21 Aralık 2012
Sayı: SİKB 2012/16
(50)

 Kızıl Bayrak'tan
Savaş bütçesi, asgari ücret ve sendikal bürokrasi
Halkların birleşik-militan direnişi!
NATO kirli bir
iç savaş örgütüdür!
ABD destekli savaş hazırlıkları sürüyor!
Roboski katliamının sorumlusu devlettir
Kolluk güçleri yeni katliam silahlarıyla donatılıyor
“Taraf”ın liberal yazarları misyonlarını tamamladı
Taşeronluğa karşı mücadele hayati ve acildir!
CHP’li belediyede
taşeron köleliği
Asgari ücretlinin açlık ve sefaletle imtihanı
İmkânsızı başarmak ve Netaş Grevi
Direniş alanlarında özgürleşenler, özgür ve eşit bir dünyayı
inşa ediyor!
Hey Tekstil işçileri:
TKİP IV. Kongresi Kapanış Konuşması
Eğitim bütçesi neden artıyor?
AKP şefi Erdoğan’a ODTÜ’de geçit yok!
Mısır’da siyasal bunalım devam ediyor
Silahlı çeteler El Yarmuk kampına saldırdı!
Dünyadan emekçi eylemleri
Erdal Eren kavgamızda yaşıyor!
Direniş geleneği devrim mücadelesinde sürüyor
19 Aralık katliamını unutmadık, unutturmayacağız!
“Partiyi sevmek, onu anlamak, ona sarılmaktır”
Devlete hizmetten “Şaşmayanlar”dan “Açlığa Doymak”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Dünyadan emekçi eylemleri...

 

Hindistan

Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de geçtiğimiz hafta binlerce otomobil işçisi, Suzuki Maruti’nin işçiler üzerinde sürdürdüğü baskıları protesto etti ve bir dayanışma yürüyüşü düzenledi.
Protestocu işçiler, halen tutuklu bulunan 149 arkadaşlarının derhal serbest bırakılmasını ve işten atılan 546 düzenli ve yaklaşık 2 bin taşeron işçinin işlerine geri alınmasını da talep ediyorlar. Ayrıca işçilere karşı sürdürülen sindirme ve taciz uygulamalarına son verilmesini istiyorlar.

İspanya

Perşembe günü İspanya’nın 30 kentinde eğitim sisteminde planlanan kesintilere karşı öğretmenler, öğrenciler ve aileler sokaklara çıktı. Gösterilerde eğitim bakanının istifası istendi. Hükümet kriz programı çerçevesinde yerel yönetimlerin eğitim ve sağlık alanında 2013 yılı için 7 milyar Euro tasarruf etmesini öngörüyor.
İspanya’nın başkenti Madrid’de binlerce gösterici Pazar günü bir kez daha sağlık alanında planlanan özelleştirmeleri protesto etmek için sokağa çıktı. Hükümet, 533 milyon Euroluk tasarruf planı kapsamında Madrid’deki 20 hastanenin altısını özelleştirmek istiyor. Sağlık emekçileri özelleştirmeler ile birlikte işten atılmaların gündeme gelmesinden korkuyorlar.

Yunanistan

Yunanistan’da Perşembe günü, yerel yönetimlerde çalışan kamu emekçileri, işten çıkarmalara karşı 48 saatlik greve gittiler. Kamu çalışanları grevlerine devam edeceklerini açıkladılar. Atina Teknik Üniversitesi’nde de işten atılmalara karşı grev vardı.
Kamu sektöründe işten atılmalar AB Troykası ve Samaras hükümetinin kriz programının bir parçası.

Ukrayna

Doğu Ukrayna’da Arcelor Mittal tekeli Kryvyi Rih çelik işletmelerinde kısıtlamalara gidileceğini açıklayarak 38 bin 267 işçiden 446’sını işten atacağını duyurdu. Bunun üzerine 3000 çelik işçisi işten atılmaları, ağır çalışma koşullarını protesto etmek için yürüyüş düzenlediler.
Arcelor Mittal’in çelik fabrikasını satın aldığı 2005 yılında bu yana 18 bin işçi işini kaybetti.

Güney Afrika

Güney Afrika’da, süt tekeli Parmalat Bonnievale’de çalışan 315 sözleşmeli işçi daha fazla ücret talep ederek greve gitti. Aldıkları ücretle yaşam koşullarını sürdüremediklerini ifade eden işçiler, fabrikanın önünde protesto eylemlerine başladı. İşçiler, yüksek ücret taleplerine ek olarak, hastalık parası, ücretli tatil ve koruyucu giysi de talep ediyorlar. Bu hafta, kadrolu çalışanlar da greve katıldı ve üretim durdu.
Parmalat bir İtalyan şirketi ve dünyanın farklı yerlerinde sayısız fabrikaya sahip.

Çin

Çin’de Jiangsu Eastern Sphipyard Tersanesi’nde binden fazla işçi geçtiğimiz hafta iki günlüğüne greve gitti. Grevci işçiler ulusal otoyolu ve Yangtze Nehri üzerindeki bitişik köprüyü de abluka altına aldılar. Grev nedeniyle yerel yönetimler büyük bir basınç altına girdi ve beş aydır ödenmeyen ücretleri ödemeyi kabul ettiler.

ABD

ABD Michigan eyaletinin başkenti Lansing’de, Cumhuriyetçiler’in çoğunluğu tarafından kabul edilen yeni iş yasasına karşı 13 bin sendikalı işçi protesto gösterisi düzenledi. Yeni iş yasası, toplu iş sözleşmelerinde işçilerin haklarını zayıflatırken, çalışma koşullarını daha da kötüleştiriyor. Protesto gösterilerinde çok sayıda işçi tutuklandı.

Portekiz

Portekiz liman işçileri, hükümetin tüm provokasyonlarına ve tehditlerine, mücadelelerini sürdürerek karşılık veriyorlar. Önce 5 Aralık’a kadar sürdürmesi düşünülen grev 9 Aralık’a kadar uzatılmış, ardından da 17 Aralık’a kadar sürdürülmüştü.

Endonezya

Geçtiğimiz hafta Endonezya Java’da PT Mulia Sahabat Sakti çimento fabrikasının inşası, çevre köylerde oturanlar tarafından protesto edildi. Endonezya’nın ikinci büyük çimento şirketi Indocement, çimento üretimi için Karst dağlarını parçalarken, su kaynaklarını bozmakta ve prinç ekimini yok etmekte. Bölgede yaşayanlar çimento tekelinin iş vaatlerine de güvenmiyorlar.

Kolombiya

12 Aralık günü 50 işçi Detroit’te General Motors (GM) merkezi önünde gösteri düzenledi. Bu ABD Dışişleri Bakanı’nın GM’a “üstün toplumsal hizmet”lerinden dolayı ödül verdiği gün oldu. Protestoların başında, Kolombiya’da eski GM işçisi ve ASOTRECOL organizasyonun başkanı Jorge Parra vardı. Jorge Parra iş kazası geçiren ve daha sonra işten atılan GM Colmotores işletmesinde çalışan işçilerin hakları için mücadele ediyor ve bu güne değin 3 kez açlık grevini gitti.

Tunus

Tunus’da Sidi Bouzid’de “Arap Baharı” başlangıcının ikinci yıldönümünde biraraya gelen 5 bin kişi düzenledikleri mitingde Tunus Cumhurbaşkanı Moncef Marzouki ve Başkanı Mustafa Ben Dschaafar’i taşladılar ve iki yıl önce olduğu gibi “Defol defol” sloganını yükselttiler.
2010 yılının Aralık ayında, sokak satıcısı Muhammed Bouazizi’nin yaşam koşullarını protesto etmek için kendini yakması toplumsal bir ayaklanmaya dönüşmüştü.

 

 

 

 

Kapitalizm kokuşmuş bir bataklıktır!

 

Kapitalizm kara para aklama, vergi kaçakçılığı, dolandırıcılık, yolsuzluk, rüşvet, şantaj ve seks skandalları demektir. Bu kavramların tarihi, özel mülkiyet kadar eskidir. Şüphesiz, kapitalizmin en gelişkin merkezleri olan emperyalist devletlerde dönen dolandırıcılığın, yolsuzluğun, rüşvet ve diğer skandalların çapı da sermayenin büyüklüğü oranında çok daha büyük, sonuçları da o oranda çok daha yıkıcı olmaktadır.

Küresel krize rağmen büyümesini sürdürmekle övünen Alman emperyalist tekellerinin bir başka “övünç“ kaynağı da, bu alanlarda gösterdiği başarılardır! Anlatalım...

11 Aralık günü, vergi kaçakçılığı ve kara para aklama ile suçlanan Almanya’nın en büyük bankası Deutsche Bank’ın Frankfurt’taki merkezinin yanı sıra Berlin ve Düsseldorf’ta ev ve iş yerlerine ani baskınlar yapıldı. Baskınlar sırasında bazı bulgulara ulaşmış olacaklar ki, bankanın en üst düzey iki yöneticisinden biri olan Jürgen Fitschen ile mali işlemlerden sorumlu üst düzey yönetici Stefan Krause’nin soruşturma kapsamında şüpheliler arasında bulunduğu söyleniyor. Dahası, Deutsche Bank Yönetim Kurulu Eşbaşkanı Jürgen Fitschen’e yöneltilen suçlamaların listesi oldukça kabarık.

Bitmedi, dahası var.

Alman emperyalist tekellerinden Thyssen-Krupp, ray, yürüyen merdiven ve asansör piyasasında fiyat karteli kurmakla suçlanıyor. Ünlü otobüs ve kamyon imalatçısı MAN’ın özel ve resmi ihaleleri kazanmak için birçok ülkede milyonlarca Euro rüşvet dağıttığı, Daimler’in 22 ülkede para yedirdiği ortaya çıkarılmıştı. Volkswagen, işçi temsilcilerini pahalı hediyeler, lüks seyahatler ve seks partileriyle yola getirmiş, sigortacılık devi Ergo başarılı elemanlarını lüks genelevlerde ağırlamış.

Alman ekonomi tarihinin en büyük rüşvet skandalı ise, Siemens’in adını taşıyor. 2006 yılındaki soruşturmada Siemens’in toplam 1,3 milyar Euro’luk kapalı ödeme yaptığı ortaya çıkarılmıştı ve Siemens tekeli Alman ve Amerikan makamlarına 1,2 milyar Euro ceza ödemeye mahkum edilmişti.

Görüldüğü gibi Alman kapitalist tekellerinin suç dosyası oldukca kabarık. Kuşkusuz bunlar sadece açığa çıkanlar. Rüşvet, kartel kurma, kara para aklama ve vergi kaçakçılığını tamamlayan diğer icraatları ise seks partileri ve lüks genelevlerde ayakçılık yapmaktır.

Hatırlanacağı üzere, daha yakın bir tarihte Almanya’nın Savunma Bakanı Karl-Theodor zu Guttenberg, doktora tezinin çalıntı olduğunun açığa çıkmasından sonra istifa etmişti. Eski Cumhurbaşkanı Wulff da, rüşvet aldığı açığa çıkınca istifa etmişti.

Berlusconi gibi şarlatanlarla alay etmeyi, Yunanistan devlet yöneticilerini rüşvetcilikle suçlamayı Alman devletini ve yönetim tarzını kutsamanın aracına dönüştüren, dahası bundan ırkçı-şoven sonuçlar çıkartan kirli Alman basını, aynı sivri dilliliği kendi burjuva bataklığına karşı gösteremiyor. Çünkü o da sahibi gibi gırtlağına kadar bataklığın içindedir, bu bataklıktan beslenmektedir.

Kısacası sistem her yerde çürümekte ve kokuşmaktadır. Yani, kapitalizmin krizi gibi, çürüme ve kokuşması da küresel boyutlardadır.