

16 Haziran sabahı derneğimiz basıldı, aynı gün dernek başkanı olarak benim de evim basılarak gözaltına alındım. Yanı sıra gün içinde Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası Kocaeli temsilcisi ve Kocaeli’de mücadele eden 3 işçi daha gözaltına alındı. Dört günlük gözaltının ardından çıkarıldığımız mahkemenin kararı sonucunda iki kişi tutuklandık. Tutuklanmamın gerekçesi olarak katıldığım işçi direnişleri, 1 Mayıs gibi işçi gündemli mitingler, işçi piknikleri, işçilerin eşit, özgür, insanca bir yaşam sürmesi için mücadele eden bir sınıf devrimcisinin cenazesine katılmak, işçileri bilgilendiren çalışmalar yapmak sunuldu. Bizlerin sanayi bölgelerinde yaptığı çalışmaları ile tanıdığı Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu’nun çağırıcısı olduğu veya düzenlediği işçi sınıfının mücadelesi gündemli eylem ve etkinliklere katılmak üzerinden “yasa dışı örgüt” ile bağım kurulmaya çalışıldı. Dernekte bulunan kitaplar üzerinden de benzer bağlantı senaryoları oluşturulmaya çalışılmış.

Derneğimizin herhangi bir çalışması kapsamında bugüne kadar herhangi bir uyarı bile almamışken, bize sunulan BDSP çalışmalarına yine bugüne kadar bir soruşturma açılmamışken, bizlere bu kapsamda bir soruşturma açılması işçilerin birliğinden ve patronlara karşı yürüttüğü mücadeleden duyulan kaygının ifadesidir. Bu yaşanılanların tam da 15-16 Haziran 1970 büyük işçi direnişinin ellinci yılında olması tesadüf değildir.

1970 yılında yaşanan, içinde dedemlerin, dedemlerin kardeşlerinin de olduğu 2 günlük grev ve yürüyüş o gün nasıl patronlara korku salmışsa bugün de aynı korku içinde oldukları açıktır. İzmit’te, Gebze’de, Kartal’da, Kadıköy’de, Topkapı’da, Alibeyköy’de onlarca fabrikadan 150 bine yakın işçi sendikalar yasasının değiştirilmesine ve grev hakkının yok edilmesine dönük değişikliği kabul etmediklerini ortaya koymak için greve çıkmış, yürüyüşle seslerini yükseltmişlerdir.

Sendikalaşmaya dönük engellemeler, grevlerin yasaklanması, en son pandemi sürecinde daha net görüldüğü gibi işçilerin hayatının, sağlığının önemsenmemesi bugün de yaşanıyor.

Derneğimizle birlikte 15-16 Haziran’dan aldığımız bilinçle Gebze ve Kocaeli’de patronlara karşı işçilerin birliği için mücadelemizi sürdüreceğiz.

15-16 Haziran büyük işçi direnişinin 50. yılında işçilerin mücadelesi grevlerle, işgallerle, direnişlerle sürecek.

Gebze İşçilerin Birliği Derneği Başkanı
Elif Alçınkaya
(Kandıra F-1 Cezaevi)

 

 

 

 

 

“İşçilerin birliğini güçlendirelim, kıdem tazminatı hakkımıza sahip çıkalım!”

Ücretli kölelik düzeninde, işçi sınıfının mücadelesi her şeyden önce onur mücadelesidir. İşçilerin bugünkü mücadele seyri, daha çok ekonomik eksenli öne çıkan sorunlar üzerinden ilerlemesi yanıltıcı olmasın. Zira tablo, işçilerin bugünkü bilinç ve eylem düzeyinin yansımasıdır. İşçiler bir sınıf olmanın farkındalığıyla davranmaya başladığında sömürüye; insan yerine konmayıp makineleştirilmeye; her türlü uğradığı kötü muameleyle, değersizleştirilmeye karşı insanlık onuruna sahip çıkma refleksini ortaya koyacaktır.

Patronların örgütlülüğünü göz önüne aldığımızda, işçilerin birliğinin yeterli düzeyde olmadığı açık. Bir de sendikal örgütlülük düzeyi, sendikaların tablosuyla işçilerin tepkisi bir noktada takılıp kalıyor. Bu nedenle saldırı politikaları, hak gaspları yoğun bir şekilde yaşanıyor. 17 yıldır her fırsatta elimizden alınmaya çalışılan bir hakkımız da kıdem tazminatı. Kıdem tazminatının fona devredilmesi farklı biçimlerde önümüze sürülerek hayata geçirilmeye çalışılıyor.

Pandemi dönemi de bu saldırıyı gündemleştirip bir an önce işler kılmak için imkân olarak görülüyor. Salgın süreci patronların karlarını koruyan, işçileri daha da yoksullaştıran uygulamalarla geçti/ geçiyor. İşsizlik fonu patronlar için yağmalandı. “İşten atma yasak’’ denilerek ücretsiz izin yasallaştırıldı. Açlık sınırının (resmi rakamlara göre) yarısı ücretle yaşa denildi. 25/2’den işten atma hakkı patronlarda saklı kaldı ve bu maddenin arkasına saklanılarak birçok işyerinde işçiler işten atıldı. Salgın boyunca 552 bin sigortalı işçi işini kaybetti. Ayrıca Mart 2020 için açıklanan verilere göre çalışanlar içerisinde kayıt dışı çalışma oranı %29’a yükseldi.

Kıdem tazminatının fona devredilmesi ile bir yandan patronların sırtındaki yük ortadan kaldırılacak bir yandan da yağmalanacak yeni bir fon yaratılmış olacak.

Elimizde kalan son hakkımız diyebileceğimiz, iş güvencemizin anahtarı olan kıdem tazminatına sahip çıkmak da bir onur mücadelesidir. Patronların kapitalist düzeninin vahşiliği ve insanlık dışılığı pandemiyle daha net görüldü. Salgın sürecinde işçi sağlığının göz ardı edilmesi, başlı başına sermaye öncelikli işleyişin birçok sonucunu yaşattı. Yine salgın kıdem tazminatını gasp etmek için de bir fırsata çevrilmeye çalışılırken, karşımıza çıkacak bazı sonuçlar açısından şunlar sıralanabilir:

-İşten atmalar kolaylaşacak. Dolayısıyla iş güvencesi ortadan kalkacak.

-Bir yıl çalışanın işten çıkartıldığında hak ettiği kıdem tazminatından yararlanabilmek için artık emeklilik beklenecek.

-25 yaş altı ve 50 yaş üstü belirli süreli sözleşmelerle çalıştırılacak. Bu yaş dönemlerindekiler fon kapsamının dışında kalacak.

-Fon, Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) ile birlikte işletilmeye başlayacak. Böylelikle bireysel emeklilik sistemiyle kıdem tazminatı fonu tekleştirilecek. Yağmaya daha kolayından açılmasına imkân sağlayacak.

Kısaca, önemli birkaç yönünü ifade ettiğimiz bu sonuçlara emekliliğin mezarda olduğu, birçok işçinin emeklilikte yaşa takıldığını da eklediğimizde bu sorunların birbirine girerek katmerli bir hal aldığını görmekteyiz.

Kıdem tazminatı hakkımız için birlik olalım, mücadele edelim, sonuç alana kadar vazgeçmeme kararlığını kuşanalım.

Gebze İşçilerin Birliği Derneği Başkanı
Elif Alçınkaya
(Kandıra F-1 Cezaevi)