Kızıl Bayrak'tan...
Alaattin Karadağ davası 16 Haziran günü başladı. İlk duruşmada ortaya çıkan tablo polisin cinayeti örtbas etme çabasının açığa çıkmasıydı. Soruşturmanın baştan itibaren savsaklanması dahası cinayeti gerçekleştiren kolluk güçlerinin soruşturmayı yürütmesi bunu göstermektedir.
Ancak polis ve yargı mekanizmasının açık bir sokak infazı olan Karadağ cinayetinin üzerini kolayca örtbas edilemeyeceği de açığa çıkmış bulunuyor. Nitekim Karadağ cinayeti davasına 50 civarında avukatın katılması ile çeşitli kentlerden ÇHD üyesi 215 avukatın davaya katılmak için yetki göndermesi davanın sahipsiz olmadığını kamuoyuna duyurmuş oldular. Ayrıca ÇHD, İHD, THİV gibi insan hakları kuruluşları da davaya müdahil olarak katılma talebinde bulundular. Yanısıra davanın sağlıklı yürümesi için BARO’nun gözlemci olarak davayı izlenmesi talebi de bu sahiplenmenin bir başka yönüne işaret emektedir. Mahkeme bu kuruluşların müdahil olma taleplerine bir sonraki duruşmada karar verilecek. Açık ki bu alçakça cinayetin açığa çıkarılması ve sorumlularının cezalandırılması hukuki bir çabanın ötesinde bir girişimi zorunlu kılmaktadır. Nitekim, bu sayımızda davaya katılan avukatlarla yaptığımız röportajda altı çizilen temel gerçeklerden biri budur. Bu ise, davanın sadece hukuki bir zeminde ve mahkeme duvarları arasına sıkışıp kalmamasını gerektiyor. Yapılan çağrı bu yön yöndedir. Davanın ilk duruşmasındaki tablo bu açıdan umut vericidir ancak yeterli değildir. Bu nedenle davanın ikinci duruşmasına her cepheden daha güçlü bir şekilde hazırlanmak için bugünden harekete geçilmelidir. Davanın siyasi, hukuki ve tüm diğer alanlarda gündemleştirilmesi, ilerici, devrimci ve emekten yana tüm güçler tarafından tam olarak sahiplenilmesi davanın seyri bakımından büyük bir önem taşımaktadır. Döne döne bu konudaki görev ve sorumluluklara işaret etmeli ve bu yönlü çabalarımızı yoğunlaştırmalıyız. Bundan sonra da bu konudaki çabamızı güçlendirerek sürdüreceğiz. Zira bu dava sadece Alaattin Karadağ’ın katillerinin yargılanması anlamına gelmemektedir. Aslolan bu dava şahsında sermaye devletinin katliamcı ve infazcı kimliğinin açığa çıkarılıp mahkum edilmesidir. Bu sonuç elde edildiği ölçüde, bu dava ile amaçlanan gerçekleşmiş olacaktır.
* * *
2 Temmuz Sivas katliamının 17 yıldönümü…Katliamın bu yıldönümünde de 2 Temmuz’da yitirdiklerimiz çeşitli eylem ve etkinliklerle anacak, katliamcıları lanetleyeceğiz.
Sınıf devrimcileri 2 Temmuz katliamının sorumlusu sermaye devletinden hesap sorma bilinciyle alanlara çıkmalı, demokratik hak ve özgürlükler mücadelesini yükseltmek için 2 Temmuz eylem ve etkinliklerin örgütlemelidirler.
* * *
Ekim Gençliği’nin 2010 Yaz Dönemi Sayısı çıktı. Okurlarımız Ekim Gençliği’nin yeni sayısını Eksen Yayıncılık bürolarından ve kitapçılardan temin edebilirler. |