21 Ağustos 2020
Sayı: KB 2020/Özel-10

Sermaye iktidarı halkın sağlığını tehdit ediyor
Dinci-faşist iktidarın zor dönemi ve hesapları
AKP’nin Filistin riyakarlığında yeni halka
İstanbul Sözleşmesi tartışmaları üzerine
Okulların açılması ve paralı eğitim rantı
Üniversitelerin açılmasına dair “sözünü söyle”!
Faturayı kapitalistler ve saraylarda sefahat sürenler ödesin!
“Yan yana geleceğiz ve bu sisteme karşı çıkacağız!”
Ağır çalışma ve yaşam koşullarına karşı...
Renault işçisinden sendika ağalarına tepki
Doğu Akdeniz’deki gelişmeler üzerine
Birleşik Arap Emirlikleri-İsrail ittifakı
Emperyalistler arası çelişkiler keskinleşiyor
Belarus’ta sular durulmuyor
Dünyada grevler, protestolar yükseliyor
Kapitalizm, iklim krizi ve tarım
Gençlik ırkçılığa karşı Bielefeld’de sokaktaydı
AKP dönemi ve yükseköğrenimin iflası
Geleceğimiz için örgütlü mücadeleyi yükseltmeliyiz!
AKP şefleri kadınları aşağılamaktan geri durmuyor
Zafer direnen Kirazlıyayla kadınlarının!..
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Okulların açılması tartışmaları üzerine

Paralı eğitim rantının muslukları kurumasın

 

Ortaya çıkışından bu yana mevsimler geçmesine rağmen Covid-19 salgını insanlığın üzerine bir kabus gibi çöktü. Kontrol altına alınamadığı gibi yeni dalgalarla yayılan bu hastalığın esas sorumlusu kapitalist sistemdir. Hastalığın bulaşıcı etkisi ilk dönem gizlendi. Ekonomik çıkarlara öncelik verildiği için ulaşım yolları açık tutularak virüs dünyaya yayıldı. Sömürü çarkları dönmeye devam etsin diye fabrikalar açık tutuldu. Bu kepazelikler yetmiyormuş gibi, halk sağlığını koruyacak ciddi önlemler de alınmadı. Yani neresinden tutarsanız elinizde kalan bir süreç yönetimi var. Bilimsel ve teknolojik imkanlar kullanılsaydı Covid-19, pandemi boyutuna gelmeden kontrol altına alınabilirdi. Oysa tüm imkanlara rağmen bunun yapılmamasının bir temel gerekçesi var: O da daha fazla kâr, daha fazla ranttır.

Koronavirüs pandemisi kapitalizmin halkın sağlığını hiçe saydığı ilk örnek değil elbette. Tarihine bakıldığında kapitalist sistemin işçilerin, emekçilerin ve onların çocuklarının sağlığını göz ardı ettiğini kanıtlayan sayısız örnek görülür. Bu uygulamalar, çocukların okul saatlerinin fabrikalardaki çalışma saatlerine göre düzenlendiği ve çoğunlukla çocukların okullara gitmesinin engellendiği “vahşi” kapitalizm döneminden bugüne kadar devam ettirildi.

Bugün okulların yeniden açılması gündemi de bu çerçevede yoğun tartışmalara neden oluyor. Bilim insanları konuyu toplum sağlığı açısından ele alarak sosyal ve psikolojik boyutlarıyla irdeliyor. Burjuvazinin sözcüleri ise yalan/dolanla insanları kandırarak kasalarını doldurmanın peşine düşmüş durumdalar.

Elbette bu rezil tablo sadece Türkiye ile sınırlı değil. Tüm dünyada benzer tartışmalar yapılıyor. Burjuvazinin farklı ülkelerdeki temsilcileri benzer yalanlar söylüyor. Ha yanı başımızda ha denizlerin ötesinde olmuşlar, fark etmiyor. Ağızlarından farklı dillerin tınıları çıksa da konuştukları dil, paranın, sermayenin aynı kan ve gözyaşı ile harmanlanmış lanetli dilidir.

Türkiye’deki tartışmaları bir kenara bırakarak gözlerimizi dünyaya çevirelim. Zira dünyanın çeşitli yerlerinde açılan okullar ve ortaya çıkan sonuçlar var. Şimdi AKP-MHP iktidarının ortalığı toza/dumana boğan yalanlar kampanyasını bir kenara atıp somut bilimsel gerçekliklere uzanabiliriz.

Açılan okullar kapanıyor, çocuklar hastalanıyor

Tüm tartışmalara rağmen dünyanın çeşitli yerlerinde okullar tekrar açıldı. ABD, Brezilya, Fransa, Almanya okulları açan bazı ülkeler. Birçok ülke ise okulları Eylül ayında açacağını ilan etti. Ülkeden ülkeye ya da ülkelerin kendi içlerinde bölgeler arası değişiklikler olmakla birlikte okulların açıldığı her yerde sonuç tam bir fiyasko oldu. İşte bazı örnekler:

-ABD’de tam zamanlı ve yüz yüze eğitime başlandı. Fakat eğitim-öğretim döneminin başlaması ile ortaya, bizdeki YKS dönemindeki sınav bahçelerinden tanık olduğumuz, skandal görüntüler ortaya çıktı. Daracık koridorlarda maskesiz ve fiziksel mesafenin olmadığı görüntüler tüm dünyayı şoke etti. Bazı okullarda onlarca öğrenci hastalandı. Bu durumda olan okulları kapatmak zorunda kaldılar.

Tek tek okulların dökümleri mevcut olsa da biz tablonun toplamına bakmaya çalışalım. Sunday gazetesinde yayınlanan Amerikan Pediatri Akademisi‘nin yeni raporuna göre ABD’de okulların açıldığı döneme tekabül eden Haziran ayının son iki haftasında, yaklaşık 100 bin çocuk koronavirüse yakalandı. Bu çocukların %40’ının yoğun bakım ünitesine ihtiyaç duyduğu belirtiliyor. Rapor, Amerika’daki 5 milyonun üzerindeki hastanın 338 bininin çocuklar olduğunu ifade ediyor. Cuma günü yayınlanan bir başka rapor ise çocuklar arasında hastaneye yatırılma oranının yükseldiğini saptıyor. Hastalanan her üç çocuktan biri yoğun bakım ünitesine ihtiyaç duyarken bu oranın yetişkinlerle aynı olduğunun altı çiziliyor. Amerika’da oluşan bu tablodan dolayı okulların tekrar kapatıldığını ve öğrencilerle öğretmenlerin karantinaya alındığını da belirtelim.

-Brezilya’nın Manaus şehrinde ise okullar bir hafta önce açıldı. Bu süre bile hastalığın hızla yayılmasının anlaşılmasına yetti. Öyle ki okulların açıldığının ertesi günü tüm gün ders veren bir öğretmen akşam saatlerinde korona belirtileri göstermeye başladı. İki gün sonra ise şehirde dezenfeksiyon işlemleri için kapatılan okul sayısı 8 oldu. Ancak öğrenciler ve öğretmenler karantinaya alınmadan tekrar okula gönderildiler. Sonuç olarak şehirde bulunan okulların %30’una tekabül eden 36 okulda koronavirüs vakası tespit edildi.

-Almanya’nın çeşitli bölgelerinde okulların açılış tarihleri farklı olsa da bir tek ortak nokta var ki, o da açılan okulların tekrar kapatılmasıdır. Fransa’da ise Haziran‘ın son haftalarında okullar açılmış olsa da araya giren tatil ile okullar kapandı. Mayıs ayında okulları açan ve ardından kapatmak zorunda kalan Fransa için asıl kritik aşama Eylül ayında başlayacak.

Yalanlarınız...

Dünya çapında okullar açıldı ancak hasta sayısındaki hızlı artıştan dolayı tekrar kapatıldı. Öte yandan sendikalar, demokratik kitle örgütleri ise okulların açılmasının ertelenmesini talep ediyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) okulların açılması için önerdiği tarih ise Ocak 2021.

Okulların yeniden açılmasının öğretmenlerin, öğrencilerin ve ailelerin sağlığını tehdit edeceği somut olarak görüldü. Fakat bu gerçeğe gözlerimizi kapatmamızı isteyenlerin ortaya attığı argümanlar da var. 3 başlık altında toplanan bu yalanlar serisi, medya tekelleri aracılığıyla dünyanın her tarafına yayıldı.

İlk yalan çocukların hastalığa yakalanmadığı, yakalansa dahi hastalığı hafif atlattığı iddiasıdır. ABD‘de hazırlanan raporların da gösterdiği gibi çocuklar pandemiden etkileniyor ve hastanede tedavi görecek, hatta yoğun bakıma ihtiyaç duyacak ölçüde hayatları risk altında. Mayıs ayından bu yana ABD‘de koronavirüs bulaştığı için yaşamını yitiren çocuk sayısı 90’a ulaştı.

İkinci yalan ise, çocukların taşıyıcı olmadıklarına yönelik. Ancak Amerika, İtalya ve Güney Kore’deki örnekler üzerinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki, çocuklar yetişkinlere göre daha kolay taşıyıcı rolü oynuyorlar. Chicago’da yapılan bir çalışmada, bebekler ile küçük çocukların yetişkinlere oranla virüsü boğazlarında veya soluk borularında taşıma kapasitelerinin 100 kat daha fazla olduğu tespit edildi.

Üçüncü yalan ise okulların “güvenle” açılacağı iddiasıdır. Oysa Florida üniversitesinde yapılan son çalışmada Covid-19’un yayılma çapının 16 adım uzaklığında olduğunu ortaya koydu. Bu bilgiyle beraber, sınıfların mevcut sayısı da göz önüne alındığında, okulların “güvenli” alanlar olamayacağı kesinleşti. ABD ve Brezilya’daki örnekler, dünyanın birçok ülkesinde açılan okulların kapatılması, bu söylemin sahtekarlıktan ibaret olduğunu gösteriyor.

İnsanlığın başındaki bela korona değil kapitalizmdir

Elbette ki, eğitim ve öğretim çocukların gelişimi açısında önemini koruyor ancak pandemi koşullarında yüz yüze eğitimin taşıdığı riskler toplum sağlığını tehdit ediyor. Açılan okullar kapatılmak durumunda kalmışken, bilim insanları ısrarla uyarırken burjuvazinin temsilcilerinin eğitim ve öğretimin sürdürülmesindeki ısrarı nereden kaynaklanıyor?

Türkiye‘de yaşanan YKS ve LGS sürecinde çocukların ve gençlerin sınava girme tarihini turizm sektörünün ihtiyaçları üzerinden ayarlayan AKP-MHP rejiminin, paralı eğitimin sağladığı rantı göz ardı etmesi mümkün değildi. Özel okulların kasalarının dolmasının garanti edilmesi, devlet okullarında “ihtiyaçlar” adı altında toplanan paralar, okul servislerinin oluşturduğu rant, kursların, etüt merkezlerinin kasalarının dolması vb. Bu çarkların dönmesi için okulların açılması gerekiyor. 

Pandemi sürecinde geliştirilen alternatiflerden biri olan uzaktan eğitimin geçtiğimiz dönem pratiği başarısız oldu. Uzaktan eğitimin bu dönemin ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde yapılabilmesi, elbette ki belli sınırlar içerisinde mümkün ancak kapitalizmin doğası ile taban tabana zıt. Tüm öğrencilerin bilgisayar ve internet gibi teknik ihtiyaçlarının karşılanması bile kapitalizmin sırtlamak istemediği bir yük. Ve halihazırda kapitalizmin doğal bir sonucu olan eğitimde fırsat eşitsizliği bu alternatifin hayata geçmesini engelleyen bir diğer önemli önemli etkendir.

İşte bu olgulardan dolayı AKP-MHP rejimi okulların açılmasında ısrar ediyor. Sömürü çarklarının dönmesi için işçiler nasıl çalışmaya zorlandıysa, Dardanel çalışma kampına dönüştürüldü ya da Vestel‘de olduğu gibi işçiler ölüme sürüldüyse, emekçilerin çocukları ile geçinmek için çalışmak zorunda olan öğretmenleri de okullara gönderilecek. Hem kapitalistler hem onların iktidarı için önemli olan işçi ve emekçilerin sağlığı veya hayatı değil; sömürü çarklarının dönmesi, kasaların dolmasıdır. Pandemi süreci kapitalizmin bu barbarlığını bir kez daha tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermiştir.