Devrimci 8 Mart Platformu’ndan çağrı...
İşçi ve emekçi kadınlar, eşit, özgür ve sömürüsüz bir dünya için örgütlenelim, mücadele edelim!
8 Mart 1857’de ABD New York’ta dokuma işçisi 40 bin işçi “eşit işe eşit ücret” talebiyle greve çıkarak sokaklardaydılar. Patronların emri ile tekstil fabrikasındaki işçiler devletin kolluk güçleri tarafından fabrikaya kilitlendiler, ardından eylemdeki işçilere saldırıldı. Fabrikaya kilitlenen 129 işçi yanarak öldü. İşçi kadınların mücadelesi ile anlam kazanmış olan 8 Mart, 1910 yılında Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak ilan edildi.
8 Mart kapitalist düzenin eşitsizliğine, sömürüsüne, kadın cinsinin ezilmişliğine karşı taleplerimizi yükselttiğimiz, haklarımızı, geleceğimizi, özgürlüğümüzü kazanmak için sokaklara çıktığımız bir gündür. Bundandır ki, sesimizi yükseltmemizi engelleyip susmamızı istiyorlar. Ama artık susmanın değil başkaldırının vaktidir. İstanbul’da ücret ve tazminatlarının gasplarına, ağır çalışma koşullarına, taşeronlaşmaya, işten atmalara karşı çoğu kadın 420 HEY Tekstil işçisi, 2 kadın Kampana Deri işçisi, Maltepe Belediyesi taşeron işçileri direnerek yürünecek yolun örneklerini sergiliyorlar.
İşçi ve emekçi kadınlar
sesimizi yükseltelim, başkaldıralım!
İşçi ve emekçi kadınlara yönelik çifte baskı ve sömürü artarak devam ediyor. İşçi ve emekçiler kuralsız ve güvencesiz çalışma koşullarına, işsizliğe mahkum edilmek isteniyor. Ücretlerimiz zamanında ödenmiyor. Aynı işi yapan kadın işçilere, erkek işçilerden daha az ücret veriliyor. Kriz, ihracatta daralma vb bahanelerle ilk önce kadın işçiler işten atılıyor.
Kredi kartları, ev kredileri derken yaşamlarımız borç batağına dönüştürülüyor. Sigortalar birçok işyerinde günü gününe yatırılmıyor. Birçoğumuz sigortasız, kayıt dışı çalıştırılıyoruz. Genel Sağlık Sigortası ile çalışmayanlarımız bile prim ödemek zorunda bırakılıyor.
Yasalarda kalan son haklarımıza da Torba Yasa ile gelen uygulamalarla el konuluyor. Kıdem tazminatını gasp etme, sahte sendika yasalarıyla sendikal örgütlülüğü parçalama çabasındalar. Yasalarda mevcut birçok haklar da uygulanmıyor. Örneğin birçok fabrika ve işyerlerinde kreş, çocuk bakım ve emzirme odaları yok.
Fabrikalarda, işyerinde patronun sözlü veya fiziki şiddeti de her an karşımızda. Mobbing ve sonrasında kişinin yaşadığı psikolojik çöküntü en çok rastlanan meslek hastalıkları arasında.
Kadına yönelik cinsel, psikolojik, fiziki her türlü şiddet olağanlaştırılmaya çalışılıyor. İşten çıkartılan kadınlara “annelik” ve “kadınlık” görevleri hatırlatılıyor. 3 çocuk doğurma çağrısı yapılıyor. Mutfak, eş, çocuk üçgeni kadının daimi yeri haline getirilmek isteniyor.
Kadın cinayetleri seri katliamlara dönüşüyor, taciz ve tecavüz meşrulaştırılmaya çalışılıyor. 13 yaşında 26 kişinin tecavüzüne uğrayan N.Ç. örneği devletin tecavüzcü kimliğini ortaya seriyor. Mahkemelerde suçun N.Ç.’ye yıkılması devletin kendini, yerel burjuvalarını aklama seferberliğini gösterdi. N.Ç. davası gibi birçok dava da veya tacizin tecavüzün gündeme geldiği her olayda suçlu kadınlar ilan edildi. Gözaltında, cezaevlerinde kadınlara dönük işkence ve baskı kamera kayıtlarına geçse bile örtbas ediliyor.
Emperyalist saldırganlığın arttığı bir dönemdeyiz. Savaşların gölgesi altındaki topraklarda kadınlar tacize ve tecavüze uğruyor. Egemenlerin savaşlarına önce biz işçi ve emekçilerin çocukları gönderiliyor.
Kürt halkına dönük baskı ve devlet terörünün yoğunlaştığı bugünlerde yaşananlardan yine en çok kadınlar etkileniyor. Kürt halkına dönük operasyon ve tutuklamalar pervasızca artarken KESK’li kadınlar başta olmak üzere birçok kadın gözaltına alınıyor. Uludere’de 34 Kürt katledilirken, Van depreminde evler yıkılırken yüreklere yeni acılar saplanıyor.
Artık susmanın değil başkaldırının vaktidir! Bir mücadele günümüz olan 8 Mart da 1 Mayıs gibi resmi tatil ve ücretli izin günü olmalıdır.
8 Mart’ı yaratan New York’lu dokuma işçisi kadınlar gibi Paris Komünü’ndeki, Ekim Devrimi’ndeki, sosyalizm mücadelesi içerisindeki kadınlar bizlere yürünmesi gereken yolu gösteriyor. İşçi ve emekçi kadınlar örgütlenirse, mücadele ederse eşitliği ve özgürlüğü kazanır. Eşit, özgür ve sömürüsüz bir dünya için kadın-erkek birlikte mücadele etmekten başka bir yolumuz yok. İnsanca yaşayabileceğimiz bir toplum, devrim ve sosyalizm için örgütlenmeli, sesimizi yükseltmeliyiz.
Ankara’da devrimci 8 Mart
Ankara Devrimci 8 Mart Platformu (Alınteri, BSDP, Halk Cephesi), “Emeğimizin hakkını almak İçin 8 Mart’ta alanlardayız!” şiarıyla gerçekleştirilecek yürüyüşe hazırlanıyor.
Günler öncesinden bir araya gelen platform bileşenleri, 8 Mart’ın devrimci içeriğine uygun bir miting için hazırlıklara başladı. 8 Mart akşamı Yüksel Caddesi’nde toplanarak Sakarya Meydanı’na bir yürüyüş gerçekleştirilecek.
Sakarya Meydanı’nda kürsü kurularak son dönemde yaşanan sosyal-siyasal saldırılara karşı birlikte mücadele çağrısında bulunulacak. Konuşmaların yanı sıra müzik ve şiir dinletilerinin gerçekleşeceği eylemde tutsak devrimci kadınlarla dayanışma amacıyla mektup ve kart atma eylemi de yapılacak. Platform bileşenleri, ortak hazırlamış oldukları bildiri ve afişlerle, kent merkezinde açılacak stantlarda eylem çağrılarını güçlendirecekler.
Yürüyüş tarihi: 8 Mart 2012 Perşembe
Toplanma: Saat 18.00 Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı
Yürüyüş: Saat 18.30 Sakarya Caddesi
Devrimci 8 Mart’a çağrı
Devrimci 8 Mart Platformu 28 Şubat günü Kadıköy İskele Meydanı’nda gerçekleştirdikleri basın açıklamasıyla 10 Mart günü Kadıköy’de düzenlenecek ‘Devrimci 8 Mart mitingi’ne çağrı yaptılar.
Kadıköy’de Eminönü-Karaköy iskelesi önünde buluşan platform bileşenleri (Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, BES 1 No’lu Şube, ÇHD İstanbul Şubesi, Devrimci Hareket, Devrimci Proletarya, Emekli Sen Beyoğlu-Kadıköy-Kartal Şubeleri, Emek ve Özgürlük Cephesi, Genel-İş 1 No’lu Şube, Halk Cephesi, Kaldıraç, Pir Sultan Abdal Kültür ve Dayanışma Derneği İstanbul Şubeleri ve Proleterce Devrimci Duruş) “İşçi ve emekçi kadınlar eşit, özgür ve sömürüsüz bir dünya için örgütlenelim, mücadele edelim! / Devrimci 8 Mart Platformu” pankartı arkasında basın açıklaması gerçekleştirdi.
Açıklamada, 8 Mart’ın tarihsel olarak ortaya çıkışı ve anlamı anlatıldı. HEY Tekstil, Maltepe Belediyesi taşeron işçileri, Kampana Deri ve Billur Tuz direnişleri örnek gösterilerek emekçi kadınların izlemesi gereken yola işaret edildi. İşçi ve emekçilerin GSS, kıdem tazminatı ve torba yasa uygulamaları ile örgütsüz, güvencesiz, kayıt dışı çalıştırıldığına vurgu yapıldı. Kapitalist sistemin genel olarak işçi ve emekçilere uyguladığı sömürü, eşitsizlik ve sefaletin boyutuna dair çeşitli örnekler verilerek kadının ayrıca yaşadığı şiddet, tecavüz ve cinayet gibi sorunlarına değinildi.
Son olarak Van depremi, Roboski katliamı ve KESK’li kadınların tutuklanmalarına değinilerek, toplum üzerindeki devlet terörü ve baskılar teşhir edildi.
Eylemin ardından mitinge çağrı yapan bildirilerin dağıtımı yapıldı.
Kızıl Bayrak / İstanbul
|