09 Nisan 2010
Sayı: SİKB 2010/15

 Kızıl Bayrak'tan
1 Mayıs’a etkin hazırlık
Direnen işçilerin yolundan
1 Mayıs’a!
Saldırılar meşru/militan bir direnişle karşılanmalıdır!
Polis “yakaladı”
boyalı basın yargıladı...
Devrimci sınıf mücadeledesini yükseltelim!
BDSP’ye yönelik
tutuklama terörü protesto edildi
Sermaye devleti 5 sınıf devrimcisini tutukladı...
Devrimci 1 Mayıs Platformu’ndan açıklama..
Taksim 1 Mayısları’nda
4. yıla doğru.
18 Nisan’da
Kayseri İşçi Kurultayı’na!
İşçi ve emekçi hareketinden
1 Mayıs’tan 26 Mayıs’a greve, direnişe yürümek için! / EKİM
1 Nisan eylemi ve gösterdikleri
Bir bürokratın ağzından
dökülen inciler
İTO YK Üyesi Dr. Nazmi Algan’la konuştuk..
Sınav (sömürü) sistemi can alıyor
Avrupa’nın en zayıf halkası:
Yunanistan - Volkan Yaraşır
Venezüella-Rusya ilişkilerinde
yeni dönem
Amerikan demokrasisi ile
katledilen siviller..
Anayasa değişiklik paketi ve demokratikleşme… - M. Can Yüce
Rakamlarla polis devleti
uygulamaları
Azadiya Welat gazetesi çalışanı katledildi!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Venezüella-Rusya
ilişkilerinde yeni dönem…

ABD emperyalizminin dünya jandarmalığından rahatsız olan Rusya ile Venezüella, 30’u aşkın yeni anlaşmaya imza atarak, işbirliğini yeni bir boyuta taşıdılar. ABD’nin hegemonyasından duyulan rahatsızlık gerekçeleri faklı olsa da, bu işbirliği, verili koşullarda her iki tarafın çıkarına uygun görünüyor.

Caracas’a bir günlük ziyaret gerçekleştiren Rusya Başbakanı Vladimir Putin ile Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez tarafından imzalanan anlaşmalar; petrol, doğalgaz, nükleer enerji, savunma, eğitim, araştırma, ulaşım, tarım gibi önemli alanları kapsıyor.

Dünyanın en büyük rezervleri arasında yer alan Oronico Petrol Bölgesi’nde belli bölgelerin Rusya’ya tahsis edilmesi, Kamu Hizmetleri Bakanlığı ile Rus Ilyushin Şirketi’nin ortak çalışmasıyla Venezüella’ya sivil uçak temin edilmesi, Venezüella ile başka Latin Amerika ülkelerinin filolarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere ortak bir şirketin kurulması, Rusya’nın, içinde bir uydu fırlatma tesisi de olmak üzere Venezüella’nın kendi uzay sanayiini kurmasına ve nükleer enerji üretme projesine yardım etmeyi taahhüt etmesi gibi anlaşmalara imza atan Chavez-Putin ikilisi, Washington’daki savaş baronlarının huzurunu kaçırdılar.

Chavez yönetiminin Rusya ile kurduğu ilişkiler yeni değil. Örneğin, Venezüella 2005 yılından bu yana Rusya’dan savaş uçakları, helikopterler ve 100 bin kalaşnikof tüfek de dahil toplam bedeli 4 milyar doları aşan silah alımı gerçekleştirdi. Ayrıca geçen Eylül ayında Moskova’ya 8. ziyaretini gerçekleştiren Chavez, tank ve S-300 gelişmiş uçak savar füzeleri de dahil Rus silahları satın almak için Moskova yönetiminde 2 milyar dolardan fazla kredi sağlamıştı. Buna karşın imzalanan anlaşmaların kapsamı, iki ülke arasındaki ilişkilerin yeni bir döneme girdiğine işaret ediyor.

Rusya-Venezüella ilişkilerinden rahatsız olan Washington’daki savaş baronları, Chavez yönetiminin bölgede silahlanma yarışını tetiklediğini öne sürüyor. Bu iddiayı reddeden Chavez ise, ABD’nin büyük petrol rezervleri nedeniyle Venezüella’ya saldırabileceğini, dahası ABD’nin komşu ülke Kolombiya’da yeni askeri üsler kurduğunu, silahlanmalarının karşı denge oluşturmayı amaçladığını vurguladı.

Rusya ile yapılan kapsamlı anlaşmaları değerlendiren Hugo Chavez, “Venezüella ile Rusya’nın çok yanlılık üzerine kurulu yeni bir uluslararası düzen kurmak amacıyla stratejik bir ittifak meydana getirdiklerini” belirtti. Chavez, Simon Bolivar tarafından savunulan, “dünyadaki dengenin ancak çok kutuplu bir dünya düzeni kurularak sağlanabileceği” tezine göre hareket ettiklerini söyledi.

Venezüella’ya silah satmaya devam edeceklerini açıklayan Putin ise, “Venezüella’nın savunma imkanlarını desteklemeye ve geliştirmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

“Hedeflerinin dünyayı daha demokratik, dengeli ve çok kutuplu hale getirmek olduğunu” savunan Putin, bu çerçevede Venezüella ile ilişkilerinin özel bir önemi olduğunu belirtti.

Venezüella’yı Latin Amerika ile aralarında bir köprü olarak gördüklerini de söyleyen Putin, attıkları bu adımlarla Rusya’yı kuşatma stratejisi uygulayan ABD’ye karşı güçlü hamleler yapabilme gücünde olduklarını ortaya koydu.

 “Stratejik Ortaklığın pekiştirilmesi” şeklinde tanımlanan anlaşmalar, Rusya’nın, ABD’nin “arka bahçe”ne cüretli bir giriş yaptığına işaret ediyor. Putin’in Venezüella ziyaretinde Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales’le de görüşmesi, Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’in ise yakında Brezilya’yı ziyaret edecek olması, Moskova yönetiminin Latin Amerika’ya dönük ilgisinin Venezüella ile sınırlı olmadığını gösteriyor.

“Çok kutuplu dünya düzeni”ni savunan Rusya, şimdiden bu denklemdeki asli aktörlerden biri olarak hareket etmeye çalışıyor. Rusya’nın Ortadoğu’nun yanısıra Latin Amerika ülkeleriyle de kurduğu ilişkilerin pekiştirilmesi, ABD hegemonyasının eskisi gibi devam etme koşullarının giderek zayıfladığına işaret ediyor.

İç politikada emekçiler lehine icraatlar yapan Hugo Chavez yönetimi, olası bir ABD saldırısına karşı, Rusya, Çin, İran gibi ülkelerle ilişkiler geliştiriyor. Bu sayede hem istediği silahları alabiliyor, hem petrol satışında ABD’ye bağımlı olmaktan kurtuluyor.

Çok kutuplu bir dünya düzeni savunan Rusya ve Çin, verili koşullarda ABD ile çatışan ülkelerle ilişkilerini güçlendirme eğilimindeler. ABD hegemonyasının altını oymak için bu tür taktik ittifaklar kaçınılmazdır. Bu politika, verili koşullarda Chavez yönetiminin işini bazı bakımlardan kolaylaştırıyor. Fakat bu olgu hem Rusya’nın hem Çin’in emperyalist/kapitalist dünya düzeninin temel halkaları arasında yer aldıkları gerçeğini değiştirmiyor.

Chavez yönetiminin işbirliği geliştirdiği rejimlerin niteliği, sözkonusu ittifakların geçici olma olasılığını yükseltiyor. Venezüella’da kapitalizmle köklü bir hesaplaşma gündeme geldiğinde ise, bu güçlerin ABD ile aynı safta yer almaları hiç de sürpriz olmaz. Dolayısıyla, Chavez yönetimin emperyalist güçler arasındaki çelişkilerden yararlanma taktiği isabetli görünse de, bu rejimlerin niteliğinin göz ardı edilmesi, bir süre sonra Venezüella’daki gerici güçlerin işine yarayacaktır.

Chavez yönetimi döneminde önemli mevziler kazanan Venezüella işçi sınıfı ve emekçilerinin ise, kapitalizmle nihai hesaplaşma anı geldiğinde, müttefikleri Rusya, Çin, İran gibi rejimler değil, enternasyonal dayanışmayı yükseltecek olan dünyanın işçileri, emekçileri ve ilerici-devrimci güçleri olacaktır.

 

 

TÜBİTAK direnişçisi Aynur Çamalan’a...

4 Şubat’ta TEKEL işçilerine destek amacıyla ülke çapında yapılan eylemlere katıldığı için işten atılan sınıf bilinçli öncü kadın proleter Aynur Çamalan’ı, direnişinin 30. gününde selamlıyoruz.

Aynur Çamalan’ın işten atılması, aslında sınıf kimliğine yönelik bir saldırıdır. Asalak burjuvazi, sömürü düzeninin ve saltanatının devamı için, işçilere, Aynur Çamalan gibi sınıf bilinçli işçilere tahammül edemez. Tıpkı Emine Arslan’ın, Gülistan Kobatan’ın ve onlarca sınıf kardeşimizin yaşadığı gibi, fırsatını buldukları anda kapı dışarı ederler.

Ancak, rüzgar ekenler fırtınanın gazabına hazır olmalıdırlar. Bugün evine bir lokma ekmek götürmek için, 10-12 saat kölece çalışma koşullarına razı olup susan milyonlarca işçi ve emekçi yarın Emineler’in, Gülistanlar’ın, Aynurlar’ın direniş çağrılarını kesinlikle yanıtsız bırakmayacaklardır. 78 günlük TEKEL Direnişi bunu kesin bir biçimde açığa çıkartmıştır.

Dolayısıyla burjuvazinin kriz bahanesiyle sınıfa ve onun öncülerine yapacağı her türlü alçak saldırı onun bir sınıf olarak tarihin çöplüğüne atılmasına engel olamayacaktır.

TÜBİTAK direnişçisi Aynur Çamalan’ın bu kararlı direnişini de bu çerçevede değerlendiriyor, emek-sermaye mücadelesinde anlamlı bir direniş mevzisi olarak görüyoruz. Bu vesileyle TÜBİTAK direnişçisi Aynur Çamalan’ı Lozan BİR-KAR olarak selamlıyor, her türlü dayanışma içinde olacağımızı bildiriyoruz.

Direnişinin bundan sonraki sürecinde sınıf dayanışmasını yükselteceğimizi ve direnişin seyri hakkında kendi alanımızdaki ilerici ve devrimci kamuoyunun duyarlı olmasını sağlayacağımızı bilmenizi isteriz.

Yaşasın Aynur Çamalan’ın onurlu direnişi!

İşçi sınıfı savaşacak, sosyalizm kazanacak!

Lozan BİR-KAR

7 Nisan 2010