7 Aralık 2018
Sayı: KB 2018/46

Orta oyunu başladı, çay-simit hesabıyla asgari ücret belirleniyor
Düzen muhalefetinin asgari ücretle imtihanı
“Enflasyon düştü”, peki ya hayat pahalılığı ve ekonomik kriz?
Kızıl Bayrak’a Efrîn davasında ilk duruşma
Sermaye iktidarının yeni torba yasası
Kapitalizmde ilaç ve sağlık sektörü
Asıl sorun hangisi: Endüstri 4.0 mı, kapitalist üretim ilişkileri mi?
Flormar direnişi 200’lü günlerde
Siyasal bir taşeron: Limak
BDSP’den kriz gündemli panel-forum
Kadın mücadelesi ve örgütlenmesinin yakıcılığı
Kadına yönelik şiddete karşı tepki büyüyor!
Bir dava insanı!
Emperyalistler arası nüfuz kavgası şiddetleniyor!
“Ulusal birlik” bir yanılsama, Devrimci önderlik birleştiricidir!
Almanya’da ırkçı-faşist hareketler ve anti-faşist mücadele!
Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak! Yaşasın İntifada!
“Kaynayan cehennemler” ve
“hazır cennetler”
Erdal olup geleceğiz ve değişecek dünya!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sermaye iktidarının yeni torba yasası…

Hırsızlık, yolsuzluk, adam kayırma...

 

Sermaye düzeninde yerel yönetimler birer rant ve talan alanı olarak iş görüyor. İktidarından muhalefetine tüm düzen partileri yerel seçim süreçlerinde bu rant kaynağını ele geçirmek için çırpınıyorlar. Son süreçte iyice yıpranan ve emekçi kitleler nezdinde teşhir olan AKP iktidarı yerel seçim kapışmasının en saldırgan tarafını oluşturuyor. Her zamanki gibi bu uğurda her türlü yalan ve hileyle konumunu korumaya, mümkünse güçlendirmeye çalışıyor.

Son dönemde AKP iktidarını yıpratan ekonomik krizin göstergeleriyle oynamak bunlardan biri. Emekçi düşmanı iktidar, örneğin çeşitli manipülasyonlarla enflasyonu düşük göstermeye çalışıyor. Sanki her şeye yüzde yüzden fazla zam gelmemiş gibi, yüzde onluk indirimlerle adeta emekçilerin aklıyla alay ediyor.

Gerici iktidarın çabalarının bir diğer boyutunu ise ABD ile arayı düzeltip, batı emperyalizmine tekrar biat tazeleyerek, sıcak para akışını sağlamak oluşturuyor. Ayrıca kıdem tazminatı gaspını yeniden gündeme getirip büyük burjuvazinin güvenini pekiştirmeye çalışıyor.

Bu arada işçi ve emekçilerin, işsizliğe mahkum edildiklerinde çok küçük bir kısmından faydalandıkları, büyük kısmı sermayenin emrinde olan işsizlik fonundan yararlanma kurallarını “esnetiyor”. Geçtiğimiz günlerde meclisten geçen torba yasadaki bir kanuna göre fondan yararlanabilmek için gereken “başvurudan önceki 120 günlük prim ödeyerek sürekli çalışma” koşulu, “hizmet akdine tabi” olarak değiştirildi. Böylece 120 gün boyunca hizmet akdine tabi olmasına karşın devamsızlık hallerinden kaynaklı ödememe durumu ortadan kaldırılacak. Zaten işsiz kalma durumunda hayatta kalabilmeleri için işçilerin ücretlerinden yapılan kesintilerle oluşturulan fonun, işçiye verilme “şartlarının” esnetilmesini bir lütuf gibi sunan gerici iktidar, aynı torba yasada yandaş sermaye kodamanlarına getirdiği kolaylık ve teşviklerden bahsetmiyor.

Aynı torba yasada yer alan bir başka kanuna göre varlık finansmanı fonlarının sermaye piyasalarında yaptıkları işlemler dolayısıyla elde ettikleri kazançlar, banka ve sigorta muameleleri vergisinden istisna tutulacak. Böylece Erdoğan’ın başkanı, Berat Albayrak’ın da başkanvekili olduğu Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi’nin yaptığı işlemler nedeniyle elde ettiği para Gelir Vergisi Yasası’ndan muaf tutulabilecek.

Öte yandan Cumhurbaşkanlığınca yapımının üstlenilmesine karar verilen teleferik, füniküler, monoray, metro ve şehir içi raylı ulaşım sistemleri, projenin tümü tamamlanmadan önce işletmeye açılabilecek durumda ise düzenlenecek protokoller sayesinde mülkiyet devrine kadar işletmenin devri yoluyla hizmete açılabilecek. Ayrıca Kamu İhale Sözleşmeleri Yasası’nda yapılacak değişiklikle, beklenmeyen bir fiyat artışı yaşanması durumunda “çılgın projelerin” aksamaması için, ihaleyi üstlenen firma sözleşmeyi feshedebilecek ya da devredebilecek. Yani içinde devlet kuruluşlarının yer aldığı ve tüm yetkileri Tayyip Erdoğan’a ait olan Varlık Fonu, gelir vergisinden muaf hale getirildi. Yanı sıra özellikle İstanbul için bir yıkım anlamına gelen mega projelerin ihalesini alan şirketler olası fesih durumlarında tüm yükümlülüklerinden kurtuluyorlar.

Torba yasada yer alan başka bir kanuna göre ise belediyelerin ihtiyaç duyduğu yatırım nitelikli projelerin gerçekleştirilmesi amacıyla, cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulan Strateji ve Bütçe Başkanlığı bütçesine belediyelere yardım ödeneği konulabilecek. Cumhurbaşkanı, bu ödenekten istediği belediyeye para aktarabilecek. İsteyen belediye bu ödenekten pay almayı cumhurbaşkanından talep edecek. Böylece cumhurbaşkanı istediği belediyeye “yatırım projelerinin gerçekleştirilmesi” adı altında bütçeden para aktarabilecek. Geçtiğimiz ay açıklanan Sayıştay raporunda AKP’li belediyelerde yaşanan yolsuzluk ve adam kayırma ayyuka çıkmışken, bu yeni düzenleme sayesinde, işçi ve emekçilerin vergisiyle dolan devlet kasasından bu yandaş belediyelere para akıtılacak yine.

İşçi sınıfı ve emekçilerin örgütsüzlüğünden kaynaklı bu kadar pervasız bir şekilde çalan, çırpan, soyan sermaye iktidarı artık çürümüşlüğün sınırlarını da aşmış bulunuyor. İşçi sınıfı ve emekçi kitlelerin bu çürümüşlükten yakalarını kurtarabilmeleri için sınıf mücadelesinden başka bir seçenek yoktur.

 

 

 

 

Sermayeyi kurtarma paketi

 

Torba yasa tasarısı, işçi ve emekçilerde olumlu algı yaratmak adına “işsizlik maaşı kolaylaşacak” yalanıyla sunulurken gerçekte tasarıdaki madde böyle bir ‘kolaylaşma’ sunmuyor. Ayrıca tasarıdaki diğer maddelerle birlikte düzenleme işçi sınıfına değil sermayenin çıkarlarına hizmet ediyor.

Torba tasarıda, AKP iktidarının kriz önlemleriyle ilgili düzenlemelerinin başında ‘Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi’ kurulması geliyor. Tasarının 22. maddesinde yer alan düzenlemeye göre, ilgili komite “finansal sistemin ekonomik büyümeyi sağlıklı bir şekilde desteklemesi” başta olmak üzere finansal sistem ve reel sektör arasındaki koordinasyonu arttırmayı amaçlıyor.

Tasarıdaki 22. maddede “finansal sistemin bütününe sirayet edebilecek bir kriz” uyarısı da dikkat çekiyor. Böyle bir durumun komite tarafından tespiti durumunda ise gerekli tedbirlerin belirlenmesi yetkisi doğrudan cumhurbaşkanına veriliyor. 22. maddenin ilgili bölümünde şu ifadeler yer alıyor:

Finansal sistemin bütününe sirayet edebilecek ölçüde olumsuz bir gelişmenin Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi tarafından tespiti halinde, üye kurum ve kuruluşların yetkileri dışında alınması gereken tedbirleri belirlemeye Cumhurbaşkanı yetkili olup, ilgili bütün kurum ve kuruluşlar belirlenen bu tedbirleri derhal uygulamakla yetkili ve sorumludur.”

Yasa teklifindeki diğer maddelerle kâr eden kamu iktisadi teşebbüslerinin (KİT) gelirlerinin zarar edenlere borç vermesi, İller Bankası’nın kârının yüzde 51’inin belediyelere rant projeleri için kullanılması, belediyelere Erdoğan’ın yetkisiyle pay aktarılması hedefleniyor.

Tasarıdaki bir diğer maddede de “mega proje” adı altında yürütülen projelerde ana yüklenicilere fesih veya devir hakkı tanınıyor. Böylece krizin etkisiyle söz konusu projelerin aksamasının önüne geçilmesi amaçlanıyor.