27 Ocak 2017
Sayı: KB 2017/04

Grev yasaklarını kırmanın tek yolu: İşgal, grev, direniş!
Devlet ve grev
EMİS fabrikalarında grev, yasak ve anlaşma
Kazanmanın yolu işçi birliğinden geçer!
Metal işçisi daha güçlü fırtınalara hazırlanmalıdır
“Cesaretle mücadeleye atılmalıyız!”
DEV TEKSTİL 3. Genel Meclisi Sonuç Bildirisi
Bilimi dışlayan eğitim anlayışını reddediyoruz!
Kazanana kadar grev, kazanana kadar direniş
“Egemenler kendi çıkar ve istemleri için büyük bir çaba gösteriyor. Biz bunun kat ve kat fazlasını göstermeliyiz!”
Kamu Çalışanları Birliği Programı üzerine-3
“Benim hikayem değil, bizim hikayemiz”
İşine geldiğinde “milli irade!”
“Saltanat rejimi” uğruna yıkım dayatılıyor
20. yüzyılın ilk “toplama kampı”, Almanya’ya tazminat davası
Donald Trump yeni dönemin yeni yüzüdür
Kriz ve kadın işçi mücadelesi deneyimleri
Kadın işçi grevlerinin gösterdikleri - 3
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bilimi dışlayan eğitim anlayışını reddediyoruz!

 

Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırlamış olduğu yeni program taslağı, Atatürkçülük konusunun azaltılması ve lise son sınıf biyoloji dersinde yer alan 6 saatlik evrim konusunun kaldırılmasıyla tartışma yarattı.

Türkiye’de devlet, tarihin bir bilim olarak gelişmesine asla izin vermemiştir. Tarih devletin tekelinde kutsallıklarla ve mistik olaylarla dolu bir çeşit “maneviyat” alanı olagelmiştir. Tarihsel bir kesitin bütünlüğü içerisinden kopartılıp, idealleştirilip mitolojik hale getirilmesi bu tarih anlayışında en çok başvurulan manipülasyon yöntemidir. Burada tarih bireyin, bilinçlenmesine ve aydınlanmasına değil, kutsallıklar ve kalıp yargılar oluşturmasına neden olmaktadır. Tarihteki kişiliklerin (padişahlar, kahramanlar, liderler vb.) idealleştirilip şişirilip birer mitoloji kahramanına çevrilmelerinin kökeninde bireyin otorite karşısındaki konumunu belirleme çabası yatmaktadır. Mistik güçlerle donatılmış, yarı tanrısal tarihi otorite figürü karşısında “safça bir hayranlık”, “korku” ve “itaat” duyguları içine giren birey, benzer bir yaklaşımı günümüz egemenlerine karşı da sergileme eğilimi taşır. Bizler bu ilkel tarih anlayışını reddediyoruz. Tarih, üretim ilişkileri ve sınıfsal ilişkiler temelinde, olduğu gibi, maneviyattan ve her türlü gerçek dışı katkılardan arındırılmış, somut ve bütünlüklü bir biçimde bir bilim olarak eğitimde yer almalıdır. Atatürkçülük konularının ya da o ya da bu padişahın nasıl ve ne kadar yer alacağı bu yaklaşım içinde anlam kazanmaktadır.

Lise son sınıf biyoloji müfredatında yer alan evrim konusunun müfredattan kaldırılmasını “ilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” diye açıklayan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, manipülasyonda çığır açmıştır. Evrim teorisini müfredattan kaldıran bakanlık, buradan doğacak boşluğu “dinsel dogmayla” dolduracak ve karanlığı daha da koyulaştıracaktır. Zaten AKP’nin iktidarı boyunca eğitimde yaptığı da budur. Evrim gibi devasa bir birikimi burada açıklamak şüphesiz konunun kapsamını fazlasıyla aşar. Ancak şu kadarını söyleyebiliriz ki evrim teorisi olmadan hiçbir doğa biliminin anlaşılması, gerçek bilimsel bir yaklaşımın ortaya konması olanaklı değildir. Fizik, kimya, genetik ve biyoloji gibi doğa bilimleri alanında ortaya konan devasa bilgi birikimi evrim havuzuna akmakta ve evrim teorisini bu bilimlerin ayrılmaz bir parçası haline getirmektedir. Genetik bilimi, oldukça farklı görünüme sahip sayısız türde canlının aslında genetik düzeye inildikçe görünümün aksine birbirine benzediğini ortaya koymuş ve dolayısıyla evrim teorisine devasa katkılarda bulunmuştur. Kimya ise element düzeyinde benzer bir görevde bulunmuştur. Ayrıca yalnızca canlılar arasında değil, canlılarla cansız varlıklar arasında da aslında o kadar büyük farklar olmadığı yine evrim teorisi ve bilimsel gelişmelerle ortaya konmuştur. Dünya’da gerçekleşen kıtasal ve tektonik hareketler sonucunda türlerin tedrici olarak ayrı düşmeleri, buzul çağları gibi kritik dönemler ve daha binlerce etken canlıların farklı türler oluşturup değişmelerini, kitlesel yok oluşları ve yeni türlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. İktidarın doğa bilimlerine yaklaşımı da tıpkı tarihe yaklaşımı gibidir: Hiçbir şey değişmez. Her şey ve bütün süreç bir çemberin çevresinde mekanik bir biçimde tanrıdan gelen güçle işler. Bir kez daha emekçiler, değişim fikrinden uzak tutulur. Değişim egemen sınıfın korkulu rüyasıdır ve evrim teorisi büyük değişimlerin varlığına işaret ederek bu korkuları daha da büyütür.

İlkel ve çağdışı, resmi ya da dini tüm dogmalara karşı olduğumuzu ilan ediyoruz. Bireyi entelektüel olarak geliştirmeyen, ona bilimsel bir bakış açısı ve perspektif kazandırmayan, evreni doğayı ve toplumu doğru bir şekilde algılamasını sağlamayan tam tersi onu sığlaştıran, mekanikleştiren, yeteneksizleştiren ve hatta körelten eğitim anlayışını reddediyoruz.

Yaşasın, bilimsel, laik, demokratik, anadilde eğitim!

Sosyalist Kamu Emekçileri

 

 

 

 

Devrimci sınıf faaliyetleri

 

Sınıf devrimcileri, sürdürdükleri devrimci faaliyetlerle işçi ve emekçileri mücadeleyi yükseltmeye çağırdı.

Gebze

Metal İşçileri Bülteni, EMİS fabrikaları başta olmak üzere bölgedeki metal fabrikalarında dağıtıldı.

MİB’in EMİS süreci ile ilgili hazırladığı “Kazanana kadar grev” başlıklı broşür bölgedeki tüm EMİS fabrikalarındaki işçilere ulaştırıldı.

Grevin ön günlerinde yazılamalarla bildirilerle grevi sahiplenme ve dayanışma çağrısı yükseltildi.

Asil Çelik grevinin yasaklanmasının ardından MİB imzalı “Grev yasağı hepimize! Dayanışmayı büyütmeye!” başlıklı bildiri EMİS grevinin ön günlerinde Gebze ve Çayırova’daki servis güzergahlarına, Birleşik Metal-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu metal fabrikaları başta olmak üzere metal fabrikalarına dağıtıldı.

“Söz, yetki, karar işçilere”, “İşgal, grev, direniş” ve birçok şiarla EMİS fabrikalarının güzergahlarına yazılamalar yapıldı.

20 Ocak günü grev yasağının ardından grev yasağına karşı tüm fabrikaları dayanışmaya çağıran MİB, 22 Ocak Pazartesi fiili olarak greve çıkan işçilerin sesini, havzadaki işçi ve emekçilere duyurdu.

Ümraniye

12 Şubat Pazar günü Eğitim Sen İstanbul 7 No’lu Şube’de düzenlenecek Tekstil İşçileri Sempozyumu’nun çağrısı İstanbul Sancaktepe’de işçi ve emekçilere taşındı.

Tekstil atölyelerinin yoğun olduğu ve işçilerin yoğun olarak kullandığı güzergahlara sempozyum çağrı afişleri yapıldı.

Ankara

Sincan İşçi Birliği yürüttüğü faaliyetle EMİS fabrikalarında greve çıkan metal işçilerini selamladı. 23 ve 24 Ocak sabahı servis noktalarında Ankara İşçi Bülteni Grev’in Ocak sayısıyla birlikte grev yasaklarını teşhir eden ve greve çıkan metal işçilerinin onurlu mücadelesini sahiplenmeye çağıran bildiriler dağıtıldı.

OHAL’le birlikte artan grev yasaklarına karşı “Grev yasağını tanımıyoruz! Yasaklar sökmez, grevler sürer!” şiarlı afişler ve “İşgal, grev, direniş!”, “Grev yasağını tanımıyoruz!”, “Yasaklar sökmez grevler sürer!” şiarlı yazılamalar servis güzergahları ve işçi geçiş noktalarına yapıldı.

 
§