21 Eylül 2018
Sayı: KB 2018/35

Sermaye iktidarını zorbalık da kurtaramayacak!
Sermaye sınıfı aynı zamanda öfke krizinde!
Kriz gerçeği ‘teğet geçen’ açıklamalarla örtülemez!
Açık büyüyor, zamlar artıyor, Erdoğan “Kriz yok” diyor
İdlib mutabakatı: Cihatçı çetelere hamilik
3. havalimanı işçilerinin direnişi ve iki tutum
Havalimanı işçilerinden “Köle değiliz” isyanı!
Taleplerimizi bugün yerine getirmeyecekseniz, yarın “neden şimdi” diye de sormayın!
Cargill işçileri İstanbul’a yürüdü
İşçilerin kaleminden patronların kriz oyunu
Onlar partimizin özü ve özetidirler - H. Fırat
Zor dönemlere inat serpilip gelişen bir orman olacağız!
Katliamlar sonrası asıl sorumlular hep aklanır
Flormar direnişi Humanite Festivali’ndeydi!
‘Hambacher Forst’ta çevre katliamına karşı direniş
Eğitimde dinsel gericiliğin karanlığı
“Laik, bilimsel ve karma eğitimin çanına ot tıkamak istiyorlar”
Bir yaz çalışması deneyimi
Dikişli eller hesap soracak!
“Kadınların sokağa çıkmasını istiyorum!”
Camarada vive Neruda*
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Kadınların sokağa çıkmasını istiyorum!”

 

Küçükçekmece İşçi-Emekçi Kadın Komisyonu olarak, bir emekçi kadınla kriz üzerine sohbet ettik.

- Bir kadın olarak krizden nasıl etkilendiniz?

- Ben krizden psikolojik olarak çok etkilendim. Benim çocuğum üç yaşında. Çocuğum olmadan önce sürekli çalışan bir kadındım. Çocuk dolayısıyla üç senedir çalışamıyorum ama artık çalışmak istiyorum. Bunun için de benim çocuğumu kreşe vermem lazım. Özel bir kreşe vermek için ilk başta iki bin lira para yatırmam lazım. Çünkü kırtasiye parası falan filanı baştan ödemezsen almıyorlar çocuğu kreşe. Nedir ki kırtasiye masrafı diyeceksiniz. Kriz bahanesi ile fiyatları şişirdikçe şişirmişler. İki bin yapmışlar! Ve aydan aya 800-900 lira para yatırmam lazım. 800-900’ü geçtim iki bini bir araya getiremiyorum. Ve her kreşe de gönderemiyorsun. Bunu buldum, aylık bir buçuk-iki bin liralık kreşler var. En uygun kreş de bunu buldum. Daha iş de bulamadım. Kreşin saatlerine, giriş çıkış saatine uygun bir iş bulamadım. Bir de kriz sardı dört bir yanı. Kadınlar zaten ilk olarak işten atılıyor, hiçbir yer işçi almıyor, kadın işçiyi hele hiç almıyorlar. Kreşli iş yeri de baktım. Yok. Gerçekten Türkiye’de kreşli işyeri yok. Ne kadar kötü bir şey. Gerçekten Türkiye’de kadın olmak zor bir kere. Kadın işçi olmak da daha zor. Bunun yakıcılığını yaşıyorum. Benim talebim ilk başta nitelikli ücretsiz kreş istiyorum, iş istiyorum, güvenceli iş istiyorum. Evde durmak istemiyorum.

- Neden?

- Evde durup ev kadını olmak istemiyorum. Gerçekten psikolojim bozuk. Evde kaldığın zaman üretimin dışında kalıyorsun. Bir şey üretemiyorsun. Sadece ev işlerine boğuluyorsun. Çocuk bakımı ile ilgileniyorsun. Tabi ki o senin çocuğun. Bakacaksın, edeceksin yani sonuçta bu dünyaya getirmişsin ama toplumsal olarak çocuk bakımı olsa daha iyi olur.

- Toplumsal olarak çocuk bakımının çocuğunuza ve size nasıl bir faydası olacağına inanıyorsunuz?

- Örneğin eğitim. Yani ben mesela anneyim evet, anne sevgisi verebilirim çocuğuma. Ama nitelikli bir eğitim veremem ben çocuğuma. Çünkü ben bunun eğitimini almış değilim. Ben bir işçiyim. Benim çocuğum ve diğer çocuklar da evde durmamalı yani. Belirli bir yaştan sonra kreşlerde olmalı çocuklar. Nitelikli kreşlerde olmalılar. Akranları ile birlikte olmalılar. Eğitim almalılar. Zaten bugün Türkiye’de en yakıcı sorun eğitimsizlik ya, bundan yakınıyoruz ya, eğitim almalı! Sözünü söyleyebilmeli! Kendini ifade edebilmeli!

Benim bir kadın olarak sosyal hayatım yok. Ben bir insan olarak en basitinden bir komşuma kahve içmeye gidemiyorum. Niye? Çocuk 24 saat benimle ve devamlı peşimde dolanan birisi yani. Çok kötü bir şey bu. Dayakla döverek çocuğu susturma bir kere çok kötü bir şey. Ben böyle bir insan olmak istemiyorum. Bunu zaten doğru bulmuyorum. Bu şekilde susturulmak tüm toplumu etkiliyor diye düşünüyorum.

- Nasıl etkiliyor? Biraz açar mısınız?

- Bugün kriz var mesela. İşçiler neden sözünü söyleyemiyor? Asıl bu doğduğun günden başlıyor bence. Çünkü sana evde hep sus, sus, sus! Dayakla sus, sus, sus! Okula gidiyorsun yine aynı. İşe gidiyorsun yine aynı! Her yerde bizi susturmaya çalıştıkları için evet biz köleci bir toplum olmaya alışmışız. O yüzden maalesef, yani işçi sınıfı olarak susturulduğumuz için o yüzden bir işyerine gittiğimiz zaman da taleplerimizi, haklarımızı haykıramıyoruz.

- Kadın olmanın bu durumda nasıl bir etkisi var sizce?

- Hele kadın olmak! Kız çocuğu olarak doğmak, bu zaten hayata 1-0 geriden başlamak demek. Niye? Sen kadınsın sus! Sen kız çocuğusun düzgün otur! Sen kız çocuğusun hoplama, zıplama! Artık büyüyorsun sen evi toplamak zorundasın! Başını camdan çıkarma! Benim mesela erkek kardeşim var. O erkektir yapar ama sen yapamazsın! Bir iş yerine gidiyorsun yine aynı. Ücret sana az veriliyor. Niye diyorsun? Aynı işi yapıyoruz diyorsun. Erkektir diyorlar. Sen kadınsın sen ek gelirsin diyorlar.

- Peki işçi-emekçi kadınlara ne söylemek istersiniz?

- Ben kadınların kendilerini eğitmelerini istiyorum. Kadınların sokağa çıkmasını istiyorum. Haykırmasını, örgütlenmesini istiyorum. Ve kadınların evde durmamasını istiyorum. Çalışmasını istiyorum. Bunun için de eşitlik ve özgürlük istediğimiz gibi kendimiz için çocuklarımızın geleceği için güvenceli iş, eşit ücret ve nitelikli-ücretsiz kreş taleplerimize sımsıkı sarılmalarını istiyorum.

Küçükçekmece İşçi-Emekçi Kadın Komisyonu

 

 

 

 

Kadın Meclisleri: Çocuk istismarı önlensin!

 

Kadın Meclisleri, 17 Eylül’de İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yaptığı eylemle çocuk istismarının önlenmesi için etkili önlemler alınmasını istedi.

Eylemde Fidan Ataselim tarafından okunan açıklamada, istismara uğrayan çocukların sayısının dahi bilinmediği, istismarcıların korunduğuna dikkat çekilerek istismarın önlenmesi için adımların atılması istendi. Kamu kurumlarında buna dair önlemler alınması, çocuk izleme merkezleri kurulması, etkin, makul ve caydırıcı cezalandırmaların sağlanması talep edildi.

Son olarak, karma eğitimin kaldırılmasına karşı çıktıkları vurgulanarak, 3. havalimanı işçilerinin yanında oldukları belirtilerek eylem sonlandırıldı.