19 Ekim 2012
Sayı: SİKB 2012/09 (42)

 Kızıl Bayrak'tan
Operasyonal mekanizma,
savaş tezkeresi ve ötesi
Türkiye savaş kışkırtıcılığını elden bırakmıyor!
Diktatör sevicileri
diktatörlere karşı!
Direnişçi işçilerle emperyalist savaş üzerine konuştuk!
İZBAN işçileri iş bıraktı, İBB bildik senaryoyu tekrarladı...
AKP saldırıyor, Kürt hareketi mücadeleyi sürdürüyor!
Gazete manşetlerinde
kin ve düşmanlık
Sermayenin saldırılarına karşı
tek yol fiili-meşru mücadele!
Senkromeç direnişi
sona erdi
2012-2014 MESS Grup TİS
sürecine dair
Sendikal Güç Birliği Platformu’ndan iş bırakma!
Cansel Malatyalı direnişi, İMO ve sol siyasal güçlerin tutumu
İzmir ve Ankara Etkinlik Hazırlık Komiteleri Sözcüleriyle konuştuk
“BDSP’nin omuzladığı bu etkinliklerin sınıf dayanışmasını artıracağını biliyorum!”
Etkinlikeri saldırganlığa, savaşa ve sömürüye karşı mücadele
mevzilerine dönüştürelim!
Devrimci sınıf faaliyetlerinden
Direnişlerin birleştirilmesi ve ortak mücadele perspektifi üzerine
Kapitalist sistemin derinleşen bunalımı ve
keskinleşen rekabet savaşları
Hugo Chavez seçimlerden
bir kez daha zaferle çıktı
AB’nin beş zayıf halkası-Volkan Yaraşır
Gençlik hareketinden
Savaşın tozu dumanı arasında yalanlar büyüyor
Sokağa, eyleme, mücadeleye!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 


"Masum” ve “huzurlu” bir yaşam için devrimciyiz!

 

Devrimci mücadele, mevcut düzenin işçi ve emekçi kitlelerin yaşamlarını çekilmez hale getirdiği anlarda daha iyi bir yaşam özlemleriyle gelişen ve insanca yaşanacak bir dünyanın kapılarını aralayacak olan tek çıkar yoldur. “Devrimcilik” kurulu düzeni “zor” yoluyla yıkarak yerine tüm pisliklerden arınmış yeni insanı, yeni kültürü yaratmaktır. Yani devrimci mücadele işçi ve emekçilerin tek alternatifi olan sosyalist düzeni kurmanın en gerçekçi ve en bilimsel aracıdır. Devrimci örgüt, yukarıda söylediğimiz hedefler doğrultusunda örgütlenen, mevcut düzenin yasalarının ve sınırlarının kontrol edemediği ve dolayısıyla tehdit olarak algıladığı yapıdır. İllegal-ihtilalci özellikleri barındıran, devrimi gerçekleştirecek olan kitlelere öncülük edecek ve devrimi yönetecek bu mekanizma, mevcut düzenin bekasını sağlayan, onu koruyan yapıların ise hedefindedir. Silahlı mücadele ise devrimci bir örgütün dönemin koşullarına uygun olarak savunma ya da ayaklanma anlarında hücum amacıyla kullandığı bir yöntemdir. Dolayısıyla baskı ve terör aygıtlarının gayri-meşru ilan ettiği bu araçlar işçilerin, emekçilerin ve ezilen halkların gözünde meşrudur!

“Terörizm, terörist” sözcükleri Türkiye’de devrimci örgütleri karalamak ve devrimci örgütlere sempati duyan kitleleri korkutmak için yaygınlaştırılmıştır. Aynı zamanda “suçlu” yerine “terörist”, “siyasi şube” yerine “terörle mücadele şubesi”, “yasadışı örgütlerin” yerine ise “terör örgütleri” kavramları bilinçli bir çabayla yerleştirilmiştir. Devrimcilik “aşırı ve radikal” olmakla suçlanarak içi boşaltılmaya çalışılmış, devrimciler bu çabalarla ehlileştirilemeyince kara propagandaya başvurulmuştur. Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube’sini hazırladığı son video da bu politikaların bir parçasıdır ve amatörce devrimci mücadeleye saldırmaktadır.

Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan video sermaye devletinin devrimci mücadeleden ve kitlelerin örgütlenmesinden duyduğu korkunun bir dışavurumudur aynı zamanda. Ailelere seslenen “çocuklarınızı terörün elinden koruyun” çağrısı, gelecekten duyulan korkunun bastırılmasıdır. Videoda konuşan ses ailelere “siz hayatın ‘masum’ tarafında yaşarken terör örgütleri boş durmuyor, sizin hayatınızı mahvetmek için plan yapıyor” diyor. Mücadeleye katılan, gelecekleri için mücadele eden gençlerin bu örgütler tarafından kullanıldığı ifade ediliyor. Ailelere “Bu örgütler, küçük hak arama eylemleriyle çocuklarınızı elinizden alır ve canavarca yutar” deniliyor. Filmde ‘mahvolmuş bir aile’ tablosu sunularak ‘kandırılmış kişilerin’ sonunun canlı bomba olacağı söyleniyor. Sonunda ise “tuzakları bozmak için biz her zaman yanınızdayız” mesajı veriliyor.

Filmi izleyen hiçkimsenin bu iğrençlik karşısında öfkelenmemesi imkânsızdır. Zira toplumda da saygın bir yeri olan devrimci mücadelenin böylesine aşağılıkça hedef alınması kabul edilebilir değildir. Binlerce insanın daha iyi bir yaşam için uğruna öldükleri ve karşılıksızca bedel ödedikleri devrimci mücadele yoldaşlığın, bağlılığın, fedakârlığın üzerinden yükseliyor. Videoda sunulduğu gibi devrimciler kendilerine gül verildiği için değil bu düzenin kirli, yoz bataklığından kurtulmak için örgütleniyorlar. Aksine hiç kimseye gül bahçesi vaat edilmiyor.

Devrimcilerin mücadeleye katılmadan önceki yaşamları videoda bahsedildiği gibi “muhteşem” değildir. Açlığa, yoksulluğa mahkûm edilen milyonlarca işçi ve emekçinin yaşamlarına her geçen gün yeni kölelik zincirleri ekleyenler ikiyüzlüce bir yaşantıdan bahsediyorlar. Bu yüzden söyledikleri yalanların işçi ve emekçilerin gözünde hiçbir inandırıcılığı yoktur. Bizler bu düzenin bize sunduğu karşısında “el kapılarının yok değil de imkânsız olduğu, sevgililerin ne şan ne para vefadan başka bir şey beklemediği, bahtiyarlığın yurttaş ödevi sayıldığı, ihtiyarlığa gölgeli bir bahçeye girer gibi girildiği ve çocukların kırmızı elmalar gibi güldüğü” bir masumluğu yaratmak için savaşmaya devam edeceğiz.

Bu düzenin “ailelerimizi kazanmasına” izin vermeyeceğiz! Onların huzuru ve mutluluğu için mücadele etmekten hiç vazgeçmeyeceğiz!

Z. Eylül

 

 

 

 

Sosyalizm kazanacak, ZAFER kavgada yaşayacak!

 

Yakalandığı hastalık nedeniyle yaşamını yitiren TKİP sempatizanı Zafer Aktan, vasiyetine uygun olarak, 11 Ekim günü Malatya’nın Doğanşehir İlçesi, Dedeyazı Köyü’nde sonsuzluğa uğurlandı.

Yoldaşları ve dostları Zafer Aktan'ı verdiği mücadelenin onur ve gururuna yakışır bir şekilde alkışlarla uğurladı. Törenin kitlesel olması ve yöre halkının alışılagelmiş cenaze törenlerinden farklı olması dikkat çekiciydi.
Zafer Aktan, uzun yıllar farklı coğrafyalarda bulunmasına rağmen mücadelenin sınır tanımadığının göstergesi oldu ve aynı kararlılığıyla, azmiyle her gittiği yerde nefes almayla özdeş hale getirmiş olduğu mücadelesini sürdürdü. Vasiyet ettiği üzere, cenaze töreninin dahi devrim ve sosyalizm propogandasına katkı sunmasını sağlayarak mücadeleye devam ettiğini cenaze töreninde de gösterdi. Parti bayrağına sarılı tabutu dostlarının omuzlarında taşındı ve Aktan isteğine uygun olarak defnedildi.

Törende konuşma yapan bir yoldaşı özetle, Aktan'ın hayatını ve mücadele hikayesini kısaca anlattı.