2 Kasım 2012
Sayı: SİKB 2012/10 (43)

 Kızıl Bayrak'tan
Açlık grevleri kritik bir aşamada
Direniş sermaye devletinin açmazını derinleştiriyor
Polis terörüne rağmen 'topyekûn direniş!'
“Tutsakların talepleri
kabul edilmeli!”
Zindanlarda direnmek
bir büyük devrimci gelenektir!
29 Ekim’de yaşananlar ve ötesi
Paylaşılamayan bir cumhuriyet
Grev hakkı grev yapılarak
kazanılır
2013 bütçesi açıklandı
İzmir Birleşik Taşımacılık Sendikası
(BTS) Başkanı Bülent Çuhadar ile TCDD’nin özelleştirilmesi gündemli konuştuk!
TKİP IV. Kongresi toplandı!
İstanbul Etkinlik Hazırlık Komitesi Sözcüsü ile konuştuk
Ekim Devrimi, Leninist Parti diyalektiği
Birlik ve kardeşlik çağrısı büyüyor!
Alman kapitalist tekelleri büyürken, toplum yoksullaşıyor!
İşçi ve emekçiler ayakta
Avrupa, işçi ve emekçi eylemleriyle çalkalanıyor
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Tutsakların talepleri kabul edilmeli!”

 

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şube Başkanı Av. Adnan Kaya ile cezaevlerinde süren açlık grevleri üzerine konuştuk.

- 12 Eylül gününden beri cezaevlerinde açlık grevi sürüyor. Toplamda kaç tutsak açlık grevine başladı. İzmir’de açlık grevine giren kaç tutsak var?

- PKK ve PAJK’lı tutsakların başlattığı açlık grevi 12 Eylül günü başlamıştı. Bu sayı 651'i aştı. 50 cezaevinde başlayan eylem sürüyor. İzmir’de açlık grevine giren tutsakların tam sayısı belli değil. 4 gün önceki bilgiye göre Kırıklar F2’de 17 kişi açlık grevine başlamıştı. Şakran Cezaevi'nde ise bu sayı 47 kişiydi. Ama Kırıklar ve Şakran cezaevlerindeki toplam eylemci sayısı kesin belli değil.

- Tutsakların talepleri nelerdir?

- Kamuoyunun da bildiği gibi, talepler Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, ev hapsine alınması, özgürlüğünün ve güvenliğinin sağlanması ve bozulan sağlığının tedavisinin yapılması; Kürtçe savunma ve Kürt dili üzerindeki yasağın kaldırılması; anadilde eğitim ve kendini ifade etmenin sağlanmasıdır. Bunlar bedenlerini açlığa yatıranların esas talepleridir.

Bu açlık grevi, intihar biçimi değil, protesto, tepki gösterme yani eylem biçimidir. Taleplerini kamuoyuna bildirme biçimidir. Bunlar tutsak, başka bir şekilde taleplerini duyurma olanağı yok. 19 Aralık’ta, geçmiş süreçte açlık grevleri kullanıldı ve hala kullanılan bir protesto biçimidir. Biz bu insanların yaşam haklarını önemsiyoruz. Bizim için önemli olan tutsakların yaşaması ve taleplerinin kabul edilmesidir. Biz bunu önemsiyoruz. Öncelikle Adalet Bakanlığı, Başbakan bu konuda diyalog yönünde bir adım atmalı ve bu talepleri dinlemelidir. Geçmişte birçok ölüm oldu. O yüzden devletten, hükümetten bu canların bir zarar görmemesi için bu talepleri dinleyip adım atmasını bekliyoruz.

- Açlık grevindeki tutsakların sağlık durumu nasıl?

- İzmir’de açlık grevine katılım geç başladığı için İzmir’dekilerin henüz ciddi sağlık bozulması sorunu başlamadı. Son olarak Kırıklar ve Şakran cezaevlerinde tutsaklarla görüşmelerimizde Şakran’da kendilerine idare tarafından tuz, su, vitamin (B1, Benexsol) verildiğini biliyoruz. Biz de, tabip arkadaşlarımızla birlikte ilaç gerekli olur diye ilaç biriktirme kampanyası başlatacağız. Cezaevi idaresiyle görüşüp ilaç, vitamin tedarik edip tutsaklara göndereceğiz. 12 Eylül’de açlık grevine başlayanların sağlık durumu kritik günlere geldi. Geri dönüşümü imkânsız tahribatlara yol açacak süre 40. günden itibaren başlamış durumdadır. Bu günler her saniye, dakika tarafların konuyla ilgili müzakerelere, görüşmelere başlaması gerekiyor. Hükümetin, mahpuslara yönelik adım atmasını bekliyoruz. Başbakan “gerekirse İmralı’yla görüşürüz” diyor, “Oslo görüşmeleri tekrar başlar” diyor. Bunu lafta değil pratikte de göstermelidir. Tutsakların ölüm haberleri gelmeden görüşmelere başlanmalıdır.

- Açlık grevindeki tutsaklar için bugüne kadar neler yapıldı? Ve bundan sonraki süreçte İHD olarak neler yapmayı düşünüyorsunuz?

- İHD Genel Merkezi ve şubeleri düzeyinde konuyu kamuoyuna duyurma, basına duyurma gayreti içinde olduk. Konuyla ilgili başından beri ve en sonuncusu 22 Ekim günü olmak üzere basın açıklamaları, basın toplantıları yaptık. 22 Ekim günü yapılan basın açıklaması katılım açısından iyiydi. Olumlu bir yaklaşım içindeyiz, çünkü yapılan eyleme birçok kurum katılmıştı. Talepleri ayrıntılı dile getirmeye çalışıyoruz. Talepler sahiplenilmediği sürece, muhatabı zorlamadıktan sonra adım kolay atılmıyor. Hükümeti bu konuda sıkıştırmak gerekiyor. Bir canın bile kendini feda etmesi bizim için bir yaşamın kaybıdır. Umarız bu noktaya gelmeden bir adım atılır. Bundan sonra bu konuya daha fazla yoğunlaşacağız. Çünkü kritik günlere geldik. Musa Anter’in çocukları açlık grevine başladı. Kamuoyuna duyurmak için, dikkat çekmek için pek çok girişim var. İHD’nin dışında da açlık grevinin taleplerini duyuracak bir oluşum var ve olmalı da.

Kızıl Bayrak / İzmir

 

 

 

 

Bakırköy'de polis terörü

 

24 Ekim günü Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi önünde üç günlük dönüşümlü açlık grevi eylemi başlatmak isteyen kitleye polis azgınca saldırdı.

Demokratik Özgür Kadın Hareketi ve Halkların Demokratik Kongresi İstanbul İl Kadın Meclisi tarafından örgütlenen eyleme izin vermeyen polis, hapishane yoluna çevik kuvvet ve panzerle barikat kurarak eylemcilerin hapishane önüne geçisini engelledi. Polisin tehditkar 'uyarıları' karşısında eylem iradesini koruyan kitle bekleyişini sürdürdü. Polisin keyfi, yasakçı tutumuna karşı pankartlar açılarak eylem barikat önünde başlatıldı.

Eylemde ilk olarak tutsakların açlık grevindeki talepleri yinelenerek kabul edilmesi çağrısı yapıldı. Ardından söz HDK İstanbul Miletvekili Sebahat Tuncel'e bırakıldı. Tuncel, sözlerine polsin keyfi uygulamalarını teşhir ederek başlarken bir gün önce de Tekirdağ yürüyüşüne polisin gaz, cop ve tazyikli suyla saldırdığını hatırlattı. Tuncel, tutsakların açlık grevi nedenlerinin tek başına tecrit ve cezaevi koşulları olmadığını, aynı zamanda özgürlük mücadelesi için de bu eylemin yapıldığını ifade etti.

Tuncel'in konuşması sırasında polislere tepki gösteren bir ananın haykırışı kitle tarafından "Anaların öfkesi katilleri boğacak!" sloganlarıyla karşılandı.

Sınıf devrimcileriyse "Eşitlik, kardeşlik, Kürt ulusuna özgürlük!", "Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük!", "Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!" şiarlı BDSP dövizleriyle eyleme katıldılar.

Kadın örgütleri ve feministlerin de eyleme destek verdiği belirtilerek söz feministlere verildi. Ardından eyleme katılan sanatçı Fehat Tunç'a söz verildi. Tunç, "Hayata Dönüş" operasyonlarını hatırlatarak açlık grevi eylemi yapanlara ve destekçilerine devletin saldırdığını ifade etti.

Konuşmaların ardından polis gaz bombaları ve tazyikli suyla saldırıya geçti. Polise taşlarla karşılık veren eylemciler Şirinevler bölgesinde ara sokaklara çekildi.

Polis saldırısında aralarında bir BDSP çalışanının da bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı.

26 Ekim sabahı, görüş için hapishaneye gelen BDSP ve ESP’lilerin olduğu bir grup, aramaya karşı çıkınca polis tarafından darp edildiler.

Kızıl Bayrak / İstanbul