16 Kasım 2018
Sayı: KB 2018/43

Krizin kaynağı sistemin kendisidir!
Devrimci sınıf mücadelesini büyütelim!
Kriz, sınıf mücadelesi ve enternasyonalizm
“Türkçe ezan” tartışması üzerine
Tek adam rejiminin ilk 100 gününün bedelleri
Sendika ağalarını korku sarınca…
DEV TEKSTİL temsilcisiyle Greif davası üzerine röportaj
Sınıf mücadelesi yargılanamaz!
Kazanana kadar mücadeleye devam edeceğiz!
Alaattin yoldaş ya da bir davanın gerçek sahibi olmak!..
Bugünün devrimcileri Alaattin Karadağ’dan ne öğrenmeli?
“Barış” bir seremoni, “savaş” bir tehdittir!
Lufthansa’da azgın sömürü…
Dünyada grev, eylem ve işten atmalar
25 Kasım’da sokağa, eyleme, mücadeleye!
Sosyal yardımlar ve yoksulluk
Suriyeli göçmen emeği azgınca sömürülüyor
Hasta tutsaklar katlediliyor!
Çocuklarımızın yolunu gözleyenler
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

25 Kasım’da sokağa, eyleme, mücadeleye!

 

25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü…

İşyerinde, evde, sokakta, okulda kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığı bir süreçten geçiyoruz. Sadece fiziki değil, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddet de artıyor. 2018 yılının Eylül ayına kadarki resmi rakamlara göre katledilen kadın sayısı ise 328. Son on yıldır kadına yönelik şiddet sistematik olarak tırmanıyor, her on kadından dördü şiddet görüyor. Çocuk yaşta evliliklerin ve çocuk istismarlarının artması, tablonun çok daha ürkütücü olduğunu gösteriyor.

İşyerlerinde kadın işçilerin karşı karşıya kaldıkları sorunlar arasında mobbing ve cinsel kimliklerine dönük baskılar önemli bir yer tutuyor. Kadın işçilerin aynı işi yapan erkek işçilerden daha düşük ücret alması zaten bir sorun alanı iken, ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte işten ilk çıkartılıp kapıya konulanlar onlar olacaklar.

Toplumsal yaşamın her alanında dinci gerici iktidar eliyle yürütülen politikalarla kadınlara dönük saldırılara zemin düzleniyor, hak ve özgürlükleri tırpanlanıyor. 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi kanunu ile nafaka kanunundaki değişiklik planları, kazanılmış yasal haklara dönük son vuruşlar olma özelliği taşıyor.

Tek adam rejimiyle daha da tırmanışa geçen kadına yönelik şiddetin kaynağı, içinde yaşadığımız kapitalist sömürü düzenidir. Bir sınıfın başka bir sınıfı sömürüsü üzerine kurulu bu düzende birilerinin zenginleşmesi, başkalarının yoksullaşması pahasına gerçekleşiyor. Dünyada bir avuç insan, geride kalan milyonlarcasının emek gücünü gasp ederek varlığını sürdürüyor. Bunu da baskı ve zora dayanarak başarabiliyor. Kadınlar üzerindeki çifte baskı ve ezilmişlik de bu sınıfsal eşitsizliğe dayanıyor.

Kapitalizmin yapısal sorunlarının ürünü olarak her geçen gün derinleşen krizi, sömürü, baskı ve şiddeti arttırırken, din istismarcısı AKP iktidarı dine dayalı bir toplumu hedefleyen politikaları pervasızca uyguluyor.

Bu karanlık tabloyu değiştirmenin yolu, sömürü, baskı ve şiddetin kaynağı kapitalizmi yıkmaktan, bunun için de kadını-erkeğiyle işçi sınıfının bu mücadelede yerini almasından geçiyor.

İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları olarak, kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi kapitalizme karşı mücadelenin bir başlığı olarak ele alıyoruz. İşçi ve emekçi kadınlara mücadele ve örgütlenme çağrılarımızı taşımaya, bu temelde etkinlik ve eylemlerimizi örgütlemeye devam edeceğiz.

Baskı ve devlet terörünün tırmandırıldığı, tek adam diktatörlüğü altında en ufak muhalif sese bile tahammül edilmediği bir süreçten geçiyoruz. Devrimcilerin, ilericilerin, Kürt halkının gözaltı ve tutuklama terörü ile baskı altına alınmaya çalışıldığı, hak arayan herkesin “terörist” olarak yaftalandığı bu karanlık tabloda, hak ve özgürlükler mücadelesini büyütmek ve eylemli tepkileri örgütlemek önem taşıyor.

Bugün AKP iktidarının kadınlara yönelik politikalarına karşı çıkan, sokağa yönelen geniş bir kadın kitlesi bulunmaktadır. 25 Kasım gündemli gerçekleşen kitle eylemlerinde, biriken öfke ve tepkiyle bu mücadele potansiyeli kendini dışa vurmaktadır. İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları, kadın işçilerin talep ve istemlerini de içeren devrimci şiarlarla ve kendi bağımsız tutumuyla bu eylemlerde yerini almalıdır.

İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları

 

 

 

 

Üç ilde kadın cinayetleri

 

Kadın üzerindeki çifte sömürüyü, baskı ve şiddeti ağırlaştıran AKP iktidarı döneminde artan kadın cinayetlerinin arkası kesilmiyor. Son olarak da Maraş, İstanbul ve Urfa’da kadınlar katledildi.

İstanbul Küçükçekmece’de Halkalı Merkez Mahallesi Akçay Sokak’ta yaşayan Zahide Oğuz’un evine boşandığı eşi K.O. geldi. İkili arasında tartışma çıktığı, K.O.’nun Oğuz’u darp ettiği ileri sürülürken, bunun üzerine Oğuz’un kardeşi Kutluay Oğuz K.O.’ya engel olmaya çalıştı. K.O. hem eski eşi Zahide Oğuz’u hem de Kutluay Oğuz’u katletti.

Urfa’nın Siverek ilçesinde Bağlar Mahallesi’nde yaşayan Ahmet Kılavur ile eşi Cemile Kılavur arasında tartışma yaşandığı iddia edildi. Sonrasında Ahmet Kılavur, av tüfeğiyle önce eşini vurdu, ardından da intihar etti. Sağlık ekipleri Ahmet Kılavur’un hayatını kaybettiğini tespit ederken, eşi hastaneye kaldırıldı, fakat tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Maraş’ın Onikişubat ilçesine bağlı Oruç Reis Mahallesi 9. Sokak’taki aile evinde kalan Sibel Akpınar boşanma aşamasında oldukları ileri sürülen eşinin saldırısıyla karşılaştı. Sabah saatlerinde eve gelen Ramazan Akpınar, eşinin babası Ali Çiftçi, annesi Pakize Çiftçi ve Sibel Akpınar’ı av tüfeğiyle vurdu. Cinayetler sırasında Sibel Akpınar’ın üç çocuğunun da evde bulunduğu kaydedildi. Komşuları Cemal Ahraz, çiftin dilekçeyle boşanma başvurusunda bulunduğunu, savcılığın Ramazan Akpınar hakkında uzaklaştırma kararı olduğunu belirtti.