12 Ağustos 2011
Sayı: SİKB 2011/31

 Kızıl Bayrak'tan
Özel bir tarihsel dönemin içerisinde!
Emperyalist saldırı ve savaş planlarına geçit vermeyelim!
Kürt halkına karşı kirli bir ittifak kurdular...
Emperyalistlerin Libya’daki kirli planları ifşa oldu
“Savranoğlu’na sendika girecek!”
Birleşik Metal-İş Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Beşeli ile “UİS” üzerine....
BDSP’den mücadele çağrısı
GEA işçileri destek bekliyor
PTT direnişi deneyimimiz...
Bütünlüğü içinde
kapitalizmin krizi…
“Halklar ayakta, emperyalistlerin işi
daha da zor”..
Londra’da öfke patlaması…
İsyan dalgası İsrail’de!
TC’nin transformasyonu, GOP ve hegemonya savaşları / 2 - V.Yaraşır
8. Mamak Kültür Sanat Festivali başarıyla gerçekleştirildi...
Hacıbektaş şenlikleri, gericilik ve devrimci sorumluluk!
Filistinli şair Mahmud Derviş’i saygıyla anıyoruz....
Yerel bültenler yaz sayılarıyla sınıfın nabzını tutuyor.....
Mücadele sonuç verdi: Toplu mezar açılıyor
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mücadele sonuç verdi:
Toplu mezar açılıyor

Dersim’de 1997 yılında devlet tarafından katledilen DHKP-C militanı Ali Yıldız’la birlikte toplam 18 kişinin bulunduğu toplu mezar; Yıldız Ailesi, devrimci güçler ve demokratik kitle örgütlerinin ısrarlı mücadelesi sonucunda açılıyor. Malatya Özel Yetkili Savcılığı, Hüsnü Yıldız’ın avukatı ve Çağdaş Hukkuçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Başkanı Taylan Tanay’ı arayarak 12 Ağustos Cuma günü toplu mezarın açılacağı bilgisini verdi.

İki gün sürecek olan işlemde ilkin DNA tespitine yönelik kemikler aranacak, daha sonra ailelerin başvurması halinde cesetler tümden çıkarılıp sahiplerine teslim edilecek.
Dersim Çemişgezek’teki mezarın açılması için 62 gündür Dersim’de ölüm orucu eylemini sürdüren Hüsnü Yıldız ve ailesi, mezarın 20 Ağustos gününe kadar açılmaması durumunda mezarı kendilerinin açacağını duyurmuştu.

Bugüne nasıl gelindi?

Çemişgezek Başsavcılığı’na hukuki başvuruda bulunarak Yıldız’ın cenazesinin kimliğinin tespit edilmesini ve eğer Ali Yıldız’ın cenazesi burada ise teslim edilmesini isteyen ailenin bu talebiyle ilgili Çemişgezik Savcılığı görevsizlik kararı vererek dosyayı Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermişti. Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı mezarı ilk önce açmaya karar verdi. Ancak, o tarihte bölgede açılan mezarların açılım işlemine (toplu mezarlar usulüne aykırı biçimde dozerlerle, kepçelerle açılıyordu) itiraz edilmesi nedeniyle bu talep geri çevrildi.

Aile ve avukatlar, bu işlemler sırasında adli tıp hekimlerinin ve avukatların hazır bulunması talebini Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletti. Cumhuriyet Başsavcılığı bir süre sonra, burada otopsi işleminin yapıldığını, bu olayın “devlet güçleriyle terör örgütü mensuplarının çatışmasından kaynaklı” olduğunu, bu nedenle de mezarı açmayacağını ve bunun kanunlara uygun olduğunu bildirdi. Bunun üzerine karara itiraz edildi. Kararı Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirdi. O da 10 Haziran’da kovuşturmaya yer olmadığı yönünde bir karar verdi. Malatya’nın kararını onaylamış oldu.

Yıldız’ın ağabeyi Hüsnü Yıldız’ın, mezarın açılması ve cenazenin kendilerine teslim edilmesi talebiyle eş zamanlı olarak yürütülen görüşmeler sonuç verdi.

 

 

Hak ihlalleri diz boyu

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini değerlendiren İHD Adana Şubesi, bölgede bulunan cezaevlerine ilişkin raporunda cezaevlerinin baskı ve kişiliksizleştirme mekanlarına dönüştürülmek istendiği vurgusunu yaptı.

Derneğe yapılan başvurular sonucu hazırlanan ve 6 aylık dönemi kapsayan hak ihlalleri raporunun ‘cezaevleri’ bölümünde bu konuda Kürkçüler F ve E Tipi, Karataş Kadın, Pozantı Çocuk, Ceyhan Kapalı ve Osmaniye M Tipi Cezaevi’nden yoğun bir şekilde başvuru alındığı belirtildi. Tüm cezaevlerinin genelge ve tüzüklere dayandırılan baskı ve kişiliksizleştirme mekânlarına dönüştürülmek istendiği belirtilen raporda, yapılan başvurularda öne çıkan ihlaller sıralandı.

Hak ihlalleri sürüyor...

Buna göre; Karaisalı Cezaevi’nde özellikle siyasi tutsaklara yatak verilmiyor ve banyo için sıcak su sorunu yaşanıyor. Bu durumu mektupla ya da telefonla ailelerine aktaran tutsaklara yönelik disiplin cezaları devreye konuluyor. Kürkçüler Kapalı Cezaevi’nde ortak kullanım alanı kısıtlanıyor, revirde görev yapan doktorlar siyasi mahkumlara karşı düşmanca bir tavır sergiliyor, yemekler hijyenik yapılmıyor, aşırı yağlı yemekler perhiz yapan hastaların sıkıntı yaşamasına neden oluyor. Kürkçüler Cezaevi’nde ortak kullanım hakkı ihlal ediliyor. Aynı koridora en fazla 9 kişi çıkarılıyor, açık görüş haftasında spor dışında en fazla 1 saat biraraya geliniyor, haftalık 10 dakika olan telefon hakkı kısıtlanıyor. Osmaniye T Tipi Cezaevi’nde onur kırıcı davranışlarda bulunuluyor, yemeklerde kaşık çatal verilmiyor. Mahkûmların saçları zorla kazıtılıyor, ince arama bahanesi ile ağız içi arama yapılıyor, buna karşı çıkan mahkumlar ise çeşitli cezalara çarptırılıyor.

Mektuplar iletilmiyor, gazete verilmiyor

Karataş Kadın Cezaevi’nde su sıkıntısı yaşanıyor, haftada 2 kez birkaç saatliğine su veriliyor, bu da çeşitli hastalıklara neden oluyor. Kantinde satılan gıda maddelerinin son kullanma tarihlerine dikkat edilmiyor, yemekler temiz ve yenilebilir durumda değil. Bu konulara ilişkin tutukluların yazdıkları dilekçeler görmezden geliniyor. Tutuklulara mektuplar iletilmiyor. Keyfi cezalarla görüş hakları gaspediliyor. Genel olarak cezaevlerinde, görüşe gelen ailelere karşı kötü muameleler yapılıyor.

Sağlık hakkı sonuna kadar ihlal ediliyor. Revirler tedavi amaçlı çalışmıyor, sadece ağrı kesicilerle geçiştiriyorlar. Tutukluların hastane sevkleri yapılmıyor. Yapılan sevkler ise gidiş gelişlerde işkenceye dönüştürülüyor. Tutuklular gittikleri hastanelerde insanca muamele görmüyorlar. Çoğu zaman kelepçeli muayene konusunda yaşanan tartışmalardan kaynaklı muayene dahi olamıyorlar.

 

 

 

"Her yumrukta pois"

Dokunulmazlık zırhıyla donatılan polis sokak ortasında yine terör estirdi. Antalya’da 3 Ağustos günü geceyarısı akaryakıt istasyonuna gelen polis yakıt almak istedi. Bu sırada başka müşteri ile ilgilenen pompacı Derviş Mehmet Alparslan işini bitirerek, polisin aracına benzin doldurmaya başladı. Polis memuru iddiaya göre kornaya basarak işlemin hızlanmasını istediğini gösteren hareketler yapınca Derviş Mehmet Alparslan, “Kornaya basmanıza gerek yok. Sizinle ilgileniyorum” dedi. Bunun üzerine sinirlenen polis aracın içinden küfür etmeye başladı. Olayın büyümemesi için akaryakıt pompasını bir başka arkadaşına devreden Derviş Mehmet Alparslan, uzaktaki bir pompada çalışmaya başladı.

Pompacının gitmesine sinirlenen polis otomobilinden inerek, Alparslan’ın üzerine yürüdü ve yanına gelir gelmez kafa attı. Bununla da yetinmeyen polis kafa darbesiyle yere düşürdüğü Derviş Mehmet Alparslan’a tekme ve yumruk darbeleri ile azgınca saldırmaya devam etti. Sanayi Polis Merkezi’nde görevli polisin estirdiği terör istasyonun güvenlik kameraları tarafından da görüntülendi. Yediği dayağın etkisiyle baygınlık geçiren Alparslan ise olay yerine çağırılan ambulans ile Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürülerek tedavi altına alındı.

1 yıllık maaşını teklif etti

Hastanenin acil servisinden 3 gün, plastik cerrahi servisinden de 7 gün iş göremez raporu alan Derviş Mehmet Alparslan,“Her vuruşunda ‘Ben polisim’ diye bağırıyordu” dedi. Tedavisinin ardından suç duyurusunda bulunmak için polis merkezine gittiğini aktaran Alparslan,“İfademi alan polis memurları davadan vazgeçmemi istedi. Bana saldıran C.A. ertesi gün karakola gitmiş. Polis memurlarından aracılık yapmalarını, 1 yıllık maaşını bana vereceğini ve şikayetçi olmamamı istemiş. Ancak ben şikayetimden vazgeçmedim. Ayrıca dava da açtım” diye konuştu.