10 Mart 2017
Sayı: KB 2017/10

Suriye; savaştan çıkış arayışı ve kirli hesaplar
‘Hayır’ın yasak olduğu ‘demokratik’ referandum!
Sermaye diktatörlüğüne ‘Hayır’!
Newroz ateşini işçilerin birliği, halkların kardeşliği için harlayalım!
Kamusal kaynaklar sermayeye peşkeş çekiliyor
Kamu emekçilerinin direnişi; olanaklar ve yapılması gerekenler
Çelik-İş, Dytech ve Tofaş’ta işçileri Türk Metal’e sattı
“Bu fabrika halkındı, işçiler fabrikaya sahip çıkmalı!”
Geçici işçi alımları
Kadın işçi ve emekçileri dönüştürmek!
İEKK’dan 8 Mart eylem ve etkinlikleri
Kadınlardan 8 Mart eylemleri
Kapitalist sistemde kadın işçilerin kağıt üstünde kalan hakları
AKP, kadın ve demokrasi
Erdoğan’dan açık itiraf; “İşsizleri yaradandan ötürü seviyoruz!”
Savaş kundakçılığında NATO’dan yeni hamle
Lafarge Holcim-IŞİD Konsorsiyumu!
Emperyalist kamplaşmalar ve Erdoğan-Almanya gerilimi
ABD’nin dış politikasında politik romantizme yer yok!
“Önümüzün karanlık olduğu bu dönemde, ateşler yakıp yolu görmenin anlamlı olduğunu düşündük”
Beyazıt Katliamı'nı unutmadık, unutturmayacağız
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Newroz ateşini işçilerin birliği, halkların kardeşliği için harlayalım!

 

Devrimci baharın önemli bir gündemi olan Newroz yaklaşıyor. Newroz ezilen halkların mücadele günüdür. Direnişi ve başkaldırıyı simgeler. Bundan kaynaklı, Newroz her yılın 21 Mart’ında başta Kürt halkı olmak üzere Ortadoğu’da ezilen halkların umudunu büyüttüğü bir bayram günü olarak kutlanır. Dönemler değişse de ne Newroz ateşlerine vesile olan zalim Dehaklar, ne de zorbalığa ve zulme direnen Kawalar bitmiştir. Günümüzde de ezenin/zalimin zulmüne karşı direniş devam etmektedir. İşte bu bilinçle ezilen halklar, Newroz gününde meydanlarda günün Dehak’ına karşı isyan ateşlerini yakar, direnişi harlar.

Kürt halkı Newroz ateşlerini büyük engellemelere, baskılara ve yasaklamalara rağmen her yıl yakmaktadır. Kürdü yok sayan gerici-ırkçı zihniyetle malul sermaye devleti, uyguladığı asimilasyon ve şiddet politikalarını Newroz’larda özel olarak yoğunlaştırır. Ancak Newroz ateşleri her daim kitlesel kutlamalar eşliğinde yakılmış, mücadelenin harlandığı günler olmuştur.

Bu yılın Newroz kutlamaları ise, bir kez daha Kürt halkının vahşi katliamlara, işkencelere uğradığı bir dönemde gerçekleşecek. Bilindik inkâr ve imha yöntemleri dışında ayrıca seçilmiş HDP’li milletvekilleri tutsak edilmiş, belediyelere kayyım atanmış, kentler yıkılmış, Kürt halkı bir kez daha göçe zorlanmıştır. Kürt halkı HDP ve DBP'nin neredeyse bütün il ve ilçe teşkilatlarına yapılan dizginsiz gözaltı-tutuklama terörüyle örgütlü olarak hareket edemez hale getirilmek istenmektedir. Sermaye devletinin tarihsel bir kinle devam ettirdiği bu kanlı gelenek, AKP iktidarına iç politikada ırkçı-milliyetçi oylar olarak geri döndükçe, dozu arttırılarak sürdürülmektedir.

Tüm bunlarla birlikte Kürt halkının Ortadoğu bölgesinde giderek artan şekilde güç kazanması, etki alanı bulması da Erdoğan AKP’sini iyice çileden çıkarmaktadır. Suriye üzerinden geliştirilen emperyalist savaş politikalarına gerici hayaller ve hevesle katılan Türkiye, PYD şahsında örgütlü Kürt halkının şimdiye dek elde ettiği kazanımları bir türlü hazmedememektedir. İşi, Suriye’de Kürtler yerine IŞİD vahşetini tercih edeceğini açıktan beyan etmeye kadar vardırmıştır.

Bu gerici zihniyet ülke içinde de OHAL bahanesiyle istediği güce sahip olarak başta Kürt halkı olmak üzere, tüm muhalif ilerici, devrimci sesi susturma niyetindedir. Özellikle kirli savaş politikalarına, katliamlara ve baskılara maruz kalan Kürt halkıyla dayanışma içinde olanlar devlet terörünün özel hedefi olmaktadır. Bunun en ibretlik örneği “Barış Bildirisi”ne imza atan akademisyenlere yönelik bitmek bilmeyen sürek avıdır. Kürt basını ile dayanışma nöbetlerine katılan gazetecilerin özel hedef haline getirilmesi, Facebook paylaşımlarında Kürt halkına yönelik paylaşım yapanların tutuklanması gibi daha pek çok örnek vardır.

Kürt halkına ve onunla dayanışma içinde olanlara yönelik devlet terörü referandum çalışmalarıyla birlikte ayrıca öne çıkmaktadır. Sandıktan 'Evet' çıkması için ırkçı-milliyetçi söylemler özel olarak kullanılmakta, referandum sonrasında Kürt halkına ne denli büyük kıyımlar yaşatılacağı vaat olarak sunulmaktadır. Ülke atmosferi giderek ırkçı-milliyetçi söylemlerle kışkırtılmakta, işçi ve emekçilerin bilinçleri kirletilmekte, halklar düşmanlaştırılmaktadır.

Tüm bunlar “İşçilerin birliği halkların kardeşliği” için verilecek mücadelenin ne denli önemli ve acil olduğunu göstermektedir. İşte böylesi bir dönemde 2017 Newroz’u ayrıca önem kazanmaktadır.

Günün acil ihtiyacı halklar arasında kardeşliği, ırkçılıkla birbirine düşman edilen işçiler arasında birliği sağlamaktır. Newroz eylem ve etkinlikleri bu açıdan oldukça önemlidir. Hem ezilen Kürt halkıyla dayanışma açısından, hem de ırkçılıkla zehirlenmiş işçi ve emekçilerin aydınlatılması açısından Newroz çalışmaları en etkin şekilde değerlendirilmelidir. Zira devlet baskı ve yasaklama dışında resmi “Nevruz”unu kutlayacaktır. Bu kutlamalarını bir kez daha Kürt halkına düşmanlık temelinde işleyecektir.

Newroz çağrısını büyütelim!

Newroz ezilen halkların birliği, dayanışması demektir. Newroz halkların düşmanlaştırılmasına hayır demektir. Gerek ülkedeki gerekse bölgedeki kirli savaş politikalarını boşa çıkarmanın yegâne yolunun, her ulustan işçi ve emekçilerin birleşik mücadelesinden geçtiğini haykırmanın günüdür. Bu nedenle Newroz ateşleri her ulustan halkların birlikte yaktığı bir ateş olarak, günün Dehak’ına karşı birleşik mücadele çağrısıdır.

 

 

 

 

2017 Newroz’u 35 merkezde kutlanacak

 

2017 Newroz’u Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) tarafından 35 merkezde “Mutlaka kazanacağız” şiarıyla kutlanacak. Newroz kutlamaları 17-21 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek.

Kutlama programı şu şekilde:

17 Mart Cuma: Nusaybin

18 Mart Cumartesi: İzmir, Bursa, Adana, Dersim, Antep, Mardin, Malatya, Bingöl, Doğubayazıt, Manisa, Kocaeli, Siirt.

19 Mart Pazar: İstanbul, Mersin, Antalya, Urfa, Yüksekova, Batman, Konya, Karakoçan, Kars, Hatay, Kızıltepe.

20 Mart Pazartesi: Muş, Cizre, Adıyaman, Iğdır, Bitlis, Hakkari, Ağrı, Bingöl.

21 Mart Salı: Diyarbakır ve Van.

 

 

 

 

Halepçe Katliamı’nın üzerinden 29 yıl geçti

 

Tarih 16 Mart 1988, yer Halepçe. Irak’ta Saddam Hüseyin zamanında Kürt halkına yönelik asimilasyon politikası izleniyor ve Kürtlerin hakları tanınmıyordu. Saddam rejimi Kürt sorununun çözümünü imha ve inkar politikasında görüyordu.

O dönem ABD’nin savaş politikaları çerçevesinde hareket eden Saddam Hüseyin, 1979 yılında İran’a savaş ilan etti. Aynı günlerde Kürt halkına karşı yoğunlaşan bir saldırı süreci başladı. Kürtlerin yoğun olduğu alanlarda yasak bölgeler genişletildi. Kürt bölgelerine özel sorumlular getirilerek soykırım planı çıkarıldı ve aşama aşama harekat başlatıldı. İlk olarak 23 Şubat’ta Sergeli ve Bergeli’de başlatılan saldırılar 16 Mart günü Irak Hava Kuvvetleri'ne bağlı uçakların Halepçe’ye kimyasal gazlar bırakmasıyla devam etti ve 7 bin Kürt kimyasaldan etkilenerek yaşamını yitirdi. Saldırılar 6 Eylül 1988’e kadar sürdü. Toplamda 182 bin insan yaşamını yitirdi.

Halepçe Katliamı’nın tetikçisi gerici rejimler olsa da esas sorumlusu ABD emperyalizmidir.


 
§