6 Ocak 2011
Sayı: SYKB 2012/01

 Kızıl Bayrak'tan
Amerikancı rejim saldırganlıkta sınır tanımıyor
Kürt halkıyla omuz omuza!
Tecrit saldırısına karşı birleşik-militan mücadeleye!
Uludere katliamı protesotlarla lanetlendi
Kürt hareketinden katliama tepkiler
Sermaye hükümeti katliamı sahiplendi
Ücretler asgari, sömürü azami
Aralık ayında 52 işçi öldü
Maltepe Belediyesi taşeron işçileri: "Süresiz direnişteyiz!"
Metal İşçileri Birliği MYK Ocak ayı toplantısı sonuçları
Anayasal hayaller üzerine - V.İ.Lenin
Yemen'de yüzbinler alanları terketmiyor
Dünyadan işçi ve emekçi eylemleri...
Büyük madenci yürüyüşü 21. yılında...
2011'de sınıf hareketinin tablosu
Billur Tuz'da direniş başladı
Zulmünü arttır ki çöküşün hızlansın!
Kampüslerden "boykot" sesleri yükseliyor
Üniversitelerde faşist saldırılar...
"Baskılar bizi yıldıramaz!"
'96 Ümraniye: Bir kez daha katliam ve direniş!
Hüzün hasatçısı bir halkın "kaçağa çıkan" 35 evladına
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yemen’de yüzbinler alanları terketmiyor...

Diktatör ve suç ortakları yargılanana kadar direniş!

2011 yılının başında Yemen’de başlayan kitle hareketi, kısa sürede yüzbinleri hatta milyonları kucaklayan bir isyana dönüşmüştü. Başkent Sana, eski Güney Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin başkenti Aden ile Taiz kentleri başta olmak üzere ülkenin birçok kenti yaklaşık bir yıldır devam eden isyanın merkezleri oldu. ABD-Suudi Arabistan ikilisinin desteğini arkasına alan zorba rejimin bu sürede çevirdiği kirli oyunlar ve işlediği katliamlar diktatör Abdullah Salih’i kurtarmaya yetmedi. Zira uzun soluklu isyan, diktatöre defolmak dışında bir seçenek bırakmadı; nihayet geçen ay ‘tahtı’ bırakacağını açıkladı.

Rejimi kurtarma, isyanın Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerine yayılmasını engelleme kaygısıyla harekete eden ABD ile petro-dolar zengini Ortaçağ kalıntısı işbirlikçi krallar, yüzbinlerin ısrarlı direnişleri karşısında Abdullah Salih’i savunamaz duruma düştüler. Hem dış desteği hem ‘tahtı’ yitiren diktatör, tedavi olmak bahanesiyle Washington yolculuğu hazırlığına başlamak zorunda kaldı.

Tahtı’ terketmesi yetmez hesap da vermeli…

Başını Suudi Arabistan’ın çektiği Körfez İşbirliği Konseyi (KİK), ‘muhalif’ partiler ile Abdullah Salih arasında varılan anlaşmaya göre, yönetim geçici bir hükümete devredilecek, 21 Şubat’ta devlet başkanlığı seçimleri yapılacak, bu sürede fiili başkan Abdullah Salih’in yardımcısı Abdrabbu Mansur Hadi olacak. Sözkonusu anlaşma, miadı dolan diktatöre yargılanmama garantisi de veriyor.

Çerçevesi, ABD-Suudi Arabistan ikilisi tarafından çizilen anlaşmanın temel amacı, Yemenli emekçilerin kitlesel direnişini bitirmek, bazı tavizler verirken rejimi tahkim etmek, burjuva muhalefete iktidardan pay vermek ve Sana’da ABD-Suudi Arabistan işbirlikçisi bir yönetimle yola devam etmektir.

Alanlarda direnen yüzbinlerce emekçinin taleplerinin çoğu anlaşmada yer almıyor. Nitekim direnişi sürdürün emekçiler anlaşmanın bazı maddelerini kesin olarak reddediyorlar. Örneğin anlaşma Amerikancı diktatöre yargılanmama garantisi verirken, emekçiler 1500’e yakın eylemciyi katleden Abdullah Salih ve suç ortaklarının yargılanması konusunda ısrarlılar. Bu konuda kararlıklarını dile getiren emekçiler, yeni yıla direniş çadırlarında girdiler.

Abdullah Salih’le suç ortaklarının hesap vermesi gerektiğini dile getiren direnişçiler, halen kolluk kuvvetlerinin kanlı saldırılarına maruz kalıyorlar. Son günlerde de onlarca eylemciyi katleden rejimin kolluk kuvvetleri, sadece diktatörün çekilmesiyle rejimde kayda değer bir değişikliğin olmayacağını bir kez daha Yemenli emekçilere göstermiş oldular.

Uzun soluklu direniş, sembolik adımların emekçilerin yaşamında bir değişiklik yaratmayacağını, Abdullah Salih ve suç ortaklarından hesap sorulmasının şart olduğunu, taleplerin kazanılması için meşru/militan direniş dışında bir yolun olmadığını Yemenli emekçilere göstermiş bulunuyor. Kirli oyun ve katliamlara rağmen direnişin bu kadar uzun soluklu olmasında, emekçilerin kitlesel direniş içinde bilinç ve deneyim kazanmalarının da temel bir rolü var.

Diktatör gitti mücadele sürüyor…

Abdullah Salih artık miadı dolmuş bir diktatörden başka bir şey değildir; bundan dolayı tedavi olmak gerekçesiyle kapağı Washington’a atmaya hazırlanıyor. Ancak bu son adımında da, efendileri tarafından ‘devlet başkanı’ olarak karşılanmak istiyor. Oysa Barack Obama yönetiminin bazı isimleri, bu işe yaramaz bir diktatörü ‘devlet başkanı’ olarak karşılamak istemiyorlar. Bu noktadaki anlaşmazlık aşılamadığı için, Abdullah Salih’in ABD yolculuğu henüz gerçekleşmedi.

Diktatörün gitmesi, elbette emekçilerin kararlı, militan, uzun soluklu direnişleri sayesinde mümkün olmuştur. Ancak bu sınırlardaki bir kazanımla emekçilerin hiçbir sorunu çözülemez. Bu adımı diktatör ve suç ortaklarından hesap sorulması, yeni kurulacak yönetime karşı mücadelenin sürdürülmesi, isyana dönüşen mücadelenin temel taleplerinin gerçekleştirilmesi uğruna kararlıklı mücadeleye devam edilmesi şarttır.

Emekçilerle sistemin geleceksizliğe mahkum etmek istediği genç kuşaklar, diğer ülkelerde olduğu gibi Yemen’de de işsizliğe, yoksulluğa, sömürüye, yolsuzluğa, rüşvete, yozlaşma ve zorbalığa karşı isyan etmişlerdir. İstihdam alanlarının açıldığı, insanca çalışma ve yaşam koşullarının sağlandığı, demokratik/sosyal/siyasal hak ve özgürlükler alanının genişlediği bir ülkede onurlu bir yaşam ise, emekçilerin temel talepleriydi. Rejimin yıkılması ana talebi ise listeyi tamamlıyordu.

İsyan eden emekçilerin hem reddettikleri icraatlar hem talepleri nettir. Bu taleplerin kapitalizm yıkılmadan kazanılması teorik olarak mümkün olsa da, bunu pratikte sağlamak olası görünmüyor. Bu taleplerin şu veya bu düzeyde kazanıma dönüştürülmesi bile, emekçilerin meşru/militan mücadelesini şart koşuyor.

Yemen’den yansıyanlar, bir yıldır devam eden kitlesel direnişin emekçilerde bilinç sıçraması yarattığını, mücadele olmadan kazanım olmayacağı konusunda net bir bilinç açıklığının sağlandığına işaret ediyor. Ödenen ağır bedellere rağmen yüzbinlerin alanları terketmemesi, ABD-Suudi Arabistan ikilisinin ülkeye müdahale etmesine gösterilen tepki, bu çerçevede binlerce eylemcinin ABD bayrağını yakması ve Sana’daki büyükelçinin sınırdışı edilmesini talep etmesi, diktatör ve suç ortaklarının yargılanması talebiyle Taiz’den Sana’ya gerçekleştirilen 320 kilometrelik yürüyüşe yüzbinlerce emekçinin katılması vb… Tüm gelişmeler, emekçilerin bilinç ve deneyim alanlarında gerçekleştirdikleri sıçramayı gösteriyor.

Direnişin üstünlüklerine karşın, halen temel zaaf olan devrimci önderlik eksikliğinin giderilemediği anlaşılıyor. Sol/sosyalist güçlerin etkin rolü olsa da, yazık ki, halen isyana önderlik etme kapasitesinden yoksun görünüyorlar. Herşeye rağmen vurgulamak gerekiyor ki, eksiklik ve zaaflarına karşın bu uzun soluklu şanlı direniş, şimdiden Yemenli işçi, emekçi ve gençler için bir dönüm noktası olmuş, sömürü ve kölelikten kurtulma mücadelesinde büyük bir deneyim ve birikim yaratmıştır. Bu birikim, devam eden mücadelede emekçilerin güç ve moral kaynağını da oluşturuyor.

 

 

 

Yemen’de emekçilerin öfkesi dinmiyor!

Aylar süren halk ayaklanmalarının ardından Körfez İşbirliği Konseyi’nin barış planını kabul eden Ali Abdullah Salih, yetkilerini devretmeyi öngören anlaşmayı imzalamıştı. Anlaşmaya göre Salih kendisine ve ailesine sağlanacak dokunulmazlık karşılığında yetkilerinden vazgeçecekti.

Fakat Yemenli emekçiler, bu anlaşmaya rağmen Salih’in yargılanması talebinden vazgeçmiyorlar. Emekçiler Salih’in devrilmesini sağlayan ayaklanmalarda yaşanan ölümlerden sorumlu tuttukları Salih’in cinayetten mahkeme karşısına çıkmasını talep ediyorlar. Ancak Salih'in yargılanmasının geçici hükümet tarafından engellendiği belirtiliyor. Yemenli emekçiler de yılın son gününde eski Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih’in yargılanması için başkent Sanaa’da yürüdü.