8 Temmuz 2011
Sayı: SİKB 2011/26

 Kızıl Bayrak'tan
İçeride efelik taslayanlar dışarıda uşaklıkta sınır tanımıyor...
Emperyalizmin uşaklarından
halklara dost olmaz!...
Düzenin siyasal krizi ve Kürt sorunu
Katil devlet 18 yıl sonra yine işbaşındaydı!
Madımak'ta insanlık 2. kez utandı
Katliam ülkenin dört bir yanında lanetlendi...
BDSP’nin 2 Temmuz anmalarından
PTT direnişi büyüyor
“Direniyorum öyleyse varım!”
KESK Genel Kurulu sona erdi
Demokratik ve mücadeleci bir sendikal haraket için
On sendikadan güç birliği!
Tunus-Mısır
dersleri - H. Fırat…
Suriye’de durum
karmaşıklığını koruyor
Lübnan direnişini silahsızlandırma
planı tutmayacak!
“Sosyalist Enternasyonal” Atina’da toplandı
Emekçiler ‘grev’ dedi
İşte kapitalizmin futbolu: Para-mafya-şike!
Gerillalar sonsuzluğa uğurlandı
Çorum’u devlet hazırladı itirafı
Nükleer santraller ölümdür,
­izin vermeyelim!
Rakamlar kadının ezilmişliğine
Zilan: Kürt halkının
mücadele ateşi!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Sosyalist Enternasyonal” Atina’da toplandı...

“Sosyalizm” maskesi altında sınıfa düşmanlık, burjuvaziye uşaklık

Dünyanın çeşitli ülkelerinden burjuva sol partilerin katıldığı “Sosyalist Enternasyonal”, 1-2 Temmuz tarihlerinde yıllık olağan konsey toplantısını gerçekleştirdi. Konsey toplantısı şu aralar sert sınıf çatışmalarına sahne olan Yunanistan’da yapılırken toplantının başkanlığını PASOK lideri ve Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu yaptı.

İşçi sınıfına ihanetin tarihi!

İlk olarak, bugün adına “Sosyalist Enternasyonal” denen platformun sosyalizmin tarihsel belleğindeki enternasyonallerle bir ilgisi olmadığını belirtelim. Bugünün “Sosyalist Enternasyonali” ne Marks ve Engels’in kuruculuğunu yaptığı Birinci Enternasyonal’in ne de Lenin öncülüğünde toplanan Üçüncü Enternasyonal’in mirasçısıdır. Esasında Birinci Paylaşım Savaşı’nda işçi sınıfının sosyalist mücadelesine ihanete eden İkinci Enternasyonal partilerinin mirasını devralan, hatta bu ihaneti daha da ileri taşıyan bir politik platformdur.

Bu politik platformun ise ne sosyalistlikle ne de enternasyonalizm düşüncesiyle bir ilgisi vardır. Öyle ki tarihinde, Birinci Paylaşım Savaşı sırasında kendi ülkelerinin burjuvazilerinin yanında yer alarak işçi sınıfına ihanet etmek, nice sömürge savaşının sorumlularından olmak ve Hitler faşizminin yarattığı yıkımın yolunu açmak gibi örnekler yazılıdır. Sonrasında ise burjuvaziye hizmette bir sınır yoktur. “Sosyalist Enternasyonal” partilerinin emekçi düşmanı politikaları uygulamakta diğer burjuva partilerinden herhangi bir farkları yoktur. Dahası solculuk iddiaları nedeniyle emekçileri aldatmakta çok daha yeteneklidirler.

Sosyal-demokrasi İkinci Paylaşım Savaşı’nda da aynı suçlara imza atmış, soğuk savaş dönemi boyunca komünizm düşmanlığı yapmıştır. Kısacası başlangıçta işçi sınıfının sosyalist özlemlerinin bir ifadesi olarak kurulan sosyal-demokrat partiler ve bu partilere dayanan İkinci Enternasyonal, sosyalizme ve işçi sınıfına karşı ihanet çizgisine varmıştır. Değişik dönemlerde farklı ülkelerde ortaya konulan devrimci kalkışmalarda açıkça karşı-devrimci rol oynamıştır.

Bugün “Sosyalist Enternasyonal” olarak ifade edilen platform ise bu mirasın taşıyıcısıdır. İkinci Paylaşım Savaşı sonrasında dünya emekçi halkları nezdinde prestij kazanan sosyalist kampın önünü alabilmek için ihanetçi sosyal-demokrasinin uluslararası ölçekte örgütlenmesinin ifadesidir. İlk olarak 1946’da İngiltere’de toplanan uluslararası konferansta bir haberleşme ve irtibat bürosu kurulmuş, bu büro ertesi yıl daha ileri götürülerek bir danışma organına dönüştürülmüş ve Uluslararası Sosyalist Konferans Komitesi (COMISCO) adını almıştı. 1951’de toplanan komite “Enternasyonal’i yeniden kurma” kararı almış, bu karar doğrultusunda da 1951’in Temmuz ayında Frankfurt am Main’da “Sosyalist Enternasyonal” kurulmuştur.

İkinci Paylaşım Savaşı sonrasında yükselen ulusal kurtuluş hareketlerinin yüzünü SSCB’ye dönmesi üzerine, emperyalist güçler “Sosyalist Enternasyonal”i kullanma yoluna gittiler. Özellikle ‘60’lı ve ‘70’li yıllarda azgelişmiş ülkelerde emekçilerin sosyalist özlemlerini istismar etmek üzere sosyal-demokrat partileri oluşturma girişimleri yoğunlaştı. Bu çerçevede kurulan ya da yeniden yapılandırılan sosyal-demokrat partiler “Sosyalist Enternasyonal” bünyesine alındılar.

Anlaşılacağı üzere, sosyal-demokrasi ve onun uluslararası örgütlülüğü olan “Sosyalist Enternasyonal” işçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesini düzen sınırları içerisinde tutmak, devrim ve sosyalizm davası ile buluşmasını engellemek ile görevlendirilmiş burjuva bir akımdır. Bunun için kısaca “düzen solu” olarak tanımlanmaktadır.

Hepsi emekçi düşmanı, hepsi emperyalizmin uşağı

“Sosyalist Enternasyonal”in işlevini anlamak için toplantıya katılan partilere bakmak bile yeterlidir. Toplantının ev sahipliği yapan PASOK ise bunun en belirgin örneklerinden biridir. Daha kısa bir süre önce bu parti tüm tepkilere rağmen emekçi düşmanı bir programı meclisten geçirmişti. PASOK lideri ve Yunanistan Başbakanı olan Papandreu aynı zamanda “Sosyalist Enternasyonal”in dönem başkanlığını da yapmaktadır.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Papandreu “Sizleri Yunan hükümeti ve PASOK adına selamlıyoruz. Zor zamanlarda zor adımlar attık. Ülkemizi kurtarmak için vatansever kararlar aldık. Bu kararlar, işçiler ve emeklilerin maaşları ve KOBİ’ler için sosyal olarak gerekli kararlardı. Acı verici kararlardı fakat bu bize, ülkemizdeki derin değişiklikler yapmak için bir fırsat ve umut verdi” dedi. Oysa biz Papandreu’nun “umut verici” dediği kararların gerçekte ne olduğunu iyi biliyoruz. Bu kararlar işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarının köleliğe bir adım daha yaklaştırılması demekti. “Kemer sıkma” politikası olarak bilinen ve gerçekte kapitalizmin yapısal buhranların faturasının işçi ve emekçilere ödetilmesi demekti. Zira bu politikalar Yunanistan işçi ve emekçileri tarafından öfkeyle karşılanmış, büyük bir patlamaya neden olmuştu.

Başka bir örnek de toplantıda yer alan İngiltere İşçi Partisi’dir. Dünya halkları bu partiyi ABD’nin emperyalist savaş ve işgallerine verdiği tam destek ile yakından tanımaktadır. Sayısız emekçi düşmanı, savaş partisi de yine bu sözde enternasyonalin üyesidir. Bilindiği gibi “Sosyalist Enternasyonal”in Türkiye’deki tek üyesi CHP nin de tarihi ve kimliği ortadadır.

Toplantıda kapitalizmin dünya ölçeğinde girdiği krizin yarattığı problemler, Yunanistan’ın durumu, spekülatif saldırılara karşı ülkelerin savunma mekanizması olarak atacağı adımlar, Arap dünyasındaki gelişmeler, hak ve özgürlükler, Ortadoğu’da barışın sağlanması ile nükleer enerji konuları da ele alındı.

Ancak toplantı hiçbir şekilde işçi ve emekçiler lehinde sonuçlar yaratmamıştır. Tersinden emekçi kitlelerin düzene yönelen öfkelerini dizginleyebilmenin, sınırlandırabilmenin ve sosyalizmin devrimci çizgisiyle buluşmasını engelleyebilmenin bir aracı olarak kullanılmaya çalışılmıştır.

 

 

 

 

Sıra Portekiz’de mi?

Yunanistan’ın iflas etmesi ve yeniden sömürgeleştirilmesinin ardından, gözler zincirin diğer zayıf ülkelerine çevrildi. İlk sinyalleri veren ülke ise Portekiz oldu. Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s Portekiz’in borçlarını ‘değersiz’ statüsüne düşürdü.

Kurumdan yapılan açıklamada, Portekiz’in mali piyasalarda yeniden borçlanmaya başlamadan önce, ikinci bir kurtarma programına ihtiyacı olabileceği belirtildi. Bütçe açığını kapamak için uygulanacak önlemler kapsamında vergiler artırılırken özelleştirmeye hız verilecek.

İlave özelleştirme programlarının uygulanmasının yanı sıra, 1500 euronun üzerindeki emekli maaşlarında kesintiye gidilecek ve bazı ürünlerin satış vergisi artacak. Portekiz’in borçlarını oransal olarak bu yıl gayri safi milli hasılanın yüzde 5,9’una, 2012’de yüzde 4,5’ine ve 2013’de yüzde 2’sine indirmesi öngörülüyor. Hedef, Portekiz’in bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya oranını 2013 yılına kadar yüzde 9,1’den euro bölgesi limiti olan yüzde 3’e düşürmek.

Portekiz’in komşusu İspanya’nın da kurtarma paketine muhtaç kalması durumunda, Avrupa Birliği’nin bu mali yükün altından kalkamayacağı ifade ediliyor.