7 Şubat 2020
Sayı: KB 2020/06

Metal TİS’leri yine satıldı…
Birleşik Metal bürokratları Gebze Şube’yi böldü…
Şimdi söz sırası metal işçilerinde!
Reformist sol yayınlar Birleşik Metal ağalarının “satış sözleşmesi”ni göremedi
Metalde satış sözleşmesi ve çıkış yolu
Greif Direnişi öncülerinden... Greif Direnişi 6. yılında!
Tekstil işçisi köle değildir
AKP-saray rejimi: Kriz, çürüme, şiddet, savaş sarmalı
İdlib: Türk devletinin gömüldüğü bataklık!
‘Yerel Yönetimler Yasa Taslağı’ ve belediyeler üzerine…
Finlandiya’da Ocak 1918 Devrimi... - A. Eren
Finlandiya Devrimi - Eric Blanc
Trump’ın “barış planı”: Yüzyılın sahtekarlığı!
Filistin’de “asrın anlaşması”na ret!
Fransa’da genel grev gözlemleri
8 Mart’a giderken…
ABD’de gerçekleşen iki kitlesel mitingin düşündürdükleri
Eğitim haktır, geleceğine sahip çık!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Eğitim haktır, geleceğine sahip çık!

 

Eğitim bir toplumun en temel alanlarından biridir. Zira toplumun geleceği gençliktedir ve gençliğin eğitimi toplumun geleceğini belirler. Kapitalist toplumda ise eğitim bir sektör olarak görülmekte ve iktidara gelen burjuva partileri kendi siyasi emelleri doğrultusunda eğitim sistemini şekillendirmektedir. Tek adam diktasını inşa etmek isteyen Erdoğan ve AKP’si de Türkiye tarihinde görülmemiş oranda eğitim sistemine müdahale etmiş durumda. Artık daha piyasacı ve daha gerici bir model ile karşı karşıyayız. 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi ile yıllardır atılan adımlar daha da kalıcı hale getirilmek isteniyor, ülkede okullaşma politikası imam hatip ve meslek liseleri şeklinde merkezileştirilmeye çalışılıyor.

Eğitimin içeriğinin gericileştirilmesi, gerici vakıf ve cemaatlerle yapılan protokoller, piyasacı uygulamaların artması, okulların fiziki alt yapı ve donanım eksiklikleri, yaşanan cinsel istismar olayları eğitim sistemini özetlemektedir.

Sınav sistemi değişikliklerinin gündemden düşmediği bu ortamda nice nesil umutsuzluğa, hayalsizliğe itilerek heba ediliyor. Verilen eğitimin niteliksiz olması bir yana, para ile bu düzen sınırlarında nitelikli bir eğitim almak isteyenler dahi mağdur ediliyor. Yani artık paran kadar eğitim değil, paranla bile eğitim alamama durumu söz konusudur. Doğa Koleji’nde yaşanan süreç bu anlamda bir örnek teşkil ediyor. Öğrencilerin yaşadığı sıkıntıların yanında aileler ve öğretmenlerin de ödediği büyük bedeller oluyor. Gelinen yerde eğitim sisteminden şikâyetçi çok farklı kesimlerin var olduğu ifade edilebilir. Zengin olan çocuğunu yurtdışına gönderiyor, bir gelecek kurma çabasına girişiyor. Ama zaten imkânı olan kesim toplumun küçük bir kısmı. Eşitsizlik kapitalist toplumun yapısal bir sorunudur. Sınıflar arası, bölgeler arası eşitsizlik sonucu her çocuk eğitim hakkından eşit düzeyde yararlanamamış oluyor.

Ulaşılabilir- nitelikli eğitim haktır!

Okul binalarının ülke genelinde az sayıda olduğu bilinen bir gerçektir. Her yerde cami kurmaya bütçe bulabilen iktidar her yerde okul yapmaya bütçe ayırmıyor. Her 4 okuldan 1’in de ikili eğitim uygulanıyor, sınıflar da çoğu yerde kalabalık halde. Var olan okul binalarının çürüklüğü yaşanan son İstanbul depreminde tüm çıplaklığı ile açığa çıktı. Binaların sayısı hem az hem de çoğu sağlıklı ve güvenli değil.

Aynı zamanda derslerin içeriklerine uygun tarzda altyapı yetersizliği de var. Okulların yüzde 87’sinde spor salonu yok. Zaten eğitimin niteliksiz olduğu yerde binaların da aynı şekilde olması beklenen bir sonuçtur. Okul binalarının her açıdan yetersizliğinin yanında bölgeler arası eşitsizlik te bu sorunu daha da boyutlandırıyor ve eğitim hakkı gaspına giriyor.

Laik, bilimsel, anadilde eğitim haktır!

Eğitimin dinselleştirilmesi yolunda AKP iktidarı uzun zamandır çalışmalar yürütüyor. Müfredat içeriklerinde yapılan değişikliklerden dini vakıf ve tarikatların okulları temel faaliyet alanları olarak kullanmasına kadar eğitim alanına toptan bir müdahale söz konusudur. Başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere TÜRGEV, TÜGVA, İHH, Ensar Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti gibi AKP’ye yakın vakıflar ile MEB arasında imzalanan protokoller sonucu okullar kuşatma altına alınmıştır.

‘Değerler eğitimi’ adı altında çoğunlukla din içerikli seminerler yapılıyor, tarikat şeyhleri dersler veriyor. Bu gerici odaklar kendi yayınlarını dağıtıyor. Kamusal kaynaklar buralara akıtılıyor, değerli araziler bedelsiz tahsis ediliyor. Büyük kamu ihalelerini almak isteyen sermaye gruplarına AKP’ye yakın bu dernek ve vakıflara yüklü miktarlarda bağış yapmaları şart koşuluyor.

Tüm bunların yanında imam hatip okullarına daha fazla destek veriliyor. Liseye giriş sınavında yapılan düzenlemeler ile öğrenciler boş kalan bu okullara zorla gönderiliyor. Eğitimin dinselleştirilmesi konusu tek başına müfredattan Evrim teorisini çıkarmak ya da diğer değişiklikler değil, topyekûn dönüştürme odaklı müdahaleler ile birlikte görülmelidir. Yıllardır bu yönde yol alınıyor. Çağın çok gerisinde kalarak, milyonlarca gencin beyni bu şekilde esir alınıyor ve eğitim hakkı gasp ediliyor.

2023 Eğitim Vizyonu Belgesi’nde de özel eğitim kurumlarına desteğin artırılması, bürokrasinin rahatlatılması hedeflendiği belirtilmiş. İmam Hatip okulları başlığı altında program çeşitliliği, ders çeşidinin azaltılması, Arapça ve İngilizce yaz okullarının açılması gibi adımlardan bahsedilmiş. Belge’de Anadolu Lisesi ibaresinin kullanılmasının yerine genel ortaöğretim teriminin tercih edilmiş olması da MEB’in okullaşma politikasının bir parçasıdır. İmam Hatip ve meslek liselerine yönlendirme amaçlı kurgulanan model değişiklikleri ile öğrencilerin istedikleri okullarda eğitim alma hakları da ihlal ediliyor. Belge’de yeni ortaöğretim modelinin ana hatları da tanımlanmış. Ders sayılarının azaltılacağı, zorunlu dersler olarak tüm sınıflarda Türk Dili ve Edebiyatı ile Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri olacağı belirtilmiş. Sosyal Bilimler zorunlu grup dersleri arasında temel sosyal bilimler değil ‘Tasavvuf edebiyatı’, ‘İslam Felsefesi’ gibi derslere yer verilmiş. Bilim, sanat, spor ve felsefe gibi derslerin ağırlıkları azaltılmış.

Eğitim hakkına ve geleceğine sahip çık !

Günlerimizi, saatlerimizi ama en önemlisi gençliğimizi gasp eden, bize gelecek vaat etmeyen bu sisteme karşı mücadele etmek en meşru hakkımızdır. Çocuk yaşta evlendirmenin önünü açan, cinsel istismar vakalarını yaygınlaştıran, çocuk işçiliği yasal hale getiren bu düzene karşı durmak gereklidir. Eğitime bütçe ayıracaklarına büyük bir felaket olacak Kanal İstanbul projesine ya da Suriye ve Libya’daki iç savaşa dahil olarak savaşa bütçe ayırıyorlar.

Eğitim hakkımıza sahip çıkmak bugün AKP iktidarının geleceğimiz üzerinde yapacağı tasarruflara ve sermayenin topyekun saldırılarına karşı durmaktan geçiyor.

Yararlanılan kaynaklar:

2018-2019 Eğitim Öğretim Yılında Eğitimin Durumu Raporu, Eğitim Sen

Bir Bakışta Eğitim 2018 Raporu, OECD