22 Mart 2019
Sayı: KB 2019/12

Çözümsüzlük ve çıkış yolu
Kriz karşıtı mücadeleyi büyütelim!
Seçim malzemesi yapılan katliamlar
Savaşın 8. yılında Suriye: Halk için yıkım devam ediyor
Marmaray ve tren “kazaları”
“Sınıfa karşı sınıf!”
Sendika ağaları, korkunun ecele faydası yok!
“Sandık”larından güçlüyüz!
Emek cephesinin sırtını yere sermek istiyorlar
Bir yılda 1 milyon yeni işsiz
Komünist Enternasyonal için olgunlaşan koşullar - H. Fırat
Macar Devrimi’nin 100. yılı...
Kapitalizm dinci ve ırkçı terörün kaynağıdır!
AB emperyalizmi ve yeni sömürgecilik
2019 8 Mart’ı geride kalırken…
Gençlik hareketi olarak iklim grevi ve Türkiye
Kendi keyfinde
ESKON şirketinin işçi sömürüsü
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sömürü düzenine mahkum değiliz!

Sandık”larından güçlüyüz!

 

31 Mart’ta bir kez daha önümüze seçim sandıklarını koymaya hazırlanıyorlar.

Yerel yönetimler adı altında bir kez daha emeğimizle yaratılan kaynakları paylaşacakları bir rant savaşına hazırlanıyorlar.

Çünkü bu düzende yerel yönetim “hizmet” değil, rant demek. Yandaşı beslemek demek, rüşvet çarkı demek, toplumun zenginliğini peşkeş çekmek demek...

Çok uzağa ya da geçmişe gitmeye gerek yok!

Melih Gökçek’in Ankara’yı nasıl yağmaladığını bilmeyen yok. CHP’li Çankaya Belediyesi’nin, MHP’li Etimesgut Belediyesi’nin, AKP’li Altındağ Belediyesi’nin de ondan aşağı kalır yanı yok.

İşte bu yüzden artık onlar da bıraktı sahte projeler anlatmayı, hayal tacirliği yapmayı...

Yerel seçimler çoktan yerel seçim olmaktan çıktı. Bir tarafta sözde “Millet İttifakı”, diğer tarafta sözde “Cumhur İttifakı” bir genel seçim havasında kapışıyorlar.

Nedir bu “Bekâ” dedikleri?

24 Haziran’da sözde “güçlü hükümet” için oy istemişti Cumhur İttifakı. Güçlü hükümetlerini kurdular ama şimdi de bir “bekâ” sorunudur tutturmuş gidiyorlar. Eğer kendileri seçilmezse halkın başına her türlü zilletin geleceğini söyleyerek adeta tehdit ediyorlar.

Gelin görün ki “bekâ”yı dillerine dolayanlar, “bekâ” ne demek kendileri biliyor mu tartışılır!

Bekâ” demek ölümsüzlük demek! Yani anlayacağız ölümsüz olmak istiyorlar! “Biz varsak siz varsınız! Biz yoksak sizi de yok ederiz!” diyorlar.

7 Haziran’da da aynısını yapmadılar mı? Hükümet kuracak çoğunluğu sağlayamayınca kriz çıkaran, kaosu büyüten, halkı terör ile tehdit eden onlar değil miydi?

Eğer onlar olmadan bu ülke yok olacaksa ne gerek var seçimlere, sahte demokrasi oyunlarına.

O zaman ne diye vergilerimizden aktarılan kaynaklarla dudak uçuklatan rakamları seçim kampanyalarında harcıyorlar.

Seçimden sonra tufan!

Cumhur İttifakına sorarsanız yerel yönetimleri onlar kazanırsa her şey çok güzel olacak!

Millet İttifakına sorarsanız AKP’nin elinden aldıkları her belediye ülkenin önünü açacak!

31 Mart’tan sonra onlar için güzel günler olabilir, ama hepimiz biliyoruz ki 31 Mart’tan sonra biz işçi ve emekçileri oldukça zorlu günler bekliyor.

Ekonomik kriz, hayat pahalılığı üzerimizde bir giyotin gibi sallanıyor.

Birçok işyerinde seçimlerden sonra işçi kıyımları yaşanacağı konuşuluyor. Çarşıda, pazarda enflasyonun, hayat pahalılığının seçimlerden sonra büyük bir hızla tırmanacağını herkes söylüyor.

Yani, onlar seçimsiz geçecek dört yılda sırça köşklerinde keyif çatarken, biz işçi ve emekçileri açlık, yoksulluk, sefalet bekliyor!

İşte bu yüzden bu yıl yapılması gereken genel seçimleri bir yıl geriye aldılar. İşte bu yüzden ne yapıp edip 31 Mart’ı kazasız belasız atlatmanın telaşındalar.

Sözde enflasyonla mücadele adına kurulan tanzim satış noktalarının bile iki buçuk aylık bir proje olması başka nasıl açıklanabilir?

Yaptıkları seçimlere kadar her şeyi güllük gülistanlık göstermeye çalışarak seçimden sonra “Ne halinize varsa görün!” demekten başka nedir?

Türlü türlü ittifakları ile onların istediği yerel yönetimler değil. Kapitalist sömürü düzeninin bekâsından başka bir şey istemiyorlar!

Biz başka dünya isteriz!

Meydanlarda attıkları süslü nutukları bir tarafa bırakın. Onların bize vaat ettikleri daha fazla sömürü, daha fazla zulümden başka bir şey değil!

Ankara’yı cennete çevirseler, bize düşecek olan o cennetin izbe kenar mahallerinden ya da kanalizasyon çukurlarından başka bir şey olmayacak.

Onlar dikenli tellerle çevirdikleri lüks sitelerde her türlü imkana sahip olacaklar, bizim payımıza tanzim satış noktalarında 2 kilo domates için sıra beklemek düşecek.

Bizim onların sahte cennetlerine ihtiyacımız yok!

Bugün, üzerinde tepindikleri tüm zenginlikler bizim emeğimiz sayesinde yaratılıyor.

Emeğimize sahip çıktığımızda, bir araya geldiğimizde değil bir şehri, bir ülkeyi, dünyayı yönetmek hiç de zor değil!

Üreten biziz! Yöneten de biz olacağız!

Onlar, bizden kestikleri vergilerle milyarları danışmanlara akıtarak projeler üretiyorlar. Biz, yaşamın içinde ihtiyaçlarımızı hep beraber tartışarak projeler üreteceğiz.

Onlar, yandaşlarını zengin etmek için projeler üretiyorlar. Biz, milyonların ihtiyaçlarını karşılamak için projeler üreteceğiz.

Onlar, şehirleri inşaat baronlarına, AVM’lere yem ediyorlar, biz yaşanılabilir şehirler inşa edeceğiz.

Onlar, cebimizden kestikleri vergilerle yapılan “sosyal yardımlar”ı hizmet diye anlatıyorlar, biz insanları yardıma muhtaç hale getiren bu düzene son vereceğiz.

Onlar, bir kişinin ağzından çıkan sözle kontrol edecekleri milyonlar istiyorlar. Biz, milyonlar olarak tek bir yürek olup hep birlikte yöneteceğiz.

Peki, biz kim miyiz?

Biz, işçi sınıfıyız! Biz, dünyayı emeği ile yaşanılabilir kılanlarız!

Biz, yönetmesini de iyi biliriz.

Yeter ki, aç gözlü sömürü asalakların düzenini son verelim! Yeter ki, fabrikaları, tarlaları bir avuç para babasının malı olmaktan çıkaralım, toplumun ortak zenginliği haline getirelim!

31 Mart’ta da sömürücü zorbaların yüzüne bu gerçeği haykıracağız:

Üreten biziz, yöneten de biz olacağız!”

(Ankara İşçi Bülteni Grev’in Mart 2019 tarihli sayısından alınmıştır...)

 

 

 

 

 

Emeklilikte yaşa takılanlar İstanbul’da buluştu

 

Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT), 10 Şubat’ta Ankara’da düzenlenen mitinginden sonra ikinci büyük mitingi 17 Mart’ta İstanbul Maltepe’de gerçekleştirdi.

Emeklilikte Yaşa Takılanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin çağrı yaptığı mitingi için kitleler saat 12.00’den itibaren Maltepe’de buluştu. Şehir dışından sabah erken saatlerde onlarca otobüsle miting alanına gelenleri İstanbul’un pek çok ilçe ve mahallelerinden gelen emekçiler izledi.

Mitinge sendikalardan sivil toplum kuruluşlarına, siyasi parti ve örgütlere pek çok kurum katılım gösterdi. Tek Gıda-İş, Kristal-İş, Birleşik Metal-İş, TÜMTİS önlük ve şapkalarıyla miting alanında yer aldı. Alanda şehirlerin EYT gündemli pankart ve dövizleri taşındı. Kürsüden tüm katılımcıların isimleri okunarak mitingi selamladıkları iletildi. “EYT burada, devlet nerede!”, “Edirne’den Kars’a, Jüpiter’den Mars’a, çıksın artık bu yasa!” sloganlarının öne çıktığı mitingde, “Meclise takılanlar ittifakı”, “Erken emeklilik değil, Hak ettiğimiz emekliliğimizi istiyoruz”, “Yaş-pirim doldu, erken emeklilik hayal oldu” şiarlarının da aralarında yer aldığı, emeklilik hakkını ifade eden çeşitli döviz ve pankartlar taşındı.

Mitingde Emeklilikte Yaşa Takılanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Gönül Boran Özüpak tarafından yapılan konuşmada, yetkililere seslenilerek seçimler öncesinde emeklilik hakkına kulak verilmesi ve mağduriyetin giderilmesi istendi.