15 Mart 2013
Sayı: KB 2013/11

 Kızıl Bayrak'tan
Devrimci baharın yüklediği güncel sorumluluklar
PYD gerici muhalefetle anlaştı
Newroz piroz be!
4. Yargı Paketi açıklandı!
18. yılında Gazi Katliamı lanetlendi
DİSK Olağanüstü Genel Kurula gidiyor
Demiryolları özelleştirme kıskacında
Özelleştirme yasasını püskürtebilecek gücümüz var!
Sınıf hareketinden
Daiyang-SK grevi üzerine
İşçilerin birliği halkların kardeşliği için Sınıfa Karşı Sınıf Kurultayları’na hazırlanıyoruz!

Kürt Sorunu Üzerine
Konferanslar... / 2
Kürt açılımının sınırları - H. Fırat

Newroz’da
mücadele alanlarına!
25 yıldan bu yana
Halepçe’nin anıları taze
Devrimci Kadın Kurultayı tebliğlerinden... / 5
8 Mart’ın ardından
8 Mart eylemlerinden
Üçlü gerici cephe
Irak’ta da işbaşında!
Dünyanın sokaklarında grev ve direnişler
Sınav gündemli çalışma ve görevlerimiz
Ankara Üniversitesi’nde
ücretsiz yemek
Seyit, Necati ve Ethem’i saygıyla anıyoruz
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Seyit, Necati ve Ethem’i saygıyla anıyoruz...

 

12 Eylül askeri faşist darbesinin ardından cunta bir yandan devrimci hareketi tasfiye etmek için görülmemiş bir sürek avı başlatıp baskı ve işkenceyi tırmandırırken bir yandan da zindanlardaki devrimcileri idam etmeye başlamıştı. Görüntüde “sağ ve sol” a eşit mesafedeymiş gibi bir tablo çizmek için kimi faşist tetikçileri de idam eden cuntanın asıl hedefinin devrimci hareket olduğu ise aşikardı.

Darbenin ardından Necdet Adalı’nın 7 Ekim 1980’de idam edilmesiyle başlayan idam furyası, aralarında 17 yaşındaki Erdal Eren’in de olduğu 16 devrimcinin katledilmesiyle tamamlandı. 1984’e kadar süren idamlar, bu tarihten sonra meclisin idamları onaylamaması nedeniyle durdurulmuş oldu. İdam cezası alan tutsakların cezaları ise müebbet hapse çevrildi.

Buca zindanında üç devrimci

13 Mart 1982’de İzmir’in Buca zindanı da 20’li yaşlardaki üç genç devrimcinin idamına tanıklık etti. Türkiye Komünist Emek Partisi militanı üç genç işçi, ‘80 yılında yakalandıktan sonra yoğun işkence altında Buca hapishanesine getirildiler. Darbenin ardından her biri ayrı işkencehaneye dönmüş zindanlarda iki yıl kalan Necati Vardar, Seyit Konuk ve İbrahim Ethem Coşkun, İzmir 1 Numaralı Askeri Mahkemesi’nde yargılanarak idam cezasına çarptırıldı ve Buca hapishanesinde idam edildi.

Tokat doğumlu Seyit Konuk 18 yaşında devrimci mücadele ile tanışmıştı. İzmir’e geldikten sonra TARİŞ Üzüm İşletmeleri’nde çalıştı ve TARİŞ direnişini örgütleyenler arasında yer aldı. İplik-İş ve Birleşik Maden-İş’in kuruluşunda da görev alan Konuk, faşist müteahhit Nuri Yapıcı ve MHP il sekreteri Turan İbrim’in öldürülmesi sırasında yakalandı ve bu suçlama ile yargılandı.

Boşnak kökenli Necati Vardar, Çamdibi’nde anti-faşist mücadelede yer aldı. TARİŞ Üzüm İşletmesi’nde ve BMC’de işçi olarak çalıştı ve örgütlenme faaliyetleri yürüttü. Faşist Müteahhit Nuri Yapıcı’nın cezalandırılması eyleminde yer aldı ve aynı eylemde yakalandı.

İbrahim Ethem Coşkun, doğum yeri olan Gaziantep’te devrimci mücadeleye katıldı ve 1979’da İzmir’de görevlendirildi. Birleşik Maden İş Sendikası’nın kurucusu ve başkanı idi. MHP il sekreteri Turan İbrahim’in cezalandırılması eyleminde yer aldı ve bu eylem sırasında yakalandı.

Mektuplar halen daha kayıp

Üç genç devrimci de faşizmin zindanlarında yaşadıkları tüm baskı ve işkenceye rağmen darağacına onurluca yürüdüler. 1 Mayıs günü çıkarıldıkları mahkemede söz verilen Seyit Konuk, savunma yapmak yerine cüppeli cellatların suratına şu sözleri haykırdı:

Bugün işçi sınıfını birlik, dayanışma ve mücadele günüdür. Bu şerefli günde yargılanmayı reddediyor, sizleri 1 Mayıs’ta ölümsüzleşenlerimiz için bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyoruz.”

Ve göstermelik yargılamaların ardından üç devrimci 13 Mart 1982’de idam edildi. Faşist cuntanın devrimcilere duyduğu düşmanlık öylesine derindi ki, ölüm bile bu kini ortadan kaldırmadı. Üç devrimcinin son mektuplarına dahi “sakıncalı” olduğu gerekçesiyle el konuldu ve mektuplar ailelerine ulaştırılmadı.

Geçtiğimiz yıl ailelerine teslim edilen idam dosyalarında mektuplara dair şu ifade yer alıyordu: “Mektuplar münderacatları itibariyle TCK’nın 142. maddesi (komünizm propagandası yapmak) ve 159. maddelerine muhalif muhteviyat taşıdıkları bilahare tetkikleri sonucu anlaşılmış bulunmaktadır. Hükümlülerin infazları sırasında baba ve annelerine verilmek üzere yazdıkları bu mektupları yukarıda belirtildiği üzere suç teşkil eder mahiyette görülmüş, sebeple ilgililere verilmesinde tereddüde düşülmüştür.”

Anıları mücadelemizde yaşayacak!

Necati Vardar, Seyit Konuk ve İbrahim Ethem Coşkun’un idamının üzerinden 21 yıl geçti. Aradan geçen bunca yılda belki cuntanın doğrudan iktidarı ortadan kalktı, ancak aynı cuntayı besleyen sermaye düzeni halen daha tüm vahşiliği ile hüküm sürmeye devam ediyor.

Bugün belki devrimciler darağaçlarına çekilmiyor ama sermaye devletinin kolluk güçleri 12 yaşında çocukları dahi kurşun yağmuruna tutarak katletmeyi sürdürüyor. Askeri mahkemelerin yerine DGM ve Özel Yetkili Ağır Cezalar geliyor ama aynı cüppeli cellatlar kalemleri kırmaya devam ediyor.

Necati Vardar, Seyit Konuk ve İbrahim Ethem Coşkun’un 21. yılında anarken katillerin düzenine karşı mücadelenin de boynumuzun borcu olduğunu bir an bile unutmuyoruz.

Anıları mücadelemizde yaşayacak...

 

 

 

 


Hüseyin Temiz mezar başında anıldı...

 

Türkiye Komünist İşçi Partisi (TKİP) üyesi Hüseyin Temiz, ölümünün 4. yıldönümünde mezar başında yapılan etkinlikle anıldı.

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu tarafından yapılan anma için, Yenibosna Mezarlığı önünde toplanıldı. Mezarlık girişinde oluşturulan kortejin en önünde Hüseyin Temiz’in fotoğrafı ve “Devrimciler ölmez devrim davası yenilmezdir!” pankartı taşındı.

Giriş kapısından Temiz’in mezarına kadar gerçekleştirilen yürüyüşün ardından anma programına geçildi. Mezar başında, ölümünün 4. yılında Hüseyin Temiz’i anmak için biraraya gelindiği belirtildikten sonra tüm devrim şehitleri için bir dakikalık saygı duruşu gerçekleştirildi. “Devrim şehitleri ölümsüzdür!” sloganıyla bitirilen saygı duruşunun ardından, Temiz’in bir yoldaşı, şair Rahime Henden’in Hüseyin Temiz için kaleme aldığı “Devrimin oğlu” adlı şiiri okudu.

Anma programı Temiz’in mücadele içinde geçen yaşamına vurgu yapan sunum ile sürdü. Temiz’in devrimci kimliğinin yanında, çalışkanlığına, işçilerle olan yakın ilişkilerine ve öncü kimliğine işaret edildi.

Sunumun ardından BDSP temsilcisi bir konuşma gerçekleştirdi. Temiz’in devrimci kimliğini anlatan temsilci, Temiz’in her an devrim ve sosyalizm mücadelesinin ihtiyaçlarına kafa yoran sınıf bilinçli bir devrimci olduğunu belirtti. “Başka yolu yok, başaracağız!” sözü hatırlatılarak, Hüseyin Temiz’in kararlılığının altı çizildi. Devrim şehitlerinin bıraktığı sorumlulukların bugün sınıf devrimcilerinin omuzlarında olduğunu belirten temsilci, dünya genelinde yaşanan savaşlar, krizler ve isyanları vurgulayarak, Türkiye’nin de bu cereyandan etkilenmesinin yakın olduğunu ifade etti. Komünistlerin güncel görevlerine de işaret eden temsilci, kurultaylar ve bahar süreçlerine yüklenmek gerektiğini belirterek, insanlığın kurtuluşunun tek yolunun devrim ve sosyalizm olduğunu söyleyerek sözlerini bitirdi.

Konuşmanın ardından anma etkinliği, hep birlikte söylenen türkü ve marşlarla bitirildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul