7 Ekim 2011
Sayı: SİKB 2011/38

 Kızıl Bayrak'tan
Düzeni yere sermek için fiili-meşru mücadele!…
Tasfiye planını çöpe atmak için müzakere değil militan mücadele!
ABD yörüngesinde
saldırganlıkta tam yol ileri
Kirli savaşın ve düzenin aynası medya
Bataklığın ortasında çürüyecek “muhbir vatandaş” aranıyor - H. Eylül
Füze kalkanı ve mücadele üzerine görüşler
Binler füze kalkanına karşı yürüdü
Liman işçilerinden
dayanışma etkinliği
Hayatlarını ve direnişlerini
Tuzla’ya taşıdılar
Birleşik Metal’de protestolu kongre
Kartal’da kitlesel ve militan işçi eylemi
“Tek yol genel grev!”
Dünden bugüne kıdem
tazminatı hakkı
“Demokrasi” ve diktatörlük üzerine
V.İ.Lenin
Yunanistan'da işçi sınıfı kavgayı büyütüyor
Sosyal mücadele rüzgarı
Amerika’da da esiyor
Köln’de IG Metall Gençliği’nden
kitlesel eylem
6 Kasım’a devrimci hazırlık!.
AÜ’de direniş
Paralı eğitime karşı mücadele eden öğrenci velisi Arzu Yıldız Sancak ile konuştuk
Genç-Sen’e yargı darbesi protesto edildi!
Adaletin temeli nakittir
Yerel işçi bültenlerinde
birlik ve kardeşlik çağrısı!
Che kavgamızda yaşıyor!.
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Adaletin temeli nakittir

1 Ekim’de yürürlüğe giren yeni düzenlemeye göre artık hukuk mahkemelerinde açılacak tüm davaların masrafları peşin ödenecek. Böylece burjuva hukukunun geçerli olduğu mahkemelerde göstermelik adalet arayışı dahi rafa kaldırılıyor. Dar gelirlilerin dava açması imkansız hale geliyor.

Yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), 1 Ekim 2011 itibariyle yürürlüğe girerken, yasanın 120. maddesine göre artık hukuk ve aile mahkemelerindeki tüm masraflar peşin yatırılacak. “Taraflarca aksatılan giderler nedeniyle uzayan dava sürelerini kısaltmak” gerekçesiyle uygulamaya konan maddeye göre tanık, bilirkişi ve keşif ücretleri nakit ödenecek.

Paran varsa dava açarsın

Yeni düzenlemede davacı, dilekçesindeki sayı kadar tanıklık ücretini peşin yatıracak. Dava dilekçesinde tanık sayısı belirtilmemiş olsa dahi, en az üç tanık parası ve tebligat ücretini peşin yatırması gerekiyor. Yeni tarifede tanıklık ücreti 15-30 TL olarak belirlenirken, davacı en az 45 TL tanıklık ücreti ödemek durumunda kalacak. Bununla beraber 18 TL tebligat ücreti de vermek durumunda. Mahkeme, tanık dinlenmesine yer olmadığı kararı verirse, peşin olarak alınan bu paralar ancak dava sonuçlanınca iade edilecek.

200 TL keşif harcının ve 75 TL keşif ulaşım bedelinin peşin yatırılması da ilgili kanun maddesinde dikkat çekiyor.

Bilirkişi ücreti de mahkemelere göre 150 TL ile 300 TL arasında değişiyor.

Mahkeme, keşif ve bilirkişiye ihtiyaç duymazsa, bu paralar dava sonuçlanınca iade edilecek.

Yeni düzenleme hukuk mahkemesinde dava açan bir kişinin, davadaki taraf sayısının 5 katı kadar tebligat parasını peşin ödemesi gerekiyor. Örneğin, 20 hisseli bir arsada hak ihlaline uğradığını düşünen bir hissedarın açacağı davanın taraf sayısı da 20 olacak. Bu durumda davacının, taraf sayısının 5 katı olan 100 tebligat parasını ödemesi gerekecek. Tebligat ücretinin 6 TL olduğu dikkate alındığında ödenmesi gereken toplam para 600 TL’ye ulaşacak.

 



“Polis dışarı, avukatlar içeri”

Yeni açılan Çağlayan Adliyesi’nde, içeriye girişlerde avukatlara dayatılan ince arama ve keyfi uygulamaları protesto eden ÇHD İstanbul Şubesi’ne üye avukatlar 4 Ekim günü de eylemdeydi. Geçtiğimiz haftaki eylemde avukatlara yönelik özel güvenlik ve polis engellemesi de protesto edildi.

İstanbul Adliyesi B kapısı önünde toplanan avukatlar alkışlarla eyleme başladılar. “Avukatlar; Mesleklerine yönelik saldırılara, Yargının siyasallaşmasına, TBB vesayetine, Adaletin ticarileştirilmesine karşı direniyorlar / ÇHD İstanbul Şubesi” pankartının açıldığı eylemde ÇHD adına basın açıklamasını Av. Ayçan Çiçek okudu.

Adalet Bakanlığı’nın hakim ve savcıları HSYK eliyle vesayet altına alırken, TBB ile avukatı ve avukatlığı vesayet altına almaya çalıştığını belirten Aycan açıklamayı şöyle sürdürdü: “Siyasal iktidarın uzun yıllardır taşıdığı bugün Çağlayan adliyesinde bir kez daha somutlanan adaletin piyasada satılan hizmete dönüştürülmesi, avukatın yargının dışına atılması anlayışına karşı inatla direniyoruz. Adliyeye avukatı sokmayan, kanunsuzluğa karşı çıkan avukatların önüne özel güvenlikten barikat kuran, dahası tehdit eden, saldıran, fişleyen, adaleti dışarı atan çevik kuvveti içeri alan polis devleti anlayışına karşı mesleğimizi savunmaya devam edeceğiz.”

Açıklama sonrasında konuşan ÇHD İstanbul Şube Başkanı Taylan Tanay, 6 haftadır avukatların sorunlarına dikkat çekmek için eylemler düzenlediklerini ve adliyede avukatların yanısıra hakim, savcılar ve adliyede çalışan işçilerin de sorunları olduğunu söyledi. Tanay, bundan sonra İstanbul Barosu öncülüğünde siyasal iktidarın dayatma ve saldırılarına karşı hep birlikte mücadele edeceklerini duyurdu.

İçeriye topluca giriş yapan avukatlar adliye kapısından sadece kimliklerini göstererek geçtiler. Daha sonra içeride “Direne direne kazanacağız” sloganını atarak eylemi sonlandırdılar.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

Adliye sarayında protesto

İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde çalışan BES İstanbul 2 No’lu Şube üyeleri, çalışma koşullarını protesto etmek için basın açıklaması gerçekleştirdi.

BES adına Eylem Özkan’ın okuduğu açıklamada, Çağlayan Adliyesi’nde yargı emekçilerinin müşteri gibi görüldüğü, yemek, su gibi en temel ihtiyaçlarının paralı hale getirildiği ve gidiş-geliş masraflarının yeteri kadar karşılanmadığı ifade edildi. Yapılan açıklamada, yargı emekçilerinin birden fazla kişinin yapması gereken işleri tek başına yaptıkları, sağlıksız koşullarda çalıştıkları ve düşük ücret aldıkları da söylendi. Açıklamada bunların dışında yasal olarak 50 kişi ve üzerinde personeli olan kamu kurum ve kuruluşlarında kreş bulundurulmasının zorunlu olduğu hatırlatıldı.

 

 

 

Mahkum AŞ

Adalet Bakanlığı tutuklu ve hükümlülerin emek gücünü ranta çevirdi. Mahkumları çeşitli işlerde çalıştıran Bakanlık böylece devasa bir bütçe oluşturdu.

Bakanlık, hükümlü ve tutukluların “mesleklerini koruyup geliştirmeleri ya da meslek öğrenmeleri” adı altında işlettiği iş yurtlarını bir fabrika gibi çalıştırıyor. Yurtların sayısı 216’yı buldu ve müdürlüklerin toplam bütçesi 2011’de 747 milyon TL’ye ulaştı.

İşyurtlarında 40’tan fazla işkolunda 6 bin 492 hükümlü sürekli, 11 bin 561 hükümlü kısmi zamanlı olarak çalışıyor. Mahkumlar, endüstriden el işlerine, tarım-hayvancılıktan inşaat ve onarıma, kadar farklı iş kollarında çalıştırılıyorlar. Devlet işçi çalıştırdığı zaman yerine getirmek zorunda olduğu yükümlülüklerden mahkumları çalıştırarak kurtuluyor. Tutuklu ve hükümlülere ne ücret veriliyor ne de sigorta yapılıyor. Her ne kadar burjuva basın mahkumların çalışmasıyla oluşan bütçeden onların da yararlandığını söylese de, devletin hapishane politikası bunun bir yalan olduğunu gösteriyor. Çünkü hapishanelerde kalabalık koğuş, yanmayan kalorifer, soğuk su ve kötü, sağlıksız yemek gibi sorunlar hakim.

Adliye sarayları, polis kazakları, kamuflaj...

Tutuklu ve hükümlülerin emek gücüyle 91 adliye sarayı tamamlandı, 45’i sırada. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nde de mahkum emeği var. Adliye saraylarının yanı sıra 57 ceza infaz kurumu işyurtlarının gelirleriyle tamamlandı. 27’sinin yapımı devam ediyor. 189 adliye hizmet binasına döşeme ve eşya alımı, lojman ve arsa temininde de bu gelirlerden yararlanıldı. Polis ve hakimlerin kıyafetlerini de mahkumlar dikiyor.