28 Haziran 2019
Sayı: KB 2019/24

Dinci-faşist iktidar kaybetti!
Düzenin krizi ve örgütlü mücadele
Toplumlar dinci-gericiliğin ‘deli gömleği’ni parçalıyor!
Sermaye cephesi “reform” saldırılarına odaklanmayı bekliyor
Kıdem tazminatının gaspı hazırlıklarında sona gelindi
Sermeye için ucuz işgücü, sınıfımızın parçası olan göçmen işçiler
Sorularla kıdem tazminatının fona devri tartışmaları
Yaklaşan MESS Grup TİS’lerine tarihsel bir pencereden bakmak
İstanbul seçimleri ve sonrası
“Kitle hareketleri devrimci önderlik birikimini mayalıyor”
Büyük iklim grevinin ardından FFF hareketi
Emperyalist enerji savaşları ve Doğu Akdeniz
ITUC raporundan yansıyanlar
İran’a karşı tırmanan emperyalist-siyonist saldırganlık
Kore Savaşı, NATO’ya üyelik ve emperyalizme kölelik
İşyerlerinde şiddete ve tacize karşı mücadeleye!
Marx ‘işçi anketi’ hazırlarsa...
2 Temmuz Sivas Katliamı: Türküler yanmaz!
İlk fabrika işgali: Derby
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İlk fabrika işgali: Derby

 

1968’in 4 Temmuz sabahı 1600 Derby işçisi fabrikayı işgal etti. 6 gün boyunca işçilerin organize bir şekilde sürdürdüğü işgal eylemi, kendisinden sonra gelecek militan eylem biçimlerinin önünü açtı.

1960’lı yıllar tüm dünyada ve Türkiye’de yaygın direnişlerin, işgallerin yaşandığı bir dönemdi. İşçiler, öğrenci gençlik, köylüler çeşitli mücadele araçları ile haklarını arıyorlardı. Bu yıllarda işçi sınıfının mücadelesinin gelişmesinin sonucu olarak, icazetçi-sarı sendikal anlayışa karşı öncü ve devrimci işçilerin girişimiyle 1967’de DİSK kuruldu. DİSK’in kuruluşu sonrası birçok işkolunda örgütlenmeler başladı. Patronlar gelişmekte olan sınıf hareketine yönelik saldırılara başvuruyorlardı. Devlet ile işbirliği içerisinde ayak oyunları düzenleyerek, yükselen sınıf mücadelesinin önüne geçmeye çalışıyorlardı.

Derby’de yetki sarı sendikaya

İşte bu yükselen mücadelede militan aktörlerden olan ve DİSK’in kurulmasına önderlik eden Lastik-İş’in, Kazlıçeşme’de bulunan Derby fabrikasında örgütlenmesinin ve yetki almasının önüne geçmek için Türk-İş’e bağlı Kauçuk-İş devreye sokulur. İşkolunda 11 bin işçi olmasına rağmen Kauçuk-İş 14 bin üyeye sahip olduğuna dair yalanlar yayar. Derby patronu da fabrikasında Kauçuk-İş ile anlaşmalı olarak, işçilerin haberi olmadan naylon üyelikler yapar. Süreç yargıya gider. Yargı da kendi rolünü yerine getirerek yetkiyi Kauçuk-İş’e verir. Kauçuk-İş ve fabrika yönetimi tarafından, 4 Temmuz günü işyerinde sözleşme görüşmelerinin başlatılması kararlaştırılır.

Lastik-İş bu süreçte referandum talebinde bulunarak işçilere sendika seçme hakkının tanınmasını talep eder. Ancak bu talep ne işbirlikçi Kauçuk-İş ne de patron tarafından kabul görür. Fabrikadaki öncü işçiler ve temsilciler bu durum üzerine Lastik-İş’le beraber fabrika işgali kararı alırlar. Zafer Aydın, o günleri, Geleceğe Yazılmış Mektup 1968 Derby İşgali adlı kitabında şöyle anlatır:

Kauçuk-İş’ten de, idareden de işçinin iradesine başvurma konusunda olumlu bir yaklaşım göremeyen Lastik-İş için referandumu fiilen yapmanın dışında başka bir seçenek kalmamıştı. 1968 yılına damga vuran üniversite işgal eylemlerinden esinlenen sendika kararını verdi. İşyeri işgal edilecek ve işçinin iradesinin ortaya çıkması sağlanacaktı. Gizli gizli toplantılar yapıldı. Temsilcilerden ve öncü işçilerden oluşan 22 kişilik bir komite kuruldu.”

İşgal ve zafer

Sözleşmenin başlayacağı 4 Temmuz günü, gece vardiyasında olan işçiler 6.15’te fabrikaya el koyarlar. Patron temsilcileri ve Kauçuk-İş temsilcileri fabrika dışına çıkartılır. Kapılar kaynaklanır ve telefon santralı kontrol altına alınır. Kapıdaki güvenlikler sendika odasına kilitlenir. Girişe, duvarların üstüne nöbetçiler yerleştirilir. Olası bir müdahaleye karşı duvarların diplerine lastik tozları saklanır. Sabah vardiyasına gelen işçiler de işgale eklenirler. Sabah kapıya lüks arabaları ile gelen patron ve Kauçuk-İş yöneticileri arabadan inmeden geri dönerler.

Patron, meseleyi iki sendika arasındaki bir rekabetmiş gibi göstermek için çaba harcar. Diğer taraftan da makinelere zarar gelmemesi için araya işçiler nezdinde hatırı sayılır kişileri koyar. İşçilerin cevabı şöyledir:

Biz makine düşmanı değiliz. 90 liraya işçi çalıştıran vicdansızlık, bizden bu vicdansızlığı beklemesin!

Türk-İş ve patron örgütleri “mülkiyet hakkına tecavüz var” diyerek devleti göreve çağırır. Bu süreçte Türk-İş işgalin başka fabrikalara da yayılmasından korkarak dönemin başbakanı Süleyman Demirel ve Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’la bizzat görüşerek işgale müdahale edilmesini talep eder.

“Lastik-İş az daha gidiyordu, İşgalle kurtuldu”

“İşgal hareketleri fabrikaya sıçradı” diye gazetelere manşet olan Derby işçileri, işgali komitesi aracılığı ile yönetiyor ve kararlarını “boykot komitesi” imzası ile açıklıyordu. Komite bazı kaynakların 16, bazılarınsa 18 madde dediği talepler listesi yayınladı. İşgal o dönem büyük bir ilgiye konu oldu. Çeşitli fabrikalardan ve işçilerin ailelerinden büyük destek geldi. Diğer yandan da hareketli bir sürecin içerisindeki gençlik güçleri direnişle büyük bir dayanışma içerisinde oldular. “İşçi-gençlik ele ele” sloganının en belirgin duyulduğu bir zamandı.

6 günlük işgalin ardından patron dize geldi ve işçilerin referandum talebini kabul etti. Referandumdan Kauçuk-İş’e sadece 6 oy çıktı. Diğer oylar Lastik-İş’e gitmişti. İşçiler hemen işbaşı yapmadılar. Patronun, seçtikleri sendika olan Lastik-İş ile taleplerinin yer aldığı protokol imzalamasını sağladılar. Sürecin sonunda 9 işçi tutuklandı. 1 ay süren tutukluluk süreleri boyunca işçiler, tutuklanan işçi arkadaşlarını ve ailelerini yalnız bırakmadılar.

Bir Derby işçisi işgali şöyle özetliyordu: “Eğer o gün sözleşme imzalansaydı, bizi satacaklardı. Ben 22 yıl boyunca sabah 8 akşam 17.30 çalıştım. İşgal günü sabah 8’de fabrikaya gittim. Boykot başladı dediler. Kapıları tuttuk. Kimseyi ne içeri ne dışarı bırakmadık. İşi olanlar sendikada söyleyip, gidip geliyordu. Bir akşam ben eve gelip gittim. Etrafa taş istifledi işçiler. Polis gelirse karşı koymak için. Polis de, asker de, kimse karışmadı bize. Lastik-İş az daha gidiyordu. İşgalle kurtuldu.

Derby işgalinin ardından anayasada yer almayan sendika referandumu, birçok işyerinde yine Derby benzeri işgallerle hayata geçirildi. Fabrika işgalleri giderek yaygınlaşmaya, militan bir boyuta evrilmeye başladı. Derby işgal eyleminin önemli ve onu tarihe yazan yanı, işçilerin geçici bir süre de olsa patronun mülkiyet hakkına el koyuyor olması idi. Patronun mülkiyet hakkından doğduğunu varsaydığı yönetme hakkını fiilen ortadan kaldırmış olmak Derby işgalini tarihe yazdı.

Derby işgali işçi sınıfının bugün içinde tutulduğu sömürü ve sendikal ağalık düzeninden kurtuluşun anahtarını tarihsel bir deneyim olarak gösteriyor. Sınıf hareketinin veya işbirlikçi-sendikal düzenin koltuk kapmacalarla değişeceğini düşünenler veya böylesi bir gaflet içerisinde olanlar dönüp dönüp Derby işgaline, işçi sınıfının tarihine bakmalıdır.

Kocaeli’den bir Kızıl Bayrak okuru