6 Eylül 2019
Sayı: KB 2019/32

Krizin yıkıcı etkisine karşı eylemsel bir mücadele hattı
12 Eylül düzeni sürüyor
12 Eylül karanlığında semiren gericilik
Sermayedarların sömürü cenneti Türkiye!
Petrol-İş 28. Genel Kurulu üzerine
Tekstilde “Grev kapıda” mı?
Esenyurt’taki anket çalışmamızdan yansıyanlar
Ağustos Ayı İşçi Hakları İhlalleri Raporu
EYT hareketi sürüyor
Ankara İşçi Meclisi piknikte buluştu
Sovyetler Birliği ile bütün insanlık arasındaki çıkar birliği - Mao Zedung
İşgalci-saldırgan politikanın bumerangı
Hegemonya mücadelesi olarak “ticaret savaşları”
Amazonlar, ekolojik yıkım ve kapitalizm
İsviçre’de kadına yönelik şiddet ve cinayetler
Ağustos ayı kadın cinayetleri: En az 49 kadın katledildi
Yoksulluğun çözümü: Mülksüzleştirenleri mülksüzleştirmek!
Sanatı ve yaşamıyla yiğit bir devrimci: Yılmaz Güney
İllerde 1 Eylül eylemleri
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ağustos ayı kadın cinayetleri: En az 49 kadın katledildi

 

Kadın haklarına düşman AKP iktidarı yeni hak gaspları hazırlığını sürdürürken, kadın cinayetlerinin de arkası kesilmiyor. Kadın haklarının korunmasıyla ilgili yasaları etkin bir şekilde uygulamayan dinci-gerici iktidar, boşanmalara arabuluculuk, nafaka hakkının budanması gibi düzenleme hazırlıkları yaparken, geride bıraktığımız ayda en az 49 kadın katledildi.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun Ağustos ayı raporuna göre, 49 kadın cinayetinin yaşandığı Ağustos ayıyla birlikte bu yılın ilk 8 ayında 294 kadın katledildi.

Kadın cinayetlerindeki artış, geçtiğimiz yıllardaki sayılarla şöyle ortaya serildi:

“2010 yılında 180, 6284 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği ve İstanbul Sözleşmesi’nin imzaya açıldığı 2011 yılında 121, 2012 yılında 210, 2013 yılında 237, 2014 yılında 294, 2015 yılında 303, 2016 yılında 328, 2017 yılında 409, 2018 yılında 440, ve 2019 yılının ilk 8 ayında toplam 294 kadın öldürüldü.”

Katledilen 49 kadından 29’unun neden öldürüldüğü tespit edilemedi. Bununla birlikte kadın cinayetlerinin bahanelerinde en çok öne çıkan, kadınların boşanma, ayrılık gibi kendi yaşamlarıyla ilgili aldıkları kararlar oldu. 10 kadın bu bahanelerle katledildi. Kalan 7 cinayet “şüpheli” olarak kayıtlara geçerken, 3 cinayetin bahanesi ise “ekonomik durum” oldu.

Kadınlar büyük çoğunlukları eş, akraba ve tanıdıkları tarafından katledildi. 14 kadın eşi tarafından öldürülürken, 8’i tanıdık/akraba, 7’si birlikte olduğu erkek, 3’ü eskiden birlikte olduğu ve ayrıldığı erkek, 2’si babası, 2’si eskiden evli olduğu ve boşandığı erkek, 2’si kardeşi, 2’si oğlu ve 1’i de üvey oğlu tarafından katledildi.

Kadın cinayetlerinin en fazla yaşandığı iller 5’er cinayetle İstanbul ve Ankara olurken, Isparta’da 4, Samsun’da 3 kadın katledildi. 26 kadın evinde, 2’si yolda, 2’si hastanede, 1’i işyerinde, 1’i kafede, 1’i eğlence mekanında, 1’i parkta, 1’i arabada ve 6’sı sokak ortasında öldürüldü. Kadınlardan 1’inin baraj gölünde ve 1’inin de arazide cansız bedenleri bulundu. 6 kadının nerede öldürüldüğü tespit edilememiştir.

“Ölmek istemiyoruz”

6284 sayılı kanunun ve İstanbul Sözleşmesi’nin etkin bir şekilde uygulanması gerektiği, “idam”ın çözüm olmadığı vurgulanan raporda, Emine Bulut’un katledilişinin ardından kadınların tepkilerini eylemlerle ortaya koyduğu üzerinde duruldu. Kadınların ülkenin dört bir yanından “Ölmek istemiyoruz” diyerek meydanları doldurduğu ifade edildi.

Ağustos ayı raporunda, kadınlarla ilgili dünyadaki gelişmelere de yer verildi. Kadın cinayetlerine, iktidarların kadın düşmanı politikalarına karşı Meksika ve Brezilya’da gerçekleşen eylemlere dikkat çekildi. İran’da zorunlu başörtüsü uygulamasını protesto eden 24 yaşındaki Saba’nın 20 yıl hapis cezasına mahkum edildiği belirtildi.

Çocuk istismarları devam ediyor

Ağustos ayında gündem olan çocuğa yönelik istismar, taciz ve şiddet örneklerinin de yer aldığı raporda, “Çocuk istismarları devam ediyor” denildi. Ek olarak, kadın ve çocuklara yönelik şiddet, taciz, istismarla ilgili devam eden davalar da hatırlatıldı.

 

 

 

 

İkinci Ensar vakası!

Bir kereden bir şey olmaz” diyenlere duyurulur...

 

2014-2015 yılları arasında Ümraniye’de Fıkıh-Der’e ait yatılı Kuran kursunda 6 erkek çocuğuna cinsel istismar gerçekleştiği, çocukların şikayeti üzerine gün yüzüne çıktı ve istismara maruz kalan çocuk sayısının 20 olduğu belirtildi. Şikayet üzerine soruşturma başlatıldı. Dava hâlâ devam ediyor. Bu olaydan iki ayrıntı yansıdı medyaya. Cinsel istismara uğrayan erkek çocukların bu durumu aileleriyle paylaşmalarına rağmen ailelerinin çocuklarına inanmaması. Dinsel gericiliğin ailelerin beyinlerini ele geçirip kör ettiği ve şüphe bile edemediğini gösteriyor. İkincisi ise çok daha vahim. Cinsel istismar suçunu işleyenlerden biri üç yıldır ücretli öğretmenlik yapan Tarık Bektaş’ın, dava devam ettiği halde Sancaktepe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından üç yıldır aynı okula ücretli din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni olarak görevlendirmesidir.

Parasız, laik, bilimsel, demokratik, anadilinde eğitimi savunduğu için binlerce öğretmeni ihraç eden, bu da yetmezmiş gibi ihraç edilenlere kapılarını açan özel eğitim kurumlarına “Kapınıza kilit vururum” tehdidinde bulunan, “güvenlik” soruşturmaları ile on binlerce öğretmen adayının atamasını yapmayan bir “milli eğitim” anlayışı varken; çocuk istismarı ile yargılananlar, hem de öğretmen olarak torpille görevlendirilebiliyor.

Yaşanan münferit ve bir kereye mahsus bir olay değildir. Sancaktepe Milli Eğitim Müdürlüğü, “Türk Milli Eğitimi”nin küçük bir karikatürüdür. Bu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın personel ihtiyacını karşılama anlayışıdır. Dinsel gericiliğin, sömürünün egemen olduğu hiçbir yerde taciz, tecavüz, istismar bir kere olmaz, çünkü kadın, çocuk, doğa, hayvan ve diğer her şeye egemen olmak, onları sömürmek ve kendi çıkarlarına kullanmak isterler.

Biz işçi-emekçi kadınlar ataerkil anlayışa, dinsel gericiliğe, milliyetçiliğe, her türlü istismara karşı mücadeleye devam edeceğiz. Çocuklarımızdan o pis ellerinizi çekin!

İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları

3 Eylül 2019

 

 

 

 

Kadın katiline mahkemeden “iyi hal” ve “tahrik” indirimi

 

Düzen yargısı bir kez daha kadın katillerine arka çıktı. Yine kadın cinayetlerini teşvik eden bir karara imza attı.

Kadın cinayeti, Seyhan ilçesinin Akkapı Mahallesi’nde 11 Eylül 2014 günü meydana geldi. 14 yaşında evlenen, 15 yaşında Mısra isimli bir kız çocuğu sahibi olan Burcu Çiftçi (19) eşi Mehmet Çiftçi (27) ile kıskançlık yüzünden sürekli tartışmaya başladı. Bu nedenle Çiftçi sık sık baba evine gitmeye başladı. Son olarak 4 aylık hamile olduğunu öğrenen kadın öldürülmeden 2 gün önce baba evinden yeniden eşinin yanına gitti. Ancak çift kıskançlık yüzünden yine tartıştı. Mehmet Çiftçi, kızını ve eşini yanına alarak Akkapı Mahallesi’nde bir mısır tarlasına giderek burada eşini sandalyeye oturtup göğsünden 3 el ateşle vurdu.

Kadın katili daha sonra otomobille olay yerinden kaçıp kızını Mustafa M. isimli bir kişiye verdi. Bir süre sonra genç kadının ailesi kızına ulaşmaya çalıştı. Ancak ulaşamayınca polisi arayarak “Kızımıza ulaşamıyoruz, damadımız tarafından öldürüleceğinden şüpheleniyoruz” diye ihbarda bulundu. Bunun üzerine harekete geçen polis, gece yarısı genç kadını mısır tarlasında öldürülmüş halde buldu. Cinayet dedektifleri bir süre sonra katil Mehmet Çiftçi’yi yakaladı. Çiftçi çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.

Tutuklanan Çiftçi, eşini kendisini aldattığı için öldürdüğünü ileri sürdü. Mahkeme, 12 Mayıs 2015’te sanığı oy çokluğu ile ‘hamile eşini öldürmek’ suçundan önce ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum etti. Katilin cezası “haksız tahrik ve iyi hal”den dolayı 18 yıl 4 aya düşürüldü.