İçindekiler:

15 Temmuz 2025
Sayı: KB 2025/10

Saray'dan demokrasi beklemek...
Basına yönelik sansür büyüyor!
İtirafçılık onursuzluktur...
İktidarın "muhalefetsiz Türkiye" hedefi
Saray rejiminin gerçek yüzü
Kamu işçilerinin mücadelesi
Kamu emekçilerinin "sözleşme" süreci
MESS Grup TİS süreci yaklaşıyor
DEV TEKSTİL GMYK Haziran 2025 sonuç metni
AKP iktidarı ile derinleşen kölelik
PİB'den DYO açıklaması
İzBB'de işten atmalara karşı direniş
100. yılında 1925 Kürt isyanı ve Şeyh Sait-2
İran'a karşı savaşın tarihsel arka planı
Tayvan üzerinden savaş senaryoları
BRICS Zirvesi'nin ardından
Kafkasya'da "yeni oyun"mu?
Gıdayla sürdürülen soykırım
41 yıllık direniş zaferle sonuçlandı!
AKP'nin 23 yıllık eğitim politikası: Kaos
Unutmadık, affetmeyeceğiz!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

“Etkin pişmanlık” ve “itirafçılık” onursuzluktur...

 

Sermaye iktidarı “etkin pişmanlık”, “itirafçılık”, “gizli tanık” vb. faşist uygulamaları uzun süreden beri ilerici-devrimci güçlere ve Kürt hareketine karşı pervasızca kullanıyor. Son yıllarda yüzlerce kişi bu saldırının hedefi haline getirilerek zindanlara atıldı. Grup Yorum ve Halkın Hukuk Bürosu üyeleri “Adil yargılanma hakkı” talebiyle ölüm orucunda yaşamlarını yitirdi. İtirafçılaştırma ve ajanlaştırma politikası devletin çok eskiden beri kullandığı iğrenç yöntemlerden biridir. “Gizli tanık”, “etkin pişmanlık” olarak adlandırılan bu saldırılarda devletin temelde yapmaya çalıştığı şey; kişileri “pişmanlık”, “itirafçılık”, “ihbarcılık” tuzağına çekerek hedef aldığı politik güçlere dönük saldırıları hayata geçirmektir.  

İktidar, bu pervasız saldırganlığı gelinen yerde düzen muhalefetine karşı giriştiği sürek avı operasyonlarında da temel bir yöntem olarak kullanıyor. CHP’li belediyelere dönük saldırılarda “etkin pişmanlık” kapsamında verilen ifadelere dayanarak bir dizi belediyeye soruşturma açılmış durumda. İBB operasyonlarında haziran ayında 36 kişi “etkin pişmanlık” kapsamında ifade verdi. Geçtiğimiz günlerde İSTAÇ Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Gökmen Togay ile İhsan Mengir ve Yücel Mengir “etkin pişmanlık” kapsamında ifade verdikten sonra tahliye edildi. “Kaybedecek çok şeyi olan” bürokratların mal varlıkları, aileleri veya uzun sürecek hapis cezaları ile tehdit edildiğini biliyoruz. CHP mitinglerinde kürsülerde uzun bir süre bu saldırılara karşı “direnen” ve “etkin pişmanlığı kabul etmeyen” kişiler anlatıldı. Miting kürsülerinde Özel’in yaptığı konuşmalar bile “etkin pişmanlık” dayatmasının ne kadar yaygın olduğunu gösteriyor. 

“Etkin pişmanlık” kişiye ya da kuruma yöneltilen suçlamaları kabul etmek, başkalarına dair ifade vermek anlamına geliyor. İtirafa zorlama olarak tasarlanan bu faşist saldırı son dönemde şöyle işletiliyor: İktidar, yandaş basın eliyle kişileri hedefe çakıyor, yargısıyla tutukluyor, ceza infaz kurumlarında “pişmanlık” dayatıyor. Bugün geçerli olan yasalara göre bile, bir kişinin “etkin pişmanlık” kapsamında ifadesi vermesi için verilen bilgilerin yalnızca itiraf düzeyinde kalmaması, somut, yeni ve doğrulanabilir deliller sunması gerekir. “Gereklilikler”, yasal prosedürler vb. sadece kağıt üzerinde bir şeylerin gösterilmesi için şimdilik kullanılıyor. İktidarın yarın bunlara da ihtiyacı kalmayacak. Diplomaların bir günde iptal edildiği, mal varlıklarına çöküldüğü, sürek avı ile halkın seçtiği belediye başkanlarının tutuklandığı böylesi bir rejimde hiçbir şeyin “garantisinin olmadığı”, AKP iktidarı döneminde daha da görünür oldu. Zira AKP, rejimin bekası için orman kanunlarını uygulamaktadır. 

Bu süreçte yaşananları sadece “yargıdaki çürüme” olarak adlandırmak iyimser bir yaklaşımın ötesinde, siyasal olarak körlük anlamına da gelmektedir. Dönem dönem infazların yolunu düzleyen, tetikçilik yapan yargıdan bahsedebiliyorken, dönem dönem ise “uyum çerçevesi protokolleri”yle resmi kuralları uygulayan bir yargı görüyoruz. “Hukuk” ve “yargı” kimi zaman “gizli tanık” ifadelerine, “etkin pişmanlıklara”, “itirafçılara” ihtiyacı olmadan “gözünün üstünde kaşın var” diyerek tutuklamaların önünü açmaktadır. Hukuk, sınıfsal çelişkilerin üzerini örtmek için iktidarın vazgeçilmez bir aracıdır. Devlet, baskı ve zorunu bu şekilde genelleştirebilir, kabul edilebilir kılabilir ve toplumu dizayn edebilir. 

Tek adam rejiminin kalıcılaştırılması için önündeki engelleri kaldırmak için saldıran iktidar, bu tür kirli/iğrenç yöntemleri her dönem kullandı. Bu faşist yöntemlerle kişilerin sadece savunma hakkı gasp edilmiyor, yaşam hakkı da yok sayılıyor. Çoğu zaman düzmece iddianameler, gizli tanık beyanları, “etkin pişmanlık” adı altında dayatılan itirafçılık ile iktidarın suçları örtbas edilmekte, gerçek sorumlular gizlenmektedir. Bunun yanı sıra, bu tür saldırılarla topluma da gözdağı verilmektedir. Hakim kılınmak istenen korku ikliminde susan, birbirine güvenmeyen, ihbarcılığı “mubah” sayarak düşkünleştirilmiş bir toplum; AKP iktidarının ulaşmak istediği temel hedeflerden biridir. Zira ancak o koşullarda kokuşmuş saray rejimi varlığını sürdürebilir. 

Hangi düzlemde olursa olsun “etkin pişmanlık” ve “itirafçılık” onursuzluktur. Saray rejimi kişilerin onurunu ayaklar altına alarak onları saf dışı bırakmaya çalışıyor. Rejimin bu yöntemi yaygınlaştırması, hatta “kural” haline getirmesi, faşist niteliğinin en belirgin özelliklerinden biridir. 

G. Umut