19 Nisan 2019
Sayı: KB 2019/16

Yıkım saldırısını püskürtmek için 1 Mayıs’ta alanlara!
İçeride işçi sınıfına savaş ilanı, dışarıda para dilenme!
Baskı ve zorbalık seçimlerin ardından da sürüyor
İBB ihaleleri ve yandaş sermaye
Savaşın rantını zenginler yer, bedelini yoksullar öder!
“Yeni Ekonomi Programı” sosyal yıkım programıdır!
Sosyal yıkım paketi sendikaların gündeminde
Greif davasında 2. duruşma
Tuzla’dan işçiler fabrika ve ülke sorunlarını değerlendirdi
TKİP VI. Kongresi Belgeleri... Devrimci örgüt ve kadro sorunları üzerine
Üçüncü Enternasyonal ve tarihteki yeri - V. İ. Lenin
Sudan’da diktatör yıkıldı, cuntaya karşı mücadele devam ediyor
Cezayir’de eylemler büyüyerek devam ediyor
Kapitalizme köle, karanlığa teslim olma! 1 Mayıs’ta alanlara!
Sosyal yıkım paketi ve “istihdam bazlı eğitim”
Sınıfı ve devrimi örgütlemede parti kadrosunun tayin edici rolü - Hatice Yürekli
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

AKP-saray rejiminin yıkım saldırısını püskürtmek için 1 Mayıs’ta alanlara!

 

AKP-saray rejimi krizin derinleşmesiyle her zamankinden daha çok emperyalist sermayeye muhtaç duruma düşmüş bulunuyor. Emperyalist-siyonist güçlerin imalatı olan bu iktidar, miadını uzatabilmek için de onlara yaslanmak zorundadır. Bu uğurda vereceği her tavizin ise kabarık bir faturası olacaktır. Artık sorun bu faturanın emekçilere nasıl ödetileceğidir.

Büyük saldırıları seçim sonrasına erteleyen din bezirganı iktidar, yaşadığı sersemletici hezimete rağmen zam furyasını başlattı. Zira hem yerli hem yabancı sermayeye sadakatini bir kez daha ispatlaması gerekiyor. Büyük saldırıyı başlatmak için geri sayım başlamış bulunuyor.

Bütün kapitalist sömürücülerin uzun bir dönemdir öncelikli talebi kıdem tazminatı hakkının gasp edilmesidir. Bu hakkın gaspı için yıllardır nabız yoklayan Tayyip Erdoğan AKP’si ile faşist ortağı MHP, bu hamleyi gerçekleştirebilmek için koşulların olgunlaştığına karar vermiş görünüyor. Seçim oyunu geride kaldığı için büyük bir pervasızlıkla kapitalistlerin dört gözle bekledikleri bu adımı atmaya hazırlanıyor.

***

Topun ağzında kıdem tazminatı olsa da, saldırı furyası bunun çok ötesinde bir kapsama sahip. Washington’da bulunan sarayın damadı Berat Albayrak, IMF ile Dünya Bankası’nın şeflerinin huzurunda krizden çıkış yolu arıyor. İlerici ekonomistlerin aylar öncesinde belirttiği gibi, IMF kapısını arşınlıyor.

Emperyalist finans tekellerini Türkiye’ye davet eden Berat Albayrak, sıcak para akışını sağlamak çabasında. Zaten dışa bağımlı olan Türkiye kapitalizmini gırtlağına kadar borca batıran AKP-saray rejimi, 450 milyar doları aşan borcu döndürebilmek için yeni borçlar peşinde koşuyor.

Dinci faşist iktidar umudunu finans tekellerine bağlamış durumda. Ancak bu kan emicilerin sıcak parayı Türkiye’ye akıtmaları için taleplerinin yerine getirilmesi gerekiyor. Zira finans merkezleri ancak yüksek kazanç ve kesin güvence verildiği koşullarda sıcak para musluğunu açıyorlar.

***

IMF-Dünya Bankası reçeteleriyle krizden çıkışın işçi sınıfı ve emekçiler için anlamı; işsizliğin, yoksulluğun, sefaletin ve zorbalığın daha da boyutlanması, çalışma koşullarının olabildiğince ağırlaştırılmasıdır.

AKP-MHP koalisyonunun sergilediği pervasızlık işçi sınıfının bilinç, örgütlenme ve eylem alanlarındaki zayıflığından güç alıyor. Bu gericilerin yaydığı dinci-şoven propaganda zehrinin hâlâ işçilerin zihnini bulandırabilmesi, en azından şimdilik işlerini kolaylaştırıyor.

Bu gidişatı tersine çevirmek için işçi sınıfının hem çalışma ve yaşam koşullarını düzeltmek uğruna mücadele etmesi hem de onurunu ve geleceğini savunabilmesi gerekiyor.

Sadece tek tek kapitalistlere karşı değil, sermayeye karşı topyekûn bir direniş zorunludur. Sermayeye karşı direniş aynı zamanda, onun siyasi iktidarına, yani AKP-MHP koalisyonuna karşı direniştir. İşçi sınıfı ve emekçileri hedef alan bugünkü sosyal yıkım saldırılarının planlayıcısı ve uygulayıcısı, sermayenin “vurucu gücü” olan bu iktidardır.

***

Washington’a gitmeden önce 10 Nisan’da “reform” adı altında yeni saldırıların startını veren sarayın bakanı, emperyalist efendileriyle ayrıntıları karara bağlamaya çalışıyor. İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs, ön günlerinde gündeme gelen bu yıkım saldırısına karşı “Krizin faturasını kapitalistler ödesin!” şiarının yükseltildiği bir gün olabilmelidir. Yanı sıra demokratik hak ve özgürlüklerin gasp edilmesine, emperyalist saldırganlık ve savaşlara, kardeş Kürt halkına yönelik saldırganlığa dur denilmelidir.

Bu saldırılara karşı meşru militan mücadelenin örgütlenmesinde sınıf devrimcileri başta olmak üzere, ilerici devrimci güçler ile sınıfın ileri öncü kesimlerine büyük bir sorumluluk düşmektedir. Saldırının sınıfsal özünü, ekonomik, siyasal, sosyal hedeflerini ortaya koymak, bunu büyük bir pervasızlıkla hayata geçirmenin adımlarını atan din bezirganı iktidarı teşhir etmek ve buna karşı birleşik örgütlü mücadelenin örülmesini sağlamak için seferber olunmalıdır.