30 Mart 2018
Sayı: KB 2018/13

Emekçiler mücadeleye odaklanmalı!
Krizin faturasını emekçilere ödettirecekler
İşgalin acı faturası
Kirli ilişkilerin aynasında: AKP ve Demirören Holding
Birleşik, kitlesel, militan 1 Mayıs için ileri...
Şeker fabrikalarımıza sahip çıkalım!
Akkim direnişi üzerine
“Uğur Konfeksiyon’da yürüttüğümüz mücadele son bulmayacaktır”
İşçi inisiyatifi her açıdan ve her alanda güçlendirilmeli
“Hakların talep etmekle alınmadığı gerçeğini iyi biliyoruz”
Ortadoğu, Türkiye ve Kürt sorunu - III - H. Fırat
Ticaret savaşları kızışıyor
Yolunu kaybetmiş Avrupa’nın “birliği” ve karanlık geleceği
Fransa’da sular durulmuyor
Almanya’da kamu çalışanlarından uyarı grevleri
Ortadoğu halklarının düşmanı Rheinmetall
Ekim Devrimi’nin 100. yılında Kollontay’ı okurken... / 8
Heybesi barış dolu, umut dolu gelinliğiyle Pippa Bacca
Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananlar üzerine...
Çocuk sömürüsü ile başlayan uysal toplumu yaratma organizasyonu: Çıraklık
Cesaretin ve adanmışlığın adı: Kızıldere
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İşçi inisiyatifi her açıdan ve her alanda güçlendirilmeli

 

Kroman fabrikasında baş temsilci ekseninde yaşanan gelişmelerin etkileri uzun süre devam edecek gibi. Dahası, olayın etkisi sadece Kroman fabrikasında değil, süreci izleyen diğer fabrikalarda da kendisini gösterecektir.

2015 metal grevinin yasaklanmasının ardından grev iradesini devam ettirmeyen ve sendikal demokrasiyi hiçe sayarak karar alan sendika yönetimine tepki olarak Kroman fabrikasında işçiler Özcan Temel’i baş temsilci seçtiler. Sonraki dönemlerde ve 2017 grev döneminde de aldığı tutumla Kroman işçileri ve atılan temsilci ön plana çıktı. Temel, sözleşmenin imzalanmasının ardından yeniden temsilci seçildi. Fabrika yönetimi baş temsilciyi işten atmak için girişimlerde bulunsa da başarılı olamadı. 24 Mart’ta ise atıldığı haberi geldi. Ertelenen işten atma kararı fabrika yönetimi tarafından farklı bir kurgu ile uygulandı. Amaç sadece temsilciyi atmak değil aynı zamanda işçiler üzerinde denetimi ele geçirmekti. Kroman işçilerinin sonuna kadar arkasında olduğu ve iş başı yapmadığı baş temsilci Temel’in ortaya koyduğu olumsuz pratik işçilerin çekilmesine neden oldu. Daha fazla para isteyerek çıkmak istediğini sözlü ve dilekçe yolu ile belirtmesi, fabrika yönetiminin işçileri güvensizliğe itmek için bir fırsata çevirmesine vesile oldu. Birleşik Metal-İş Sendikası yöneticileri ise daha fazla para talebi ile işten çıkmak isteyen baş temsilcinin fabrika yönetimi ile görüşmesine ön ayak oldu.

Bir kişi üzerinden Kroman işçilerinin bütününü teslim almak için yapılan bir hesap var ortada. İşten atılan baş temsilcinin zaafları, sınıf mücadelesinin birikimi ve geneli ile kurduğu bağın sınırları, kullandığı dil ve uyguladığı yöntem uzun zamandır aranan kozun daha fazla eline geçmesini sağladı Kroman sermayesinin. Resmi tatillerde saat ücretlerine istenen zam oranını da unutturmaya çalıştı bu vesile ile yönetim. Ki, 23 Nisan’dan itibaren resmi tatillerde saat ücretlerine zam verildiği açıklanmaz ise, çalışmama kararı vardı Kroman işçilerinin.

Bu ve benzeri örnekler sınıf mücadelesinde sıkça görülmektedir. Sendikalaşmak için didinen öncü işçilerin, temsilcilerin üzerine leke atmak için türlü yöntemler uygulanagelmiştir. İşçilerin gözünde küçük düşürmek ve işçilerin mücadelesini sekteye uğratmak için öncü işçinin yüklü bir para aldığı söylenerek, işçiler arasında güven bunalımı yaratmaya çalışır sermaye. Ya da işçi sınıfının düzen tarafından yaratılan ön yargılarını kullanarak yapılmaktadır bu. En yakın örnek olarak Metal Fırtına döneminde fabrika sözcüleri üzerinden yaşananlar var. Örneğin Ford’da bir işçinin zaafları kullanılarak sermaye ciddi sonuçlar elde etmişti. Günlerdir kıramadığı direnişi, direnişin öncülerinden birinin zaaflarını kullanarak kırmıştı. Örgütlenmede ciddi bir denetim mekanizması kurulamadığı ve işletilemediği zaman bu tür sonuçların karşımıza çıkması olası bir durum.

Kroman’da fabrika yönetimi yaşananları kendi lehine kullanmak için her şeyi yaptı. Baştemsilcinin para talebi ile yazdığı dilekçeyi gösterdikten sonra işçilerin gardının düştüğünü gören yönetim, eline geçen fırsatı işçileri ezmek için kullandı. Baş temsilcinin gözaltından çıktıktan sonra işe alınması için iş başı yapmayan ve idari binanın kapısında bekleyen işçilere fabrika müdürünün yaptığı açıklamada “300 bin TL yatsa idi hesabına bunlar yaşanmayacaktı. Bundan sonra bir şey açıklanacaksa yemekhanede ben açıklama yapacağım. Bunlar (temsilciler, sendika) kendi hanelerine yazıyor. Bakın savunduğunuz adam neler yaptı” demesi her şeyi özetliyor. Müdür özetle “hem en güvendiğiniz adamı satın alabiliyorum hem sendika bir şey kazandırmıyor biz veriyoruz hem de bundan sonra benim borum öter” diyor. Tüm bunlar yaşanırken diğer temsilciler, şubeden yöneticiler de orada.

Sendika şube yöneticisinin gece vardiyasına gelip iş başı yapmayan işçilere yaptığı açıklama ise şöyle; “Diğer temsilci Ahmet Kaçakçı ile birlikte yanıma geldiler. Psikolojik sorunlarım var. Ayrılmak istiyorum, kıdem, ihbar artı 16 maaş istiyorum dedi. Ben de fabrika yönetiminden Aslan Bey’e yönlendirdim. Aslan 112 bin veriyor. O 400 bin istiyor, pazarlık yapıyor ve dilekçe yazıyor.” Eğer anlatıldığı gibi ise sorulması gereken sorular da peşi sıra gelir. Neden sendikal ilkelere uygun davranılmadığı, rüşvet istendiği açıklanıyor da bir hafta boyunca müdahale edilmiyor? Sürecin artık çirkin bir hal aldığını görüp önüne geçmek varken baş temsilcinin fabrika yönetimi ile görüşmesinin önünün açılması sendikal ilkelerle uyuşan bir tutum değildir. Öngörülü olunmasa dahi, işçilerin güvenini almış bir kişinin, temsilcinin kendi çıkarlarını gözeterek hareket etmesinin önüne geçilebilirdi. Çok kolayından bu yapılırdı. Patronun kirli oyunlarına, işçilerin güveninin bu kadar ciddi bir şekilde zedelenmesine, kargaşaya, bilgi kirliliğine izin verilmeden sorun çözülürdü. Dört gözle böyle bir koz arayan Kroman yönetimine böyle bir fırsat verilmezdi. Doğru olduğu kabul edilirse bir haftaya yayılmış bir süreç bu. Bir hafta içerisinde disiplin kurulundan, temsilcilere kadar toplantılar yapılır, kişinin konumunu kendi çıkarları için nasıl kullandığı bu kadar karmaşaya gerek kalmadan anlatılır, teşhir edilir ve halledilirdi. Ama yapılmadı. Psikolojik sorunları olduğunu, yıprandığını iddia eden temsilciler çalıştıkları fabrikanın yönetimine mi yönlendiriliyor? Kroman işçileri, Birleşik Metal-İş’e üye işçiler sendika yönetiminde uygulanan bu yöntemi sorgulamalıdır.

Temsilci, sözcü, komite, sendika yönetimi gibi kurumlar hiçbir ayrıcalığa sahip değildir. Örgütlenme aşamasında yer alan bazı bilgiler dışında tüm bilgiler açıklanmak zorundadır. Bu da güçlü bir denetim mekanizmasını zorunlu kılar. Bir veya birkaç kişinin eline geçen yönetim ve karar mekanizmaları işçileri öğrenme, karar verme, söz söyleme süreçlerinden uzaklaştırır. Yeri geldi mi böylesi sancılı süreçleri beraberinde getirir. En nihayetinde uygulanması gereken de her alanda işçi inisiyatifini, en geniş katılımla en ileri şekilde hayata geçirmektir.

Gebze’den bir MİB’li

 

 

 

 

MİB İstanbul ve Ege meclisleri toplandı

 

Metal İşçileri Birliği (MİB), İstanbul ve Ege meclisleri toplandı.

İstanbul MİB bahar dönemi meclisinde ülkedeki siyasal süreç, yakın zamanda imzalanan toplu sözleşme ve MİB’in örgütlenme seferberliği çağrısı ele alındı. Mecliste yapılan sunumda “Ortadoğu’da yaşanan savaşların faturası emekçiye kesiliyor. Emekçi çocukları emperyalist savaşlarda hayatlarını kaybederken, açlığa, yoksulluğa mahkum edilenler yine emekçiler oluyor. Savaşlara karşı ‘işçilerin birliği, halkların kardeşliği’ mücadelesi yükseltilmeli. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi, düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki engeller, grev yasaklarına karşı mücadele büyütülmelidir” ifadeleri yer aldı.

Metal işçilerinin söz aldığı bölümün ardından fabrikalarda komiteler kurulması, MİB’li olma çağrısı yapılması kararlaştırıldı. 1 Mayıs’a dair de planlamalar yapılarak meclis toplantısı sonlandırıldı.

İzmir ve Manisa’dan katılımlarla gerçekleşen Ege MİB meclisinde gündemdeki konular üzerine değerlendirmeler yapıldı ve sonuçlar çıkartıldı. Metal işçilerinin kölece çalışma koşullarına ve mücadele deneyimlerine değinilen meclis toplantısında, MİB’in ilke ve programıyla hareket eden işçilerin MESS-Türk Metal-iktidar üçlüsünün hükümranlığında gedik açtığı ifade edildi. Sınıf sendikacılığını hayata geçirme görevinin MİB’li işçilerin omuzlarında olduğu ortaya konan mecliste 1 Mayıs’ın ezilenlerin, sömürülenlerin direniş-mücadele günü olarak karşılanması gerektiğinin altı çizildi. Buna göre bir hazırlık yapıp birlik, mücadele ve dayanışmanın tek kurtuluş olduğu ve hedefin sadece 1 Mayıs olmadığı, her günü 1 Mayıs haline getirmek bilinciyle hareket etmek gerektiği belirtildi. Savaşların, sömürünün, gericiliğin yarattığı bu karanlıktan çıkışın tek yolunun güçlü bir sınıf dayanışması, mücadelesi ve direnişi olduğu, bunun için MİB fabrika örgütlülüklerinin tek başına 1 Mayıs ile sınırlandırılamayacağı ifade edildi. Bu ilke ve politika ile meclis toplantısının ayda bir ve daha da genişletilerek yapılacağı söylendi.


 
§