12 Mart 2010
Sayı: SİKB 2010/11

 Kızıl Bayrak'tan
Baharı kazanarak genel grev
genel direnişe yürüyelim!
Newroz’un isyan ateşi emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı harlanmalıdır
Amerikancı iktidar
“etkin taşeronluğa” devam edecek!
Binlerce emekçi
kızıl 8 Mart’ı kutladı
Devrimci 8 Mart etkinlikleri.
8 Mart eylem ve etkinliklerinden
Esenyurt Belediye işçileri:
“Yılgınlık yok, direniş var!...
Regal Cam’da direniş başlıyor!
TEKEL’de mücadele sürüyor..
İşçi ve emekçi hareketinden
TEKEL direnişinin
bazı dersleri
4/C’den istihdam bürolarına
esnek çalışma yaygınlaşıyor!
Gençliğin 8 Mart etkinliklerinden
Soruşturma-ceza terörü gençliğin sesini boğamayacak!..
Anadolu Üniversitesi’nde
baskılar sökmeyecek!
Elazığ depremi sermaye iktidarının gerçek yüzüdür
Fiyat düşürmek yetmez Ücretsiz ulaşım!
Avrupa’da 8 Mart
Kapitalist zincirin Yunanistan halkası iflasın eşiğinde.
Yunanistan’da emekçiler
iflasın faturasını ödemiyor!
Türkiye’de demokratikleşme sorunu hakkında kısa notlar… -4- M. Can Yüce
8 Mart bölünmesinin ideolojik ve
tarihsel arka planı
Hasta tutsaklar serbest bırakılsın!
Seher Tümer serbest bırakılmadı!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Seher Tümer hala tutsak!

SES MYK Üyesi Seher Tümer’in de arasında bulunduğu 6 kişinin “terör örgütü PKK üyesi oldukları ve propagandasını yaptıkları’’ iddiasıyla yargılandığı dava 9 Mart günü görüldü. Dava 18 Mart 2010 tarihine ertelenirken, Seher Tümer’in tutukluluk halinin devamına karar verildi.

20 Nisan 2009 tarihinde tutuklanan Seher Tümer’in dava duruşması Ankara Adliyesi 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 11 aydır tutuklu olarak yargılanan Tümer’in duruşmasında dava dosyası karara kaldı.

Duruşma öncesinde Ankara Adliyesi’nde SES Genel Merkezi ve SES Ankara Şubesi tarafından Tümer’in serbest bırakılması talebiyle basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamaya KESK Genel Merkezi yöneticileri, KESK’e bağlı sendikaların üye ve yöneticileri, DİSK, TMMOB, TTB, İHD, ÇHD ve TİHV destek verdi.

Açıklamayı gerçekleştiren SES Genel Başkanı Bedriye Yorgun, Tümer’in ifade ve örgütlenme özgürlüğü hakkını kullanması nedeni ile tutuklu olduğunu söyledi. Tutuklanma gerekçesi hakkında bilgi veren Yorgun, iddialardaki hukuksuzluğa ve keyfiyete dikkat çekti. Tümer’in 2009 yılı Newroz’una, 8 Mart’a ve krize karşı gerçekleştirilen 29 Kasım mitingine katıldığı için 11 aydır tutuklu olduğunu belirtti.

Açıklamanın ardından konuşma yapan KESK Genel Sekreteri Emirali Şimşek, DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, TTB Genel Sekreteri Eriş Bilaloğlu, TMMOB Genel Sekreteri Hakan Genç, Düşünceye Özgürlük Platformu adına Fikret Başkaya, ÇHD adına Kemal Aytaç da Tümer’e özgürlük talebini yinelediler.



Sarıgazi’de devlet terörü

9 Mart sabahı İstanbul Sarıgazi Özgürlükler Derneği’ne ve çeşitli evlere eş zamanlı baskınlar yapıldı. Polis, Sarıgazi ve Sultanbeyli’de yaptığı baskınlarda 31 kişiyi gözaltına aldı.

Sarıgazi Özgürlükler Derneği’ne yapılan baskında altı kişi gözaltına alınırken dernek binasında yaklaşık beş saat boyunca arama yapıldığı, bu sırada derneğe gelen herkesin gözaltına alındığı kaydedildi.

Dosyaya gizlilik kararı konulduğu için suçlamalarla ilgili herhangi bir bilgi alınamadı.

Baskınlar ve gözaltılar 9 Mart günü Sarıgazi Özgürlükler Derneği önünde, 10 Mart günü ise Sarıgazi Demokrasi Caddesi’nde yapılan basın açıklamaları ile protesto edildi.

Açıklamada gözaltındakilerin avukatları ve aileleri ile iletişim kurmalarına izin verilmediği ifade edildi.

Polisin mahalleyi abluka altına aldığının belirtildiği açıklamada, helikopterlerle, uzun namlulu silahlarla terör estirildiği söylendi. Bu saldırının ilk olmadığının belirtildiği açıklamada, bundan önce de defalarca dernek çalışanlarının, derneğe gelip giden devrimci, demokrat insanların gözaltına alındığı, taciz edildiği, işbirlikçilik teklif edildiği vurgulandı.

Açıklama gözaltıların serbest bıkakılması talebi ile son buldu.

Eyleme BDSP’nin arasında yer aldığı Sarıgazi’deki devrimci güçler destek verdi.

Kızıl Bayrak / Ümraniye



Kızıl Bayrak’a yargı terörü

Sermaye devletinin baskı, yasak ve terörüne karşı 15 yılı aşkın süredir sosyalist devrimci çizgide yayın hayatını sürdüren gazetemiz Kızıl Bayrak hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma açıldı.

Her zaman Kürt halkının haklı ve meşru taleplerini sahiplenen ve buna ilişkin haber, yorum ve değerlendirmelere sayfalarını açan gazetemize yönelik savcılık soruşturmasına “Terör örgütü propagandası yapmak, terör örgütlerinin açıklamalarını yayınlamak” gerekçe gösterildi.

Haftalık periyotlarla çıkan Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak gazetesine yönelik soruşturmaya gerekçe olarak 18 Aralık 2009 tarihli sayısının 4. ve 6. sayfasında yer alan yazılar gerekçe gösterildi.

Gazetenin 4. sayfasında yer alan “Kürt halkıyla eylemli dayanışmayı yükseltelim” başlıklı yazıda “PKK KONGRE/GEL’in propagandasının yapıldığı” iddia edildi.

Gazetenin aynı sayısının 6. sayfasında yer alan “KCK: DTP fiilen ve resmen meclisten çekilmeli” başlıklı haber üzerinden de “terör örgütünün alt yapılanması olan KCK’nın şiddete çağrı içeren açıklamalarına yer verildiği” iddialarıyla gazetemize soruşturma açıldı.



ÇHD: Katliamın sorumluları cezalandırılsın

Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi, Gazi Katliamı’nın 15. yıldönümü vesilesiyle yazılı bir açıklama yayınladı.

Açıklamada 6-7 Eylül olaylarına, Gazi Katliamı’na, 77 1 Mayısı’na, 16 Mart Beyazıt, Maraş, Çorum, Sivas, 19 Aralık katliamlarına, boşaltılan binlerce köye, kitle imhalarına işaret ederek tüm bunların sorumlusunun devletin kendisi olduğu söylendi. Katliamın sorumlularından hesap sormak için mücadele çağrısı yapıldı.

Açıklamada, Gazi Katliamı’nın devlet adına yapılan operasyonlardan biri olduğu söylenirken, bunun, devlet içerisinde yuvalanmış bir çetenin değil, yasama, yürütme ve yargı gibi yerleşik ve zaman zaman hepsini çalışamaz hale getiren, yani devletin “yan ürünü” olan bir faaliyetin parçası olduğu söylendi.

Ergenekon davası ile kamuoyu gündemine bir kere daha getirilmiş olan bu devlet faaliyetinin; egemen güç odakları arasındaki uzlaşmaların izin verdiği ölçüde, gözden çıkarılmış itirafçı artıkları ve emekliye ayrılmış kontrgerilla çocuklarının şahsında “komplo teorileri” ile açıklığa kovuşturulmasının ve sorumluların cezalandırılmasının mümkün olmadığı söylendi.