14 Şubat 2020
Sayı: KB 2020/07

Kapitalizm bir felaketler düzenidir!
Talan düzenini kurtarmak için savaş kışkırtıcılığı
AKP şefi ABD gazıyla İdlib’de savaşı derinleştiriyor
Dinci gericilik için “kutsal” olan Kudüs değil dolardır
Eğilimleri devrimcileştirmek!
İntihar vakaları ve burjuva çürümüşlük
Ademlerin ölmemesi için
MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi’nde mesele tek başına ücret değildi!
Tekstil patronları ucuz iş gücü ve teşvik peşinde!
Kuruluşundan günümüze Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu
Alman Devrimi’nin dersleri / İhanete uğrayan devrim - H. Fırat
Thüringen’de NSDAP - Manfred Weißbecker
Alman tekellerinin krize çözümü işçi kıyımı
Bretton-Woods Anlaşması ve emperyalizmin yeni denge arayışı
Birleşmiş Milletler’in İdlib riyakarlığı
AKP’nin kadın ve çocuk düşmanı politikaları devam ediyor
Özgürlük, eşitlik ve insanca bir yaşam için sosyalizm!
Neoliberal politikalar ve eğitimin piyasalaşması
Piyasacı eğitim ve üniversiteler
“Ulaş benziyor güneşe!”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Thüringen’de NSDAP *

Üçüncü Reich’a ilk adım:
90 yıl önce NSDAP
Thüringen eyalet hükümetine girdi

Manfred Weißbecker

 

Komünistler ve sosyal demokratlar 1923 sonbaharında Saksonya ve Thüringen’de ortak hükümetler kurduklarında, Reich hükümeti üzerlerine ordu gönderdi. “Yüz kişilik proleter” milis güçlerini önleme bahanesiyle Reich Başkanı Friedrich Ebert ilk önce Saksonya hükümetini görevden aldı. Thüringen›de bu “Reich İnfazı”, demokratik olarak seçilmiş ve anayasal olarak meşru hükümetin komünist bakanlarını istifaya zorladı.

Nazilerin partisi o tarihten itibaren, kurulduğu Bavyera’nın yanı sıra Thüringen’i de kalesi olarak görebiliyordu. Bu müdahale ile birçok muhafazakâr ve sağ-liberal partiden oluşan Thüringen İntizam Birliği’nin (Ordnungsbund) (TOB) kazandığı 10 Şubat 1924 eyalet seçimleri, eyalet politikasında keskin rota değişikliğine yol açtı. Muhafazakâr ve cumhuriyet karşıtı güçler ‘20’li yılların başlarında elde edilmiş demokratik reformları ve kurumları büyük ölçüde tasfiye ettiler. Daha önce sosyal demokrat hükümetlerin eğitim ve sosyal alandaki uygulamaları sınırlandırıldı ya da geri alındı.

***

Bu politikaya, sosyal demokrat ve sosyalist politikaya karşı itibarsızlaştırma kampanyaları ve milliyetçi korkuları hortlatma eşlik etti. İktidarda olanlar, büyüyen NSDAP’yi “hayalet” olarak küçümserken, 1920’lerin başlarındaki “Kırmızı Thüringen”le ilgili olarak ise yasal belirsizliğe yol açma ve kamu düzenini bozma suçlaması yapılıyordu: Maliye, ekonomik yaşam, kamu hizmetleri ve okullar paramparça edilmişti! Muhafazakâr Alman Ulusal Halk Partisi (DNVP) bu “bilanço”yu “Marksizm sadece yok etme yeteneğine sahip, devleti muhafaza etme yeteneğinden yoksun” diye özetledi.

Bu sağcı burjuvazinin “Marksizm” karşı kavgasının nereye kadar uzanabileceği, en son kültür politikalarından belli oldu: Modernizme adanmış Bauhaus’u Weimar’dan süren muhafazakâr çevrelerdi. Walter Loeb hadisesinde olduğu gibi, Yahudi aleyhtarı eylemlerin taşıyıcıları da oldular: Irkçıların yanı sıra pek çok muhafazakâr için hiçbir Yahudi’nin Thüringen Devlet Bankası gibi bir kurumun başında olmasının kabul edilemeyeceği gerekçesiyle Thüringen Devlet Bankası Başkanı görevinden alındı. Bu skandal, bir bütün olarak faşist argümanları ve davranış biçimlerini ortaya serdi: dayanaksız yolsuzluk iddiaları, şantajcı demagoji, tehdit vb…

Thüringen’in siyasi tablosu hızla kutuplaştı. Bir tarafta, ‘20’li yılların başında çoğu kez ortak bir dil bulan, ancak şimdi ortak eylemde bulunma yeteneğinden yoksun iki işçi partisi vardı. Merkez partiler ve sağcı örgütler diğer kampı oluşturuyorlardı. Bunlar, güç politikaları için ırkçıları ve Nazileri kullanmaktan çekinmiyorlardı. Özellikle NSDAP burada -örneğin Saksonya›nın aksine- burjuvazinin ve tarımsal üretici birliklerin önemli kesimlerinin ırkçı, Yahudi aleyhtarı ve sosyalist karşıtı öfkelerine güveniyordu.

Reich’da 1928’den beri Alfred Hugenberg tarafından yönetilen DNVP’nin Young Planı’nın kabul edilmemesine yönelik mücadelesi, ayrıca Brüning kabinesinin devrilmesi için uğraşı ve 1931 Ekimi’nde tarih geçen “Harzburg Cephesi”, daha ‘20’li yılların ortasında Thüringen’de denenmişti. 1924’te, Thüringen’de Hitler darbesinden sonra yasaklanan NSDAP için propaganda yapan “Irkçı-Sosyal Blok”un desteğiyle yeni eyalet hükümeti kuruldu. TOB, cumhuriyet karşıtı konseptini uygulayabilmek ve savaş yıllarından sonraki döneme nazaran daha sınırsız hakimiyetini sürdürebilmek için onlara büyük tavizler verdi. Mart 1924 başında NSDAP yasağını ve Hitler’e karşı uygulanan konuşma yasağını kaldırdı. İzlenen bu yol Nazilerin oldukça işine yaradı. Reich’in herhangi bir başka yerinde, yeniden inşa edilen bir partinin ilk parti kongresini yapması mümkün olmazdı. 10 Haziran 1926’da, NSDAP fraksiyonu eyalet meclisine, Yahudilerin kamu görevlerinden ihraç edilmelerini, doktor, noter, hayvan ve tahıl tüccarları, üniversite öğrencileri ve okul öğrencileri olarak kabul edilmelerini ve “Doğu Yahudilerinin hür eyalet Thüringen’den sınır dışı edilmesi ve mülklerine el konulması”nı içeren yasa tasarısını eyalet meclisine sunmuştu. Vaftiz edilip edilmediğine bakılmaksızın Musevi inancını savunan ve büyük baba neslinde kan bağı olan herkes Yahudi kabul ediliyordu. Bu teklifler kabul edilmediyse de, bu denli çirkin atılımlarla ilgili tartışma yürütülemedi. Zira, sola karşı mücadeleyle uğraşılıyordu.

Böylece Thüringen’de istikrar oluşamadı. Siyasi krizler arttı, sadece Nisan 1927 ile Ekim 1929 arasında hükümet üç kez değişti. En sonunda 8 Aralık 1929 eyalet seçimleri bir dönüm noktası oldu: Burjuva partileri büyük kayıplara uğrarken, NSDAP oylarını %4,5’ten % 11,3’e çıkarttı. Böylece, 23 burjuva milletvekiline karşın 24 sol miletvekiliyle çıkmaz bir durum oluştu. Muhafazakârlar, hükümetteki pozisyonlarını aşırı sağın yardımıyla elde tutmak konusunda hiçbir vicdan azabı çekmediler. Altı Nazi milletvekili belirleyici olacaklardı.

Böylece, 23 Ocak 1930’da ilk kez Almanya’da Nazi partisinin dahil olduğu bir eyalet hükümeti kuruldu. Orta yol partisi ve onların sola karşı kesin tutumu için “vazgeçilmezlikleri”nin farkında olarak, gerçek güç dengelerini yansıtmayan kapsamlı taleplerde bulundular.  Zaten 11 Ocak’ta Hitler, Thüringen Ekonomi ve Sanayi Birlikleri’nin temsilcileri önünde, “Politika ve ekonomi” konulu bir konuşmayla iyi bir intiba bırakmıştı. Şimdi ise açıkça, temsilcisi olan Wilhelm Frick bakan olmadığı taktirde yeni seçimler olur diye tehdit etti.

Esas itibarıyla Weimar Cumhuriyeti’ni bütün kurumlarıyla reddeden bir düşünceyle ve onu ekonomik krizden sorumlu tutarak, “orta”nın sağ partileri NSDAP ile ittifak kurmaktan başka bir olanak görmek istemediler. NSDAP’nin düşünceleri ve konseptleri onlara, Weimar demokrasisini savunmak ve ırkçı politikaya karşı koymaktan daha yakındı.

Kasım 1923’te Nazi darbesine katılan ve Hitler tarafından “fanatik bir nasyonal sosyalist” olarak övülen ihanetçi Frick, İçişleri ve Halk Eğitim Bakanı gibi önemli bir görevi devraldı. Willy Marschler Konsey üyesi/Danıştay üyesi oldu. Thüringen NSDAP başkanı olan Fritz Sauckel ise bu arada göreve alınmadı. Naziler kendilerine sunulan fırsatları kaçırmadılar. “İktidarı ele geçirme modeli” yaratıldı ve Thüringen, diktatoryal iktidar uygulamaları için deneysel bir alan haline geldi. Böylece ülke, 29 Mart 1930›da kabul edilen bir “Yetki Kanunu”nun [Ermächtigungsgesetz] da eksik olmadığı faşist iktidar uygulamasını taddı.

Wilhelm Frick görevi boyunca, mümkün olan her yerde ve her zaman Eyalet Polis Teşkilatına partilileri yerleştirme hedefini güdüyordu. Ayrıca, eğitim alanını da, özellikle faşist içerikli “okul duaları” uygulamasıyla etkisi altına almıştı. İktidar kullanımının ve suistimalinin ilk göstergeleri: “Alman halkçılığı için zenci kültürüne karşı” kararname, savaş karşıtı Erich Maria Remarque’ın “Batı cephesinde yeni bir şey yok” adlı kitap ve filmine karşı sansür uygulamaları, Weimar Müzeleri’nde “soysuz” tabloların kaldırılması veya Jena Üniversitesi’nde “ırk araştırmacısı” Hans F. K. Günther için sosyal antropoloji kürsüsünün kurulması. Frick’in, 1930 yazında Hitler’i Hildburghausen Jandarma Başçavuşu yapma ve vatandaşlığa alma girişimi ise saçma bir gösteriden ibaretti.

Frick’in kendisi uzun süre görevde kalmadı. Hükümet ortağı olan Alman Halk Partisi (DVP), 1 Nisan 1931’de KPD ve SPD tarafından verilen güvenoyu önergesini desteklemek zorunda kaldı. Bu arada, kısmen burjuva kanadına da öncülük eden Thüringen Tarım Birliği (Thüringer Landbund-TLB) hangi ruhun çocuğu olduğunu belli etti: Başkanları, Nazilerin Yahudi bankacılığına karşı vermiş oldukları mücadeleyle sadece Yahudi sermayesinin yurtdışına aktarıldığını tespit ettiklerini, oysa “Yahudileri hala burada tuttukları”nı söyleyerek yakınıyordu. Bu arada, NSDAP’nin ırkçı Yahudi karşıtlığına dair henüz bir iz yoktu. Sadece bir yıl sonra, 1932 Temmuzu’nda, Tarım Birliği yine NSDAP ile -bu kez elbette Fritz Sauckel yönetiminde- bir koalisyon oluşturdu.

Yazara dair:

Faşizm üzerine araştırmacı Prof. Manfred Weißbecker, 1936 yılında Almanya’nın Chemnitz kentinde doğar, 1992 yılına kadar yine Almanya’nın Jena’daki Friedrich Schiller Üniversitesi’nde kürsü başkanlığı yapar. 1981 yılında Kurt Pätzold ile birlikte Almanca konuşulan ülkelerde uluslararası açıdan temel bir eser olarak kabul gören ve NSDAP’nin ilk tarihini ele alan “Gamalı Haç ve Kuru Kafa - Suç Partisi” adlı eseri yayınlarlar. Ayrıca, Hitler’in ve Hess’in biyografisini yayınlar.

Kaynak:

https://www.neues-deutschland.de/artikel/1131940.nsdap-in-thueringen-erster-schritt-ins-dritte-reich.html

Çeviri: Kızıl Bayrak Çeviri Kolektifi

 

* NSDAP: Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi (Nazi partisi)