16 Eylül 2011
Sayı: SİKB 2011/35

 Kızıl Bayrak'tan
Emperyalizmin ve işbirlikçilerinin saldırı cephesini dağıtmak için…
“Arap Baharı”nı “Karakış”a çevirme hamlesi
Türkiye-İsrail ilişkisinde kriz
Sınır ötesi sinyalleri
Metal işçileri kıdem tazminatı hakkı için sokakta!
MİB MYK Eylül Ayı Toplantısı Sonuçları
İşçi sağlığı ve güvenliği için mücadeleye!...
“Can güvenliği,
iş güvencesi istiyoruz!” 
“Biz kazanacağız!”
Emekliler sokağa çıkıyor
Baskı ve sürgünler protesto edildi
KHK saldırısı ve
TMMOB’nin ataleti üzerine
Yeni dönem ve
partinin yüklenme alanları
Partinin düşünen önderleri ve savaşan neferleri önünde saygıyla eğiliyoruz
12 Eylül: Karşı-devrim devam ediyor /2
- Volkan Yaraşır
12 Eylül eylemlerle lanetlendi.
Üniversite har(A)çlarına zam cambazlığı
Gençliğin kayıt dönemi faaliyetlerinden
Mısır’da saflar netleşirken
mücadele keskinleşiyor
Filistin Yönetimi 20 Eylül’de
tek taraflı devlet ilan edecek
Dört bir yanda grev dalgası
Petrol-İş’te tüzük değişikliği
Gerze’ye kitlesel destek
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İşçi katilleri ile sendika ağaları 19. Dünya İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi’nde buluştu...

İşçi sağlığı ve güvenliği için mücadeleye!

19. Dünya İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi yapıldı. Türkiye iş kazaları ve meslek hastalıklarının en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alıyor. Gerçekleri göstermekten uzak olan resmi kayıtlar bile bu durumu doğrulamaktadır. Resmi rakamlara göre Türkiye iş cinayetleri sıralamasında Avrupa’da birinci, dünyada ise üçüncü sırada yer alıyor.

Devlet kayıtlarına göre 2000-2009 yılları arasında yaklaşık 785 bin iş kazası yaşanmıştır. Bu kazalar nedeniyle yaklaşık 11 bin işçi yaşamını yitirmiş, onbinlerce işçi ise yaralanmıştır. Resmi kayıtlara girmemiş iş cinayetleri hesaba katıldığında gerçek rakamın nedenli büyük olduğu tüm açıklığı ile ortaya çıkar.

İşçi katilleriyle sendika ağaları
kongrede buluştu...

Kongreyi Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Uluslararası Sosyal Güvenlik Birliği birlikte organize etti. Ev sahipliğini ise iş cinayetlerini mazur göstermek için çabalayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı üstlendi. Tek başına bu bileşim bile, kongrenin işçi ve emekçileri iş cinayetlerinden korumak kaygısı gütmediğinin en açık kanıtıdır.

Başlangıçta kapitalizmin vahşi sömürüsünün sınırlanmasını savunan bu örgütler, 1970’lerden sonra neo-liberal politikalarla ayyuka çıkan sömürüyü meşrulaştıran bir tutumla hareket etmeye başladılar. Dünyada ve özellikle de Türkiye’de artan iş cinayetleri karşısında göstermelik tutumlar almaktan, protesto eylemleri yapmaktan özenle kaçındılar. İş cinayetlerini ise görmezden geldiler.

Kongrenin ev sahipliğini üstlenen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı işçi güvenliğini ve sağlığını yok sayan sermaye devletini temsil etmektedir. Bakanlık, özelde Tuzla’da genelde tüm ülkede yaşanan iş cinayetlerinin sorumlusu olarak ismini kayıtlara yazdırmış sabıkalı bir bakanlıktır. İşçi sağlığı ve güvenliğinden sorumlu olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevini yapmak yerine işletmelerin karlılığından ve küresel rekabet gücünün artmasından dem vurdu. Tam da bu temel anlayışla iş cinayetlerinin üstünü kapatmak için büyük çaba gösterdi.

Kongreye iş cinayetlerinin sorumlusu olan kapitalist örgütler de katılarak, daha fazla kar anlayışı ile ellerini güçlendirecek önerilerde bulundular. Yapılan bu önerilerinin özü, mevcut durumu meşrulaştıracak ve iş cinayetlerine karşı toplumsal duyarlılığa barikat oluşturacak önlemleri almak eksenliydi.

Kongrenin katılımcısı olarak boy gösteren sendika ağaları ise iş cinayetlerinin sorumlularına karşı bir tutum beyan etmekten uzak durdular. Kongre’ye katılarak işçi katillerine dolgu malzemesi oldular. İş cinayetleri nedeniyle binlerce işçi ve emekçinin can verdiği, onbinlerce işçi ve emekçinin sakat kaldığı gerçeğinin üstünü örtmek için çırpınan sendika ağaları, kongrede de benzer tutumlarını sürdürdüler.

Sendika ağalarının hükümet ve kapitalist örgütlerle birlikte kongreye katılmaları şaşırtıcı değildir. Asıl şaşırtıcı olan TMMOB ve TTB’nin Kongre organizasyon komitesi içinde yer almış olmalarıdır. İş cinayetlerinin üstünü örten ve sorumlularının aklanmasına hizmet eden bu kongreye ilerici kitle örgütlerinin katılmasının hiçbir haklı gerekçesi olamaz.

Dertleri karlarının sağlığı ve güvenliği

Kongre’nin amacı “…Tüm dünyada önleme kültürünün yaygınlaşmasını sağlamak ve iş sağlığı ve güvenliği ile bağlantılı yeni bilgilerin alışverişine olanak tanımak” biçiminde açıklanmaktadır. Böylece Kongre’yi düzenleyenler iş sağlığı ve iş güvenliği sorununu bir kültür eksikliği sorunu olarak tanımlamaktadır. İş kazalarını, meslek hastalıklarını, işçi sınıfının emek sömürüsü üzerinde yükselen kapitalizmin eseri olduğu gerçeğini karartmayı hedeflemiştir.

Kongrenin işçi sağlığı yerine “iş sağlığı” adıyla toplanması tesadüf değildir. Zira kapitalistler için önemli olan işin sağlığıdır. İşletme verimliliğinin artmasıdır. Kar oranlarının maksimize edilmesidir.

Kongrenin yapıldığı Türkiye’nin fotoğrafı ortadadır. Kapitalistler iş güvenliği tedbirlerini almadıkları gibi, üretimi parçalamakta, taşeronları üretimde etkin olarak kullanmaktadırlar. İş güvenliği denetimlerini taşeronlara devretmektedirler. Taşeronlar ise iş güvenliği konusunda hiçbir bilgisi olmayan usta ve ustabaşlarına denetimleri yaptırmaktadırlar. Tam da bu uygulamalar nedeniyle iş kazaları azalmadığı gibi, artarak devam etmektedir.

İşçilerin kıyımını onaylayan, kapitalistleri rahatlatan yasalar sermaye devleti tarafından hızla çıkarıldı. Bu yasalar sayesinde iş güvenliği uzmanlarının özel eğitim kurumları tarafından yetiştirilmesinin önü açıldı. Böylece taşeronlar eliyle yasadışı olarak fiilen gerçekleştirilen uygulamalara yasal kılıf geçirildi. Bu uygulamalar nedeniyle iş cinayetleri daha da arttı. Örneğin Zonguldak Karadon’da uzmanlar tarafından yapılması gereken gaz ölçümü işten anlamayan taşeronlara verildi. Böylece cinayete zemin hazırlandı.

Dahası işçi sağlığı ve işçi güvenliği alanı tümüyle piyasalaştırıldı. Bu alanda iş yapan taşeron firmalara yeni karlı alanlar açıldı. Şimdi de iş güvenliği mühendisleri ve işyeri hekimlerinin eğitimi tamamen Çalışma Bakanlığı’na devredilmek isteniyor. Üniversitelerin kapsamına giren bu iki uzmanlık kolunun bakanlığa bağlı müdürlük tarafından hiçbir akademik ve bilimsel niteliğe sahip olmayan kişilere bırakılmasıyla, aynı zamanda sermayeye yeni bir rant kapısı açılmaktadır.

İşçi sağlığı ve güvenliği için...

Kongrede insan hataları sonucunda olduğu iddia edilen iş kazalarının temel nedeni artı değer sömürüsüne dayanan kapitalizmdir. Kapitalizmin egemen olduğu Türkiye’de işçi sağlığı ve güvenliğini sağlayacak yasalar yok denecek kadar azdır. Var olanları ise fiilen uygulanmamaktadır.

İşçi sağlığı ve güvenliği kapitalizmden kaynaklı bir sorundur. Bu nedenle işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin asgari düzeyde alındığı koşulların yaratılması işçi sınıfı ve emekçilerin sermaye düzenini zorlayan topyekun mücadelesiyle doğrudan bağlantılıdır. Bu nedenle işçi sınıfı iş cinayetlerinin hesabını sormak için kapitalizme karşı aktif bir mücadele hattı izlemelidir. İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin esas alındığı koşulların kalıcılaştırılması ise üretimin toplumsal niteliği ile üretim araçlarının özel mülkiyeti arasındaki çelişkinin ortadan kaldırılacağı sosyalizmle mümkün olabilir.