24 Aralık 2010
Sayı: SİKB 2010/49

 Kızıl Bayrak'tan
Emekçilere değil,
sermayeye hizmet için hazırlık!
“Çift dilli yaşam” talebine tahammülsüzlük!
Haklarımız ve geleceğimiz için
torba yasa tasarısına hayır!
Yolsuzluk kapitalizmin
hamurunda var!
Fabrikalarda eylemler sürüyor
DİSK Tekstil’de genel kurul
Buca’da direniş
dayanışmayla büyüyor
Sa-ba işçisi onuru ve
hakları için direnişte!.
Dev Sağlık-İş’ten
asgari ücret eylemleri .
Çorlu’da işçi mitingi ..
“İnsanca yaşamaya yeten
asgari ücret!”
Sınıfı örgütleme seferberliğine!
KESK’te Olağanüstü ve Olağan Genel Kurul süreçleri ve görevler
“Güvencesizliğe giden yolda kamu emekçileri”
Katiller Maraş katliamının
32. yıldönümünde de
eserlerine sahip çıktı!
19 Aralık katliamı ve
direnişinin 10. yılında eylemler
Bir kez daha dar grupçu ve ilkeden yoksun küçük-burjuva solculuğu!
19 Aralık katliamı
Avrupa’da lanetlendi.
Gençlik söz hakkı için alanlardaydı!
Emek ve meslek örgütleri
öğrencilerin yanında.
Beytepe’de eylemler
“Erdal Eren Yoldaşımız”.
“Kadın işçileri doğa katletti”
arsızlığı
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

19 Aralık katliamı ve direnişinin 10. yılında eylemler...

“19 Aralık’ı unutmadık, unutturmayacağız!”

Sermaye devletinin 19-22 Aralık 2000 tarihinde eşzamanlı olarak 20 hapishanede gerçekleştirdiği vahşi katliamın ve devrimciler tarafından örülen kararlı direnişin 10. yıldönümünde, devrimci ve ilerici güçler alanlardaydı.


İstanbul

“Katil devlet hesap verecek!”

BDSP’nin, Bayrampaşa Hapishanesi önünde 19 Aralık günü gerçekleştirdiği eylemde katliama dönük öfke ve devrim şehitlerini anma coşkusu öne çıktı.

BDSP’liler Bayrampaşa Hapishanesi’ne yakın bir noktada buluştular. “19 Aralık’ı unutmadık, unutturmayacağız! Katil devlet hesap verecek! / BDSP” pankartı açan ve BDSP imzalı kızıl flamalar taşıyan sınıf devrimcileri, buradan yolu trafiğe kapatarak Bayrampaşa Hapishanesi önüne yürüdüler. Hapishane önünde basın açıklamasına geçildi.

“19 Aralık, dönemin sermaye hükümetince tüm adımları önceden planlanmış, diğer düzen aktörlerinin ve ABD, AB gibi emperyalist güçlerin tam onayını almış, çok yönlü ve kapsamlı bir katliamdı.” denilen açıklamada, 19 Aralık’a uzanan süreçte zindanlarda yaşananlar kısa başlıklar halinde özetlendi.

Açıklamada, devrimci tutsakların Ölüm Orucu Direnişi’ni kıramayan sermaye devletinin 19-22 Aralık’ta bir kez daha katliama başvurduğu ifade edildi. Katliamın sorumlularından Bülent Ecevit, Sadettin Tantan ve Hikmet Sami Türk’ün ibretlik sözleri de teşhir edildi.

Yargı sürecinin katliamı aklama yönünde işletildiğine vurgu yapılan açıklamada, aradan 10 yıl geçtikten sonra açılan Bayrampaşa Davası’nda da katliamın birinci dereceden sorumlularının kollanmaya devam edildiği söylendi. Katil devletten hesap sorulacağı belirtildi.

 

“Yaşasın 19 Aralık direnişimiz!”

Bayrampaşa Hapishanesi önünde buluşan TUYAB bileşenleri “Yaşasın 19 Aralık direnişimiz Katliamı unutmadık, unutturmayacağız! / TUYAB” pankartı açtılar. Açıklamada, Bayrampaşa davasının başladığına vurgu yapılarak sorumluluğun sadece 39 erin sırtına yüklenmek istendiği belirtildi. Açıklama, “19 Aralık katliamını 10. yıldönümünde sınıf kinimizle lanetlerken, bizlere düşen görevin, devrimci tutsakları yalnız bırakmayarak onların dışarıdaki sesi ve soluğu olduğumuzu unutmadan mücadeleyi yürütmektir” sözleriyle sonla erdi.

TUYAB’ın açıklamasının hemen ardından Hukuk Dernekleri Platformu adına da basın açıklaması okundu.


“Gerçek sorumlular yargılanmadı”

Bayrampaşa Cezaevi önünde bir araya gelen ÇHD üyesi avukatlar da katliamı lanetlediler. Basın açıklamasını okuyan ÇHD İstanbul Şube yöneticisi Ebru Timtik, ‘Hayata Dönüş’ operasyonunda yaşanan vahşeti aktardı. Göstermelik davaların açıldığını söyleyerek katliamın gerçek sorumlularının aklandığı belirtti.


Halk Cephesi: “Adalet istiyoruz!”

Bayrampaşa Hapishanesi önünde yapılan eylemde “Biz 19 Aralık’ta Bayrampaşa’daydık - Diri diri yakılanlar, kurşunlananlarız Adalet istiyoruz” ve “10 yıl oldu 19 Aralık 2000’de Bayrampaşa’da diri diri yakanlar cezalandırılsın / Halk Cephesi” pankartlarının açıldığı eylemde, katliam sırasında yakılan 6 devrimci tutsağın fotoğrafları taşındı.

Emperyalizmin ve işbirlikçilerinin devrimcileri teslim alabilmek için hapishaneleri kana ve ateşe boğduklarına değinilen açıklamada, katliamın yaşandığı dönemde Bayrampaşa Hapishanesi’nde bulunan Mehmet Güvel bir konuşma yaptı. Güvel, “Yanı başımda 6 kadın yoldaşımın kurşunlanarak katledildiğini gördüm. Ama bizi inançlarımızdan, yaşam tarzımızdan vazgeçiremediler. Devrimci iradenin duvarına çarptılar” dedi.

Ardından şair Ruhan Mavruk bir şiir okudu. Açıklama, İdil Kültür Merkezi Tiyatro Atölyesi’nin sergilediği tiyatro gösterimi ve Grup Yorum Korosu’nun seslendirdiği marşlarla sona erdi.


Kartal’da 19 Aralık yürüyüşü

Kartal Citibank önünde toplanan BDSP’liler Bankalar Caddesi üzerinden yürüyüşe geçti. Sloganların gür bir şekilde atıldığı yürüyüşte “19 Aralık’ı unutmadık, unutturmayacağız! Katil devlet hesap verecek! / BDSP” pankartı taşındı.

Kartal Meydanı’nda okunan basın açıklamasında, devletin katliamın üzerinden yaptığı açıklamalar teşhir edildi. Katliamın gerçek sorumlularının sarf ettiği sözler aktarıldı.

Binlerce asker tarafından düzenlenen operasyonun amacı anlatıldı. Bu saldırı karşısında devrimci iradenin ve direnişin kararlılığına vurgu yapıldı.  


Ankara

BDSP’den eylem

Kızılay’da bulunan Arı Dersanesi önünde bir araya gelen BDSP’liler, buradan “19 Aralık Katliamını Unutmadık! Hesabını soracağız! / BDSP” pankartını açarak sloganlarla Yüksel Caddesi’ne yürüdüler. BDSP flamalarının da taşındığı yürüyüşün ardından basın açıklaması gerçekleştirdiler.

Açıklamada, sermaye devletinin 19-22 Aralık’ta 20 hapishaneye eş zamanlı operasyonlar gerçekleştirerek 28 devrimciyi vahşice katlettiği, sağ ve yaralı ele geçirilen tutsakları ise işkencelerden geçirdiği söylendi.

Açıklama şu sözlerle sonlandırıldı:

“Toprağa düşen her bir devrimci, filiz olup yeniden yeşermektedir. Ne işkenceleriniz, ne katliamlarınız, ne de yargısız infazlarınız bunu engelleyebilir. Şehitlerimizden devraldığımız bayrak direnişin, devrimci irade ve kararlılığın bayrağıdır. Zulmün karşısında açılan direniş bayrağı geçmişte olduğu gibi bugün de dalgalanmaya devam etmektedir”

Eylem, çevredeki insanlar tarafından ilgiyle izlendi.


ÇHD Ankara Şube’den açıklama

Sincan Cezaevi önünde bir araya gelen ÇHD üyeleri basın açıklaması gerçekleştirdi.

Açıklamada, katliamla ilgili ancak 10 yıl sonra dava açıldığı dile getirilerek, operasyonu eleştirenlerin ise ceza ve hukuk davalarıyla susturulmaya çalışıldığı belirtildi.


Bursa

Bursa’da yapılan panel ve yürüyüşle katliam lanetlendi.

Baro Lokali Salonu’nda düzenlenen panel, açılış konuşması ile başladı. Saygı duruşunun ardından, 19 Aralık katliamını anlatan sinevizyon gösterimi yapıldı.

Sinevizyonun ardından ilk sözü İHD Bursa Şube Başkanı Mustafa Yağcı aldı. Yağcı konuşmasında, Diyarbakır, Ulucanlar ve 19 Aralık katliamlarının adım adım örüldüğünü, katliam davasının açılmasının bile 10 yıl sürdüğünü söyledi. 19 Aralık’ta Bursa’da katledilen iki devrimciyi kimlerin katlettiğinin bilinmediğini, dahası buna dair herhangi bir dosya numarası bile olmadığını söyledi.

Panelde ikinci sözü ESP temsilcisi Yunus Aydemir aldı. Katliam sırasında Bursa Cezaevi’nde olan Aydemir, katliamın dolaysız tanığı olduğunu belirterek sözlerine başladı. 19 Aralık’ın diğer yanının da direniş olduğuna vurgu yapan Aydemir, katliamın tüm vahşetine rağmen devrimci tutsakların teslim alınamadığını ve devletin bu katliamda siyasal olarak başarısız olduğunu ifade etti.

Ardından sözü BDSP temsilcisi Müslüm Turfan aldı. Turfan sözlerine, 19 Aralık’ta katliamın ön plana çıkarıldığını ama o güne asıl damgasını vuran şeyin direniş olduğunu belirterek başladı. 19 Aralık’ın, cezaevlerini teslim alma ve F tiplerinin hayata geçirilmesi saldırısının son aşaması olduğunu, bu süreçte devrimci iradenin teslim alınmaya çalışıldığını ancak bunda başarısız olduğunu ifade etti. 19 Aralık’ın devrimci tutsaklar cephesinden bir zafer olduğunu belirtti.

İkinci bölümde soru ve cevaplara yer verildi. Yapılan tartışmaların ardından panel sona erdi. Panele 80 kişi katıldı.

Katliamın 10. yılında yürüyüş

Setbaşı-Mahfel önünden yürüyüşe başlayan kitle “19 Aralık katliamını unutmadık unutmayacağız” pankartını açtı. Flama ve katliamda şehit düşen devrimcilerin fotoğraflarının taşındığı yürüyüşten sonra basın açıklamasına geçildi.

Yapılan açıklamada katliam süreci anlatıldı ve devletin katliamdaki sorumluluğu teşhir edildi.

19 Aralık katliamı ile ilgili olarak yapılan panel ve eylemi BDSP, ESP, DHF, Partizan, SDP, TÖP örgütledi. BDP, EHP, SODAP ve İHD de destek verirken eyleme 60 kişi katıldı.


Adana’da 19 Aralık yürüyüşü

5 Ocak Meydanı’nda toplanan yaklaşık 200 kişi adliye önüne yürüdü. Yürüyüş sırasında her kurum kendi flamalarını taşırken, katledilen devrimcilerin resimleri ve meşaleler taşındı. Sloganlarla ve ajitasyon konuşmalarıyla katliam lanetlenirken, sergilenen direniş selamlandı.

Polis konuşmalardan rahatsızlığını “halkı tahrik etmeyin” diyerek gösterdi. Bu müdahaleye de tok bir yanıt verilerek polisin bu tutumu teşhir edildi.

Adliye önüne gelindiğinde polisle kısa süre bir tartışma yaşandıktan sonra basın açıklaması başladı. 19 Aralık katliamında ölümsüzleşenler anısına saygı duruşunda bulunuldu.

Okunan basın metninde, 19 Aralık katliamı öncesi siyasal sürece değinilerek F tipi hapishanelere ve tecrit koşullarına karşı 20 Ekim 2000 tarihinde başlayan açlık grevi ve ölüm orucu süreci anlatıldı.

BDSP, BDP, İHD, ESP, TUHAY-DER, Devrimci Proletarya, Emek ve Özgürlük Cephesi ile Sosyalist Parti’nin örgütlediği eyleme DHF, Halkevleri ve TÖP de destek verdi.


Kayseri’de katliamlar lanetlendi

Kayseri’de gerçekleştirilen etkinlikle katliamlar lanetlendi. BDSP tarafından düzenlenen anma etkinliği saygı duruşu ile başladı. Ardından okunan açıklamada, 13 Aralık 1980’de idam edilen Erdal Eren anılırken Eren’in direnişçi militan kimliğine vurgu yapıldı. 19 Aralık ve Maraş katliamının da lanetlendiği açıklamada büyük ölüm orucu direnişi selamlandı.

“Katliamların hesabını gerçek anlamda soracak olan tek sınıf devrimci işçi sınıfıdır. İşçi sınıfının devrimci programı ezilenlerin katledilmesinden sorumlu olan katillerden hesap sorulmasını da içerir. Kapitalist düzen ve burjuva sınıf devleti ayakta kaldıkça devrimcilere, çeşitli milliyetlerden ve mezheplerden işçi ve emekçilere yönelik katliamların öznesi olan kontrgerilla elamanları kirli ve kanlı icraatlarına devam edeceklerdir. Aralık şehitlerine layık olmanın biricik yolu mücadele ateşini büyütmektir” denilen açıklamada 19 Aralık katliamını yaşamış Ölüm Orucu gazisi bir BDSP’li de söz aldı. Bu tarihin sadece sermaye devletinin sergilediği kanlı vahşet olmadığını, bu tarihin aynı zamanda zulmün karşısında sergilenen unutulmaz tarihi bir direnişin adı olduğunu söyledi.

Aralık şehitleri anısına şiirlerle devam eden programın son bölümünde Kayseri İşçi Kültür Evi müzik grubu, türkü ve marşlarını seslendirdi.


İzmir’de 19 Aralık protestosu

19 Aralık katliamının 10. yılı vesilesiyle gerçekleştirilen yürüyüş, yoğun yağış altında Gümrük Telekom önünde toplanılmasıyla başladı. “19 Aralık katliamının 10. yılında tecrite karşı direniş sürüyor!” pankartı arkasında toplanan bileşenler 19 Aralık’ta katledilen devrimcilerin resimlerini taşıyarak coşkulu sloganlar eşliğinde yürüyüşe geçtiler.

İkinci kordona inilerek yolun tek şeridi trafiğe kapatıldığı sırada kitleye müdahale etmeye çalışan kolluk güçleri kaldırıma çıkılması ya da sahilden yürünmesi dayatmasında bulundular. Kitlenin bu dayatmayı kabul etmeyerek her zamanki gibi yoldan yürümekte diretmesi üzerine kitlenin etrafı çevik kuvvetle sarıldı. Kısa süreli arbedenin ardından kitle yürüyüşünü sürdürdü. Yürüyüş eski Sümerbank önünde son buldu ve anma programına geçildi. Anma saygı duruşu ile başladı. Saygı duruşunun ardından okunan basın metninde 19 Aralık katliamının anlamı ve devlet için ne ifade ettiği anlatıldı, katliamın sadece zindanlara değil tüm topluma yönelik olduğu vurgulandı.

Günümüzde yaşanan tecrit koşullarına da değinilerek şunlar söylendi: “Tecrite karşı mücadele sadece içeridekilere bırakılamaz. Dışarıdaki kuvvetler olarak, 19 Aralık katliamının sorumlularından hesap sormak boynumuzun borcudur. Göstermelik mahkemelerle ve yalnızca üç beş erin yargılanmasıyla adalet yerini bulamaz. Hükümetinden askerine, medyasından yargısına bütün bir rejim ve sistem katliamın siyasi sorumlusudur. Gerçek adalet yerini bulana kadar ve katil devlet hesap verene dek mücadelemiz sürecektir.”

Basın metninin ardından Yeni Kapı Tiyatrosu sahne aldı. Tecride dair hazırlanan tek kişilik bir oyun sergilendi. Oyunun ardından ise Sokak Orkestrası’ndan bir kişi seslendirdiği marşlarla etkinliğe katkı sundu. Avusturya İşçi Marşı ve Venceremos marşları kitle tarafından hep bir ağızdan söylendi.

Yürüyüş; Alınteri, BDSP, DHF, Devrimci Hareket, ESP, Partizan, KÖZ, TÖP, SDP tarafından örgütlendi.



İzmir’de 19 Aralık paneli

18 Aralık günü gerçekleştirilen panelde katliamın vahşetine rağmen birlikte örülen direniş öne çıkarıldı. Sinevizyon gösterimi ile başlayan etkinlikte saygı duruşu gerçekleştirildi, ardından panelistler kürsüye davet edildi. Çiçek Otlu’nun moderatörlük yaptığı panelde 19 Aralık sürecinde gerek hukuksal gerekse fiili mücadele sürecinde yer alan Av. Bahattin Özdemir ile katliam sırasında Çanakkale cezaevinde bulunan Mürsel Aydın söz aldı.

Mürsel Aydın, konuşmasına duygularını anlatan bir şiiri okuyarak başladı. Çanakkale’deki saldırı öncesi tecrit koşullarını da anlatan Aydın, katliamdan önce baskıların arttığını ve saldırının kendini gün be gün hissettirdiğini ifade etti. Katliamın nasıl yaşandığını ve şehit düşen devrimcileri de anlatan Aydın, devrimci tutsakların bir arada ördüğü direnişe ve siper yoldaşlığına da vurgu yaptı.

Av. Bahattin Özdemir söze cezaevlerinin iktidarın gerçek yüzünün en iyi görüneceği yerler olduğunu belirterek başladı. 19 Aralık katliamı ile sadece cezaevlerini değil toplumun tamamının teslim alınmasının amaçlandığını söyleyerek “tecridin” de uzun vadeli yoketme projeleri arasında olduğunu söyledi.

Panelistlerin ardından 19 Aralık sürecinde Burdur’da cezaevi dışında verilen mücadelede yer alan Selma Topçu söz alarak düşüncelerini belirtti. Burada gerçekleştirilen tecrit karşıtı eylemler sırasında işkence gören ve bu nedenle sağlığını kaybeden Topçu, operasyonun asıl amacının dışarıdaki insanları sindirmek olduğunu belirtti.

Topçu’nun ardından söz, düşüncelerini ifade etmek isteyenlere bırakıldı. Bu bölümde ilk olarak 2000 Ölüm Orucu Gazisi Muharrem Kurşun söz aldı. Kurşun konuşmasında 19 Aralık katliamını Çankırı’da yaşadığını belirtti ve 19 Aralık’ın sadece katliam değil aynı zamanda büyük bir direniş destanı olduğunu anlattı. Çeşitli örnekler veren Kurşun bu dayanışmayı hayatın her alanında devrimciler arasında yaratmak gerektiğini belirtti. Özellikle Ölüm Orucu direnişçilerinin diğer yoldaşlar tarafından nasıl savunulduğunu ve saldırı altında halay çektiklerini anlattı.

Yine Ulucanlar ve 19 Aralık katliamlarını yaşamış TKİP dava tutsağı Atlen Yıldırım katliamların biçimlerinden yola çıkarak devlet açısından ne ifade ettiğini ve amaçlandığını aktardı.

Söz alan bir tutsak yakını ise ailelerin mücadeledeki rolüne vurgu yaptı.

Yapılan konuşmaların ardından Çiçek Otlu kapanış konuşmasını gerçekleştirdi.


Diyarbakır’da eyleme saldırı

TUHAD-FED tarafından 19 Aralık günü gerçekleştirilen eyleme polis saldırdı. Diyarbakır E Tipi Cezaevi yakınlarında gaz bombası ve tazyikli su ile saldıran polis kitleyi dağıtmaya çalıştı. Saldırıya taş atarak karşılık verilmesi üzerine çatışma çıkarken, çatışma bir süre sonra sona erdi.


Silvan’da patlama: 8 yaralı

Diyarbakır’ın Silvan İlçesi’nde 19 Aralık katliamını protesto etmek için gerçekleştirilen yürüyüş sırasında meydana gelen patlamada 8 kişi yaralandı. Silvan Emniyet Müdürlüğü önünde yaşanan patlamada, bir kadının kolu koptu, bir kadın ise gözünü kaybetti. Patlamanın ardından polisler karakolun içinde bir süre havaya rastgele ateş açtı.

BDP Silvan İlçe Başkanı Abdullah Eflatun şunları söyledi: “Devlet ve Silvan Emniyeti bugün bunu gerçekleştirdiler. Bunu şiddetle kınıyoruz. Emniyet ve emniyet ekipleri halkın üzerine geldi. Silvan Kaymakamı ve Diyarbakır Valisi bu olayın üzerinde durmassa, Silvan halkı bunun hesabını Silvan Emniyeti’nden soracak” dedi. Açıklamanın ardından yaklaşık bin kişi Silvan Devlet Hastanesi’ne yürüdü.

Sermaye devleti ise yaptığı açıklamalarla olayı çarpıttı. Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, Gazi Caddesi’nde toplanan yaklaşık 250 kişilik grubun izinsiz gösteri yaptığını belirterek, grubun daha sonra Silvan İlçe Emniyet Müdürlüğü binasına molotofkokteyli ve taşla saldırdığı yalanına sarıldı.


Adalet Bakanlığı’na 7 bin dilekçe

Van’da 19 Aralık katliamını protesto eden TUYAD-DER, BDP’li yöneticilerin de katıldığı bir eylem gerçekleştirdi. Eylemde Adalet Bakanlığı’na ve Cumhurbaşkanlığı’na 7 bin imzalı dilekçe gönderildi.

Eyleme beyaz önlükleriyle katılan kitle “Tüm siyasi tutuklular derhal serbest bırakılsın” pankartı ile Merkez Postanesi önüne yürüdü.

Postane önünde yapılan açıklamanın ardından imza dosyaları Adalet Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı’na gönderildi.