18 Ocak 2019
Sayı: KB 2019/03

Tek çıkış yolu mücadele!
Seçim sandıkları değil fiili-meşru mücadele!
Adaletsiz bir düzende adil seçim olabilir mi?
Sermayenin 2019 yılı için “yüksek beklentisi” ve kaygıları
Hasta tutsaklar katledilmeye çalışılıyor!
AKP iktidarı ‘büyük yalanlar’a muhtaç!
Tekstil işkolunda TİS sürecine giderken…
Hak-İş: Sermayenin işçi sınıfı içindeki ajanı
İşsizlikte tırmanış devam ediyor
“Krizde gelir uçurumu büyüdü, maaşlarımız eridi”
Proletarya devriminin manifestosu - Rosa Luxemburg
Emperyalist dünya jandarmasının açmazları derinleşiyor
Kriz ve kitlesel işçi kıyımı
İsviçre’de ikinci büyük kadın grevine doğru
Görmezden gel, önlem alma, işten at!
“Tecavüzcülere af” yasası yeniden gündemde!
Hrant Dink’in ardından…
Paralı eğitim uygulamaları 1,1 milyon öğrenciyi okuldan kopardı!
Sinema sansür tanımaz
Her fabrikaya bir kreş!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sermayenin 2019 yılı için “yüksek beklentisi” ve kaygıları

 

Koç Üniversitesi ile TÜSİAD’ın işbirliğiyle oluşturulan “Ekonomik Araştırma Forumu” tarafından “2019 Yılı Türkiye Ekonomisi” başlıklı konferans 11 Ocak’ta düzenlendi. Konferansa, TÜSİAD sermayedarları ve ekonomistlerinin yanı sıra ekonomi yazarı Uğur Gürses, akademisyen Prof. Selva Demiralp ve Hazine Bakanlığı eski müsteşarı Mahfi Eğilmez de katıldı. Türkiye kapitalizminin içerisinde bulunduğu krizin farklı yönleriyle ortaya koyulduğu konferansta, sermayenin 2019 yılı beklentileri ve kaygıları üzerinde duruldu.

TÜSİAD’ın beklentileri ve “5 öneri”si

Konferansın açılışını yapan TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, sermaye açısından zorlu geçtiğini söylediği 2018’den sonra 2019 için büyük beklenti içerisinde olduklarını dile getirdi. “Bu yüksek beklentilerin gerçekleşmesi için ekonomimizin bir çıpaya ihtiyacı var. Bu çıpa, güçlü kurumlar ve kural temelli politika yapımıdır” diyen Bilecik, “güçlü ekonomi için 5 öneri” diye sıraladığı başlıkların ilkinde de aynı vurguda bulundu. Ayrıca “serbest piyasa ekonomisinden taviz verilmemesi”, “yatırım ortamının iyileştirilmesi için hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı” maddelerinin yer aldığı “5 öneri”den diğerlerini, “Yapısal reformlar ile ekonomimizin verimliliğinin ve rekabet gücünün arttırılması” ile “AB ile ilişkilerin güçlendirilmesi ve Gümrük Birliği’nin modernizasyonu” oluşturdu.

Borçluluk, kredi krizi ve “ahlaki çöküntü”

Sermayenin “reel sektör” kesiminin geçmişle kıyaslanamayacak seviyedeki borçlarına dikkat çeken ekonomist Uğur Gürses, ciddi bir kredi krizi yaşandığının altını çizdi. 2001 krizinde “Anadolu sermayesi”nin bu kadar borçlu olmadığını, reel sektörün 10 yıl öncesine göre de yüzde 35 daha fazla borçlu olduğunu belirten Gürses “Nisan’dan bu yana bankacılık kesiminde mevduat azalıyor. Bankacılık kesimine baktığımızda 20 milyar dolar çıkış oldu. Bu para borç ödemeye gitmiş olabilir, yastık altına konmuş olabilir, yurtdışına gitmiş olabilir. Faiz artışı bile dönüşü sağlayamadı” dedi. Karşılıksız çeklerin sonradan ödenme durumunun yüzde 30’lardan yüzde 5’e düştüğünü aktaran Gürses, ekonominin “ciddi bir kredi krizi” ile karşı karşıya olduğunu söyledi.

AKP iktidarının “önlemlerinin” yetersizliğine de işaret ederek “Ekonomi politikası ‘bize bir şey olmaz’ şiarı ile yürütülüyor” diyen Gürses, krizi “suların çekilmesi”ne benzeterek ekonomi yönetimini “Sular çekildi ve biz mayosuzuz” diye eleştirdi. Ayrıca Merkez Bankası’nın son yıllardaki yetersiz müdahalelerine değinen Gürses, vergi indirimi ve borç aflarının “seçim yatırımı” olduğunu, “piyasa dışı önlemler”in yaygınlaştığını belirtti. Bu durumu “ahlaki çöküntü” olarak değerlendiren Gürses, hukukun üstünlüğü ve adaletin kaybedilmesi nedeniyle “mülkiyet kaygısı” bulunduğuna da işaret etti.

Reel sektör krizde, bankacılık da etkilenecek”

Mahfi Eğilmez, talepteki gerilemeye dikkat çektiği konuşmasında, ekonominin 4. çeyrekte ve 2019 yılında da ilk 6 ayda küçülmesini beklediğini ifade etti. Türkiye kapitalizminin reel sektör krizi içerisinde olduğunun altını çizen Eğilmez, bunun bankalara da yansıdığını ifade ederek bankacılık sektörünün bu krizden kendisini kurtarmasının çok zor olduğunu dile getirdi. AKP iktidarının ekonomideki “kuralsız hamlelerini” eleştiren Eğilmez, “Bir ülke, vatandaşına yabancı parayla tahvil satar mı? Bu ciddi bir hukuk hatası. Kredi kartlarına gelen aflar kalıcı etkiler yaratıyor. İnsanlar ödememeye başlıyor. Bir İngiliz atasözü ‘kurallar ahmaklar uysun diye yapılır’ der. Hepimiz ahmak yerine konuluyoruz. Hukuk ve eğitim sistemini düzeltmediğiniz sürece ekonomiyi düzeltemeyiz” diye konuştu.

Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde akademisyen Prof. Selva Demiralp ise Türkiye kapitalizminin gidişatını yoldan çıkan arabaya benzeterek önce direksiyon hakimiyetinin kazanılması gerektiğini öne sürdü. “Bu kadar yüksek döviz borcu olan Türkiye’de kur şokunun şirketleri ne kadar etkilediğini bilmiyoruz” diyen Demiralp, Merkez Bankası’nın önceliğinin faizleri düşürmek değil, enflasyonu düşürmek olması gerektiğini belirtti.

 

 

 

 

Bazı gıdalarda gümrük vergileri sıfırlandı

 

Türkiye kapitalizmi, derinleşen kriziyle birlikte ithalat bağımlılığını pekiştirecek hamlelerine bir yenisini ekledi. AKP şefi Tayyip Erdoğan’ın kararıyla buğday, arpa, mısır, pirinç, kuru baklagillerde ithalatın önü açıldı. Ayrıca, domates konservesi ithalatı için de 31 Mayıs 2019 tarihine kadar gümrük vergisi sıfırlandı. Bir diğer kararla da çeşitli iplik ürünlerinin gümrük vergileri düzenlendi.

16 Ocak tarihli Resmi Gazete’de ithalat hamlesiyle ilgili üç karar yer aldı. 649 sayılı “Hububat ve Bakliyat İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanması Hakkında Karar” başlığıyla yayımlanan karara göre, Toprak Mahsulleri Ofisi’ne (TMO) buğday, arpa, mısır, pirinç ve kuru baklagil için ithalat yetkisi verildi. 1 milyon ton buğday, 700 bin ton arpa, 700 bin ton mısır, 100 bin ton pirinç ve 100 bin ton kuru baklagil için gümrük vergisi sıfırlanmış oldu.

Gazetedeki 650 sayılı “Bazı Ürünlerin İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanması Hakkında Karar” başlıklı düzenlemeyle, domates konservesinin ithalatı için 31 Mayıs’a kadar gümrük vergisi sıfırlandı. Kararın 4. Maddesi’nde, 25 bin tonluk kotanın uygulanacağı gümrük tarifesinin, domates konservesini “salça üretiminde hammadde olarak kullanan sanayiciler” için geçerli olduğu da ifade edildi.

Resmi Gazete’deki 651 sayılı “İthalat Rejimi Kararına Ek Karar” başlıklı düzenlemede de çeşitli iplik ürünlerinin ithalatı için yeni gümrük tarifeleri belirlendi. AB, EFTA ülkelerinin yanı sıra İsrail, Makedonya, Bosna-Hersek, Fas, Filistin, Tunus, Mısır, Gürcistan, Arnavutluk, Şili, Sırbistan, Karadağ, Morityus, Moldova, Faroe Adaları, Güney Kore, Malezya, Singapur’a yüzde 0 gümrük vergisinin uygulanacağı düzenlemeye göre, diğer ülkeler için bazı ürünlerde yüzde 5, bazılarında yüzde 8’lik ek tarife belirlendi.

Ek olarak kuru soğanda da gümrük vergisi 28 Şubat’a kadar sıfırlandı.

Ticaret Bakanlığınca yürütülen kararın, “kuru soğan fiyatlarındaki artışın önüne geçilmesi, iç piyasa fiyatlarının makul seviyelerde tutulması ve spekülatif fiyat hareketlerine meydan verilmemesi amacıyla ekim dönemi de dikkate alınarak uygulanacağı” öne sürüldü.