İçindekiler:

4 Ocak 2022
Sayı: KB 2022/01

Yeni yılda yakalanması gereken halka
Tek adam rejiminde pandemi yılları
AKP iktidarının vurgunu ve emekçiler
Ekrem İmamoğlu'na yönelik kumpas üzerine
2021 yılında sınıf mücadelesinden...
Asgari ücret aynasında metal TİS süreci
"İşçiler bağımsız örgütlenmelerini kurmalı"
"İşçi kurultayları toplamalıyız"
Cumhuriyetçi biçimler ve monarşik aygıtlar - H. Fırat
2021 ardından... Kadınlar ayakta!
Kadın tutsaklarla dayanışmayı yükseltelim!
2021: Ekolojik yıkım ve çevre hareketi
"Barış" sahtekarlığı Libya'da tutmadı
Sudan'da darbeci yönetime karşı protestolar
Yemen savaş ve kuşatmaya karşı direniyor
Büyük madenci yürüyüşü 31. yılında
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Asgari ücret aynasında metal TİS süreci

E. Eren Yılmaz

 

Ülkede ekonomik, sosyal ve siyasal açıdan tam bir kaos ortamı yaşanıyor. İktidar ve muhalefetiyle burjuva düzen, süreci her yönüyle seçimlere endekslemiş durumda. Gündelik yaşam, geniş işçi ve emekçi kitleleri de içine çekerek bu atmosfere göre şekilleniyor. Ekonomik ve sosyal hayatta yaşanan yıkımın ağırlığı ne olursa olsun işçi ve emekçilerin kendi istem ve talepleri temelinde hareket edebilme koşulları oldukça zayıf. Bu da onların, burjuva siyasal taraflardan birine yedeklenmelerine yol açıyor. Bu yedeklenme ekonomik yıkımın, bununla bağlantılı olarak ortaya çıkan çok yönlü tepki ve öfkenin açığa çıkmasını baskılıyor, olduğu kadarını ise umutsuzlukla bezenmiş bir seçim beklentisine itiyor.

Sendikal bürokrasinin farklı tonlardaki temsilcilerinin burjuva düzenin yaşadığı taraflaşma ve seçim eksenli gerilimlerde asli bir misyon üstlenmesi gerçeği, mevcut tabloyu ayrıca pekiştiriyor. Olduğu kadarıyla sınıfın örgütlü hareket edebileceği önemli araçlarından biri olan sendikaların böylesi bir süreçte üstlenebileceği önemli rol, bizzat bürokratlar eliyle kötürümleştiriliyor. Yaşam ve ihtiyaçlar, işçi sınıfının tabandan gelişebilecek bir hareketliliğinin tabloyu değiştirebilecek temel yön olması gerçeğini her geçen gün daha görünür kılıyor. Sınıf saflarında biriken mücadele potansiyeli ve bu potansiyeli eritmeye çalışan çok yönlü kuşatmaya karşı alınacak tutumu çok daha önemli hale getiriyor. Yaşanan süreçlere ve deneyimlere bu gözle bakmak ve gündelik olarak engelleri aşmaya dönük adımları yoğunlaştırmak yakıcı bir ihtiyaca dönüşüyor. Asgari ücret üzerine başlayan ve etkileri, tartışmaları hala süren gelişmeler ışığında, sınıfın geniş kesimlerini etkileme ve var olan durağan tabloyu tersine çevirme olanaklarına sahip bir mücadele süreci olarak Metal Grup TİS’e bakmak, mücadelenin gelişimi için ihtiyaçları ve yönü doğru tespit etmekte önemli bir işlev taşıyor.

***

 Metal fabrikalarında on binlerce işçiyi doğrudan etkileyen MESS Grup TİS süreci uyuşmazlık zaptının tutulması ile devam ediyor. TİS süreci, geçmiş yıllarda olduğu gibi bir takım temel prosedürlerin yerine getirilmesi şeklinde ilerliyor. Bundan sonrası için atılacak adımları, geçmiş yılların deneyimi üzerinden tahmin etmek güç değil. MESS, dayatmalarında son ana kadar ısrar edecek, ücret artışlarında en düşük seviyeyi diretecek. Türk Metal, çöp olmuş taslağını bir yandan işçilere allayıp pullayarak kabul ettirmeye, diğer yandan MESS karşısında “kararlı bir mücadele” veriyormuş izlenimi yaratarak işçileri oyalamaya devam edecek. Pevrul Kavlak’ın gideceği toplantıda ise MESS neyi ne kadar verdiyse bunun üzerinden imzalar atılacak. Sonrası yine “tarihi sözleşme” yaygarası eşliğinde konfeti patlatmaları...

BMİS açısından süreç, tabanda tüm zayıflığına rağmen mücadeleci bir takım fabrikaların ve işçilerin varlığı koşullarında daha zor olmakla beraber, Türk Metal’in imzaladığı sözleşmenin fotokopisine imza atmak olacak. En azından işler sendikal bürokrasinin istediği gibi giderse, tablo aşağı yukarı böyle şekillenecek görünüyor.

***

Öte yandan milyonlarca işçiyi ilgilendiren, doğal olarak metal fabrikalarındaki sözleşmeyi de belirleme içeriğine sahip asgari ücret sürecinde yaşananlar ve hala etkileri süren gelişmeler, işlerin öyle kolay olmadığını gösteriyor. İşçi ve emekçi kitlelerin çalışma ve yaşam koşullarının çekilemez bir hale gelmesi gerçeği, AKP’nin tüm manipülatif çabalarına rağmen gündemi belirleyen temel başlıktır. Kuşkusuz ülkenin temel gündemi ekonomi ekseninde yaşanan gelişmelerdir. Ancak bu gelişmelerin içeriğini halihazırda burjuva iktidar veya muhalefet partilerinin belirlemesi en önemli açmazlardan biridir. Haftalar öncesinden asgari ücret tartışmalarının başlaması, tartışmalara istenilen biçimiyle yön verilmesi çabası, süreci istenildiği gibi yönetme isteği, sermaye cephesinin elinde işçi ve emekçilere söylenebilecek hiçbir şey kalmadığının önemli göstergeleridir. Yanı sıra, işçi sınıfı saflarında yaşanacak muhtemel kaynaşmadan ve ileriye çıkışlardan duyulan korkunun bir ürünüdür.

AKP düne kadar etkili bir biçimde kullandığı manipülasyon araçlarının yetmediğini gördüğünde, hareket alanının da daraldığını bilerek, daha büyük aldatıcı manevralara girmeye çalışıyor. Kuru gürültü eşliğinde bol keseden vaatler sıralamaya, akılları karıştırmaya özel bir önem veriyor. Yalanı daha büyük yalanlarla ikna edici hale getirmeye çalışıyor. Denilebilir ki AKP bunu dün de yapıyordu. Tek fark şu ki, artık elinde yalan ve demagoji dışında hiçbir şey kalmış değil. Asgari ücret artışı, vergi muafiyetleri vb. açısından hala yaşanan belirsizlik bunların ürünüdür. Ortaya dökülen vaatler kazındığında altından elbette bir kez daha sermayenin çıkarlarını ve ihtiyaçlarını gözeten işçi düşmanı kimlik açığa çıkıyor.

Yetiyor mu? Elbette hayır! Tüm çabalara rağmen görüldüğü kadarıyla geniş işçi-emekçi kesimler ikna edilemedi, tepki yatıştırılamadı. Asgari ücrete %50 zam, tarihi artış vb. yaygarası, iki saat bile geçmeden tuzla buz oldu. Güya işçileri temsil eden Türk-İş bürokrasisi, AKP’nin bu çırpınışlarını rahatlatmak için kendi cephesinden elinden geleni yaptı. Burjuva muhalefeti asgari ücret tartışmalarına, konuyu seçim gündemine bağlayarak yaklaştı. DİSK bürokratları da burjuva muhalefetin bir eklentisi olarak göstermelik adımlarla süreci geçiştirmeye çalıştılar. Tüm bunlar işçi sınıfının bilinç ve örgütlülük planında yaşadığı zayıflık koşullarında elbette etkili, ancak süreç geçmişe oranla işlerin hiç de kolay olmadığını-olamayacağını göstermesi açısından önemli. Dahası ekonomide yaşanan günübirlik gelişmeler, asgari ücret gündemini önümüzdeki dönem açısından da her günün temel başlığı haline getirecek gibi gözüküyor. Buna sendikal bürokrasinin giderek daha fazla teşhir olması ve yakıcılığı hissedilen taleplerin kazanılması için aşılması gereken bir engel olarak öne çıkması durumunu da eklemek gerekir.

***

MESS TİS süreci her dönem sınıf mücadelesi açısından belli bir önem taşıdı. Hem sınıfın tüm kesimlerini etkileyebilecek düzeyde içerdiği mücadele potansiyeli açısından hem de metal işkolunun tuttuğu stratejik konum itibariyle böyle bu. Yanı sıra sınıf hareketinin darlığı, sınıfın örgütsüzlüğü ve bilinç planında yaşadığı zayıflığın getirdiği hareket sınırlılığı gözetildiğinde, on binlerce işçiyi fiili olarak hareketlendirerek birleşik bir mücadele hattı yaratma kabiliyeti açısından da metal TİS süreci önemli bir dönem. MESS patronları ve bir bütün olarak sermaye düzeni TİS sürecine hep bu öneminin bilinciyle yaklaştı. İşçi sınıfı mücadelesi açısından da TİS dönemi bu önemine uygun değerlendirilmek zorunda. Üstelik içinden geçtiğimiz süreç açısından bu çok daha önemli ve her an kırılmaya hazır sınıflar dengesinde belirleyici bir dayanak noktası oluşturuyor. MESS TİS sürecini bu bütünlük üzerinden düşünmek, buna uygun bir içerik ve çaba ile bütünleyebilmek yarını etkileyebilecek mahiyettedir.

Metal fabrikalarında yetkili sendikaların birbirine paralel olarak açıkladıkları taslaklar, ilk andan itibaren büyük bir hoşnutsuzlukla karşılanmıştı. Metal işçileri henüz cılız da olsa taslağın günün şartlarına göre yeterli olmadığını dillendirdiler. Ekonomik tablonun giderek ağırlaşması bu söylemi giderek daha görünür hale getirdi ve asgari ücret üzerinden yaşanan süreç artık “taslakların revize edilmesi” isteminin daha güçlü ifade edildiği bir dönem ortaya çıkarttı. Masada bulunan MESS dayatmaları, %12 gibi komik zam teklifi metal işçilerinin öfkesini artıran gelişmeler olarak yaşanıyor. Asgari ücrete görünürde yapılan %50 zam ise beklentiyi yükselten bir faktör rolü oynuyor. Yetkili sendikaların tüm çabalarına, hala taslaklarını cilalama telaşlarına rağmen bu böyle. Süreç hem MESS ve geçmiş yıllarda yaşanan rutin TİS süreçleri öngörüsü için hem de sendikal bürokrasinin manevraları için zor geçecek. Ancak metal işçisi, hangi sendikadan olduğuna takılmaksızın sendikal bürokrasiyi aşabilecek bir taban iradesi ortaya koyamazsa işçiler arasında biriken öfkenin öyle ya da böyle denetim altına alınması zor olmayacak. Tersinden yaşanabilecek bir kıvılcım ise toplam sınıf hareketi açısından başka bir düzlemde dinamikler ortaya çıkartmaya gebe.

***

İçinden geçilen süreç, asgari ücret gündemi, çok yönlü kriz atmosferi vb. üzerinden bakıldığında, bütünlüklü bir MESS TİS süreci ve müdahale hattının büyük bir önem taşıdığı görülücektir. Hem sermaye cephesinden hem de sendikal bürokrasi cephesinden metal işçilerini manipüle edecek aparatların zayıfladığı koşullarda, bilinç bulandırmaya, aldatmaya dönük her türlü girişim karşısında tetikte olmak, bir dizi aracı, yalanları boşa çıkartacak temelde seferber edebilmek bir diğer önemli boyuttur.

Metal işçisinin tabandan birliği ve örgütlülüğü, MESS’e karşı olduğu kadar sendikal bürokrasiyi de bir mücadele gündemi olarak görmesi sürecin başarısı açısından kritiktir. Talepleri, istemleri sadeleştirmek, geniş kitlelerin yakıcı ihtiyacı haline gelen taleplerin formülasyonu ve sahiplenilmesini sağlamak mücadelenin gücünü doğrudan belirleyebilecek durumdadır. Bu, MESS TİS sürecinin günübirlik bir müdahale gündemi haline getirilmesi anlamına geliyor. Yakıcı ihtiyaçlar temelinde şekillenecek taleplerin kazanılmasının, taleplerin sahiplenilmesini sağlama çabasının yanı sıra fiili-meşru bir mücadele hattı ve grev iradesi ile olanaklı olabileceği gerçeği bu günübirlik müdahalenin temel bir yanı olarak öne çıkıyor.

Metal işçisi talepler, örgütlenme ve mücadele hattı açısından asgari bir zemin yakalayabildiğinde sadece kendi sınırlarında çıkışlar yapmakla kalmadığını, işçi sınıfının bütününü etkileyebilecek bir güç ve potansiyeli olduğunu birçok kez gösterdi. Bugün bu olanaklar hiçbir dönemle kıyaslanamayacak ölçüde büyümüştür. Sınıf devrimcileri, öncü-ilerici işçiler döneme ve görevlerine bu gözle bakmalı, sürecin metal işçilerinin bir adım ileriye çıkabildiği bir süreç olabilmesi için seferberlik halinde çalışmalıdırlar.

 

 

 

 

 

MESS fabrikalarından ortak ses:

“Revize edilmiş taslakla greve!”

 

Ortak taleplerimiz için mücadeleyi ortaklaştırıyoruz!

Bizler, aşağıda ismi yazılı fabrikalardan işçiler olarak, ihracat rekorları kıran MESS patronlarının sefalet sözleşmesini kabul etmiyoruz. Taslağın revize edilmesini istiyoruz.

Sendika bürokratlarının sözleşme taslağını revize etmeden aldığı grev kararının göstermelik olduğunu biliyoruz. MESS, sendika bürokratları ile elbirliği içinde bize köleliği dayatıyor. Bu yüzden farklı sendikalara üye de olsak mücadelemizin ortak olduğu bilinciyle, metal işçilerini sefalete mahkûm etmek isteyen sömürü düzenine karşı ayağa kalkıyoruz.

Taleplerimiz, şunlardır:

1-Taslak revize edilsin!

2-Revize edilmiş taslak ile greve!

3-Söz yetki karar metal işçilerine!

ADİENT(GEBZE), AKA, ANADOLU ISUZU, ARÇELİK(ANKARA), ARÇELİK(BOLU), ARÇELİK(ÇAYIROVA), ARÇELİK(ÇERKEZKÖY), ARÇELİK(ESKİŞEHİR), ARPEK-ARFESAN-APERAM, AUTOLİV, BELKA, BELTAN, BEYÇELİK, BORÇELİK, BORUSAN MANNESMAN(BURSA), BORUSAN MANNESMAN(İSTANBUL), BOSCH, BOSCH RETHROX, CENGİZ MAKİNA, CMS, COŞKUNÖZ, ÇEMTAŞ, ÇİMSATAŞ, ÇOLAKOĞLU, DEMİSAŞ, DINEX, DİNİZ ADİENT, DOSTEL, EGE ÇELİK, FARBA(GEBZE), FEDERAL MOGUL, FERRO DÖKÜM, FORD, KALE KİLİT, KROMAN, MAYSAN MANDO, MERCEDES HOŞDERE, NOBEL, ODELO, ORHAN HOLDİNG -ORAU, OTOKAR, OTOTRİM, RENAULT, RENTA(ESKİŞEHİR), SARKUYSAN, TEMSA, TERMO TEKNİK, Tİ OTOMOTİV, TKG, TOFAŞ, TOTOMAK, TREDİN, TTF(ANKARA), TTF(SAKARYA), VALEO, VLE, ZF SACHS

 

 

 

 

 

Birleşik Metal-İş’ten grev kararı

 

Birleşik Metal-İş Sendikası MESS’le yapılan TİS görüşmelerin tıkanması üzerine üyelerinin bulunduğu 4 fabrikada grev kararı aldığını duyurdu.  MESS’in %17’lik sefalet zammı teklifine ilişkin yazılı açıklama yapan Birleşik Metal-İş grev kararını şu ifadelerle duyurdu:

“Sendikamız grup toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işletmelerden ilk olarak Çimsataş Çukurova İnşaat Makinaları (Mersin), Totomak Makina (İzmir), Kroman Çelik (Kocaeli) ve Sarkuysan Elektronik Bakır (Kocaeli) fabrikalarında 14 Ocak 2022 tarihinde uygulanmak üzere grev kararlarını almıştır.

Konuyla ilgili yasal tebligatlar işveren sendikasına yapılmış olup, süreç başlatılmıştır.

Grup sözleşmesi kapsamındaki diğer işletmeler için grev uygulama tarihleri sendikamız tarafından önümüzdeki günlerde açıklanmaya devam edecektir.”