29 Haziran 2012
Sayı: SYKB 2012/26

 Kızıl Bayrak'tan

AKP iktidarı Suriye’yi “düşman” ilan etti

Emperyalizmin maşaları Suriye halkına savaş ilan ettiler
Irkçı-inkarcı devletin Kürt sorunundaki açmazı derinleşiyor

Faşist baskı ve teröre karşı mücadeleyi büyütelim

Kamu emekçilerine tutuklama terörü
KESK operasyonuna sokakta yanıt
Atılım ve ETHA’ya polis baskını
Sivas katliamının hesabını emekçiler soracak!
Katil devletten hesap sorma çağrısı
İzmir’de sınıf seminerleri başladı
DHL Lojistik işçileri direnişte!
MICHA işçileri direniyor!
MESS Grup Toplu Söleşme Süreci ve Görevlerimiz
Taleplerimiz ne olmalı?
Avrupa’da sınıf hareketi radikalleşiyor-Volkan Yaraşır
İspanya’da madenci grevi
Kazanılmış haklarımız ve geleceğimiz için greve-direnişe!
“Hapishanesiz bir toplum istiyoruz!”
BDSP: Kürtaj haktır, Roboski katliam!
‘Düşmanın’ hedefinde öğrenciler var
“İş cinayetlerine karşı mücadele ortaklaşmalı”
Yeni Roboski hikayeleri yazılırken
Sorunların kaynağı olduğu yerde durdukça yara kanamaya devam edecektir!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Düşmanın’ hedefinde öğrenciler var

Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi, 27 Haziran günü Cezayir Restaurant’ta düzenlediği basın toplantısıyla tutuklu öğrenciler üzerine hazırlanan raporu sundu.

Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Mehmet Karlı tarafından sunulan raporda tutuklamalarda “düşman ceza hukuku” ideolojisiyle hareket edildikçe tutuklu öğrenciler sorununun değişmeyeceği söylendi. Raporda tutuklu öğrenci sayısının avukatlar ve gönderilen mektuplarla belirlendiği ifade edilerek 771 tutuklu öğrenci olduğu aktarıldı. Bu sayının eğitim durumları tam bilgilerine ulaşılamadığı için çok az sayıda lise ve dershane öğrencisinin, geri kalanının ise üniversite öğrencisi olduğu belirtildi.

Rapor, tutuklu öğrencilerin yargılandığı iddianamelerden örnekler, hüküm verilen davalar, kaldıkları cezaevilerinde yaşanan hak ihlalleri, tutukluluklarının eğitim hakkında yarattığı ihlaller, sonuç ve çözüm önerilerinden oluşturuldu. Raporu hazırlayanlardan Ahmet Saymadi, Adalet Bakanlığı tarafından ifade edilen 209 tutuklu öğrenci sayısının bu raporla birlikte çürütüldüğünü söyledi.

Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Mehmet Karlı, Terörle Mücadele Kanunu (TMK), Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Özel Yetkili Mahkemeler (ÖYM) üzerinde durdu.

“771 öğrenci çoğunluğu örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına faaliyet yürütmekten tutuklu. Hiçbiri şiddete bulaşmamış. Bunun içinde Kürtçe eğitim, parasız eğitim gibi demokratik haklar var. 2008’de Yargıtay’ın verdiği emsal kararla, bir örgütün çağrıcılığını yaptığı eyleme katılmak; o örgütle hiçbir alakanız olmasa da suç unsuru oldu.” denen açıklamada çözüm içinse şunlar söylendi: “Çözüm için ilk adım olarak TMK ve ÖYM’ler kaldırılmalı, TCK’da insan haklarını öne alan düzenleme yapılmalı. Ancak esas olarak düşman ceza hukuku ideolojisi değişmeli.”

Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi’nden Deniz Gedik, öğrencileri terör kapsamında yargılamanın toplum üzerindeki etkisiyle “terör örgütü üyesiymiş” algısı yarattığını söyledi.

“Tutuklu öğrencilerin davalarını izlemek, basın açıklaması yapmak dahi örgüt üyeliğine bir neden. Bununla dayanışma da ortadan kaldırılmak isteniyor” diyen Gedik, iddianamelerin yetersiz delillere dayandığını ifade ederken bir örnek olarak Kürt öğrencilerin nüfus cüzdanlarının bile delil olarak yer aldığını aktardı.

Seçil Doğuç, acilen tedavi görmesi gereken hasta tutuklu öğrenciler olduğunu belirterek cezaevlerindeki hak ihlallerine değindi.

Başak Demir ise tutuklu öğrencilerin sınavlara girebilmek için bin lirayı bulan nakil ücreti ödemek zorunda kaldıklarını, eğitim için gereken en temel ders notlarının dahi cezaevlerine sokulmadığını söyledi.

Deniz Gedik, üniversite yönetimlerinin keyfi tutumlarına değinerek Yükseköğretim Kurumu (YÖK) Disiplin Yönetmeliği’ne yaslanarak, tutuklu öğrencilerin cezaları onanmadan okuldan atıldıklarını söyledi.

Geçtiğimiz yıl 28 Ekim’de “KCK” kapsamında tutuklanan ve 2 Temmuz Pazartesi günü ilk kez mahkemeye çıkacak Marmara Üniversitesi öğrencisi Büşra Beste Önder’in annesi Hande Özsoylu, “Kızımın beyin hastalığı var ve içeride yeterince tedavi edilemiyor. İçeride ders çalışma imkanları çok kısıtlı” dedi.

 

 

 

Her üniversiteye CEO

Kurulduğu günden bugüne üniversitelerde piyasalaştırmanın önünü açan Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), yeni piyasalaştırma uygulamaları için düğmeye bastı. Üniversitelerin yönetiminde artık CEO'lar yer alacak.

Burjuva medya tarafından “devrim niteliğinde bir çalışma” olarak nitelendirilen yeni sisteme göre üniversiteleri profesyonel şirket yöneticileri idare edecek. Bu düzenleme, yeni dönemde öğrenci gençliğin her alanda piyasalaştırma uygulamalarıyla karşı karşıya kalacağına işaret ediyor.

Düzenlemeye göre; öğretim üyeleri arasından seçilen adaylar artık üniversitelerde rektör olamayacak, bunu yerine üniversiteleri 'profesyonel soyguncular' yönetecek.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yaptığı açıklamada, “çift rektörlü yeni üniversite modelini” açıkladı. Her üniversiteye biri akademik, diğeri idari iki rektör öneren Gül, “O yöneticilerin, üniversiteleri başarılı şirketlerin yöneticileri gibi idare etmesi lazım” dedi. Sermaye devleti ve onun kurumu YÖK'ün, üniversiteleri piyasanın hizmetine açma adımlarından birinin daha atılacağının mesajı verildi.




AÜ’de Rektörlük işgali sonuç verdi

Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi öğrencileri, sınıf geçme sisteminin değişmesi talebiyle başlattıkları eylemlerin ardından 22 Haziran günü rektörlüğü işgal etti.

Yüzlerce üniversiteli Anadolu Üniversitesi Rektörlük binasına girerek “Hazırlık sınıfta kalmayacak” ve “Öğrenciler biçare, hazırlığa bir çare” pankartlarıyla eyleme başladılar.

Günlerce eylem yapmalarına rağmen taleplerinin dikkate alınmaması üzerine işgal eylemi yapan üniversite öğrencilerinin, rektörlükle görüşme talepleri kabul edildi.

Hazırlık öğrencilerinin yüzde 90’ı sınıf geçme sistemindeki sorunlar nedeniyle hazırlık sınıfını tekrar okumak zorunda bırakılmıştı.

Mağduriyetlerinin Bologna Süreci’nden kaynaklandığını belirten öğrenciler rektörle görüşmek için pek çok yola başvurmalarına karşın rektör görüşmeyi kabul etmiyordu.

İşgal sonuç getirdi

Üniversite öğrencilerinin yüzde 90’ının sınıf tekrarı yapmasına neden olan hazırlık sistemi işgal sonrasında kaldırıldı. Öğretim görevlilerinin de desteğini alan öğrenciler karşısında Anadolu Üniversitesi yönetimi ger adım atarak talepleri kabul etti.

İşgal sonrası öğrenciler adına dört temsilciyle görüşen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Meryem Akoğlan Kozak öğrencilere yaptığı açıklamada, sınıfta kalan öğrencilere bütünleme hakkı tanıyacaklarını ifade etti. Anadolu Üniversitesi Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa Cavcar ise YÖK tarafından öğrenciye bütünleme hakkının da geri getirildiğini söyleyip “Siz bu kapıları zorladığınız sırada YÖK’ten bütünleme ile ilgili yazı üniversitemize geldi. Böyle bir hakkınız da olmuş oldu. Sizin taleplerinizi yerine getireceğiz” diyerek eylemin kazanımlarını gölgelemeye çalıştı.
Üniversite yönetimiyle yapılan görüşme sonrası alınan sözle öğrenciler, rektörlük işgalini bitirdi.