13 Ağustos 2010
Sayı: SİKB 2010/32

 Kızıl Bayrak'tan
Temel gündem
devrimci sınıf mücadelesidir!
“Hayırcı” solcuların
mazeretlerine yanıtlar
Kürt halkı düzen içi
dayanaksız hayallerde değil,
devrim mücadelesinde ısrar etmelidir
BDSP işçi ve emekçileri referandum oyununu boykot etmeye çağırdı
Şerzan Kurt davasında
gizli duruşma’
Sermaye devletinin sözleşmeli öğretmenlere iki yüzlülüğü!
İşsizlik fonunu patronlar kadar sermaye devleti de yağmalıyor. 
İnsanca yaşam ve
çalışma koşulları!.
Tersanede direniş çadırı kuruldu
İşçi ve emekçi hareketinden.
Rejim krizi ve Kürt sorunu
ÇEL-MER direnişi dersleri
“Yaşasın ÇEL-MER işgalimiz!”
“İki… Üç…
Daha fazla ÇEL-MER!”
BMİS Bursa Şube Başkanı’yla konuştuk
Birleşik Metal-İş üyesi Çimsetaş işçileriyle Metal TİS süreci üzerine konuştuk.
“Doğal afetler”in yıkıcı etkisini sınırlamanın yolu sistemi yıkmaktır!
Başbakan’a üç eşli danışman!
Referandum ve Kürtler - M. Can Yüce
Mamak 7. Kültür Sanat Festivali gerçekleştirildi.
Sömürüsüz bir yaşam için.
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Şerzan Kurt davasında ‘gizli duruşma’

Şerzan Kurt’un Muğla’da 11 Mayıs tarihinde ülkücü-faşist saldırı sırasında polis kurşunuyla katledilmesine ilişkin açılan davada ilk duruşmanın beklenen tarihten bir gün önce, 9 Ağustos günü gizlice görüldüğü ortaya çıktı.

Muğla Valiliği, Muğla Üniversitesi öğrencisi Şerzan Kurt’un katledilmesiyle ilgili Gültekin Şahin isimli polis hakkında müebbet hapis istemiyle Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın, “güvenlik” gerekçesiyle başka yerde görülmesini talep etmişti. Başvurunun Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kabulünün ardından olağanüstü toplanan Yargıtay 9. Dairesi, davanın Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesine karar vermişti. Bir polis hakkında açılan göstermelik davanın her aşamasında devletin katliamcı yüzünü örtme çabası içerisinde olan düzen güçlerinin, olayı kamuoyu önünden kaçırmak ve duruşma sırasında oluşacak tepkiyi sönümlendirmek için başvurdukları bu hamle, Şerzan’ın ailesinin ve avukalarının, ilerici ve devrimci güçlerin tepkisini çekmişti.

Devletten ayak oyunu

Kamuoyuna 9 Ağustos günü yansıyan karara göre, ilk duruşma 10 Ağustos günü Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek ve davanın sonraki duruşmalarını Eskişehir’de görülmesi kararı okunacaktı.

İlerici ve devrimci güçlerin Muğla Adliyesi önünde gerçekleştirecekleri basın açıklaması öncesi kentte yoğun polis ablukası yaşandı. Şehir dışından gelen araçları durdurarak tacizkar biçimde kimlik kontrolü ve arama yapan polislere, şehre girişteki karayolları üzerinde jandarma tarafından takviyeler yapıldı.

Aralarında BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve KESK Genel Sekreteri Emirali Şimşek’in de bulunduğu ilerici ve devrimci güçler, basın açıklamasını gerçekleştirmek için yoğun çevik ablukası altındaki adliye binası önüne geldiklerinde duruşmanın aslında 9 Ağustos günü gizlice görüldüğünü öğrendiler.

Kurt ailesi tepkili, avukatlar usulsüzlüğe itiraz etti

Katilleri aklama çabasında olduğunu her fırsatta gösteren sermaye devletinin bu ayak oyunu karşısında tepkilerini dile getiren eylemciler, her şeye rağmen Şerzan Kurt davasını sonuna kadar takipçisi olacaklarını dile getirdiler.

Avukatlar ise duruşmanın kendilerine ve Şerzan’ın ailesine tebliğ edilmeyerek görüldüğünü belirterek söz konusu usulsüzlüğe ilişkin mahkemeye itirazda bulundular. Ancak mahkeme heyeti pervasızlığını koruyarak avukatların duruşmanın bugün (10 Ağustos günü) görülmesi yönündeki itirazını reddetti.

Avukatların mahkeme heyetinin kararını adliye önündeki kitleye aktarmasını ardından, Şerzan’ın kurşunlandığı Recai Güreli Caddesi’ne sloganlar eşliğinde bir yürüyüş düzenlendi. Yürüyüşün ardından Şerzan Kurt Adalet ve Eşitlik İnisiyatifi  tarafından basın açıklaması gerçekleştirilerek Şerzan için yere karanfiller bırakıldı.

Basın açıklamasının ardından Sırrı Sakık, Şerzan’ın avukatları ve anne-babası konuşmalar gerçekleştirdi. Devletin katliamı aklama çabasına ve davadaki usulsüzlüklere dikkat çekilen konuşmalarda, davanın mutlaka takipçisi olunacağı vurgulandı.



 

Dörtyol linç raporu açıklandı

Hatay Dörtyol’da Kürt halkına dönük linç girişimlerini inceleyen İHD, raporlaştırdığı incelemelerini kamuoyuna duyurdu. Bu noktada devletin olaylardaki rolünü sorgulayan raporda bazı devlet görevlileri hakkında soruşturma açılması talebi dile getirildi.

Av. Beyhan Güneyli, Av. Ömer Ayaz, Adana Şube Başkanı Aydın Sincar, Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi ve Hatay Şube Başkanı Mithat Can’ın oluşturduğu İHD’nin inceleme heyeti, İHD Adana Şube binasında bir açıklama yaptı.

Buna göre raporun hazırlık aşamasında yerel yöneticiler, Dörtyol Kaymakamı, Belediye Başkanı, parti başkanları ve saldırıların mağdurlarıyla görüşüldüğü dile getirildi.

Av. Beyhan Güneyli, yerel yöneticilerin olaya yeterince müdahil olamadıklarını ifade ederek özellikle kolluk kuvvetlerinin olayı seyretmeyi tercih ettiğini söyledi. “İnsanların gergin ve üzgün olması” gerekçe gösterilerek kolluk kuvvetlerinin ciddi zafiyetinin açıklanmaya çalışıldığını belirtti.

Olayların büyüme noktasında tedbir alınmadığına dikkat çeken Güneyli, kitlenin dağıtılmamasını buna örnek olarak gösterdi.

Saldırılar neticesinde 40 civarında işyerinin tahrip edildiği, BDP binasının, içindeki eşyalarla birlikte yakıldığı, çelik kapısının balyozlarla kırıldığı söylenirken işyeri sahiplerinin tahrip edilen işyerlerine ‘linç ediliriz’ korkusuyla sahip çıkamadığı söyledi.

“Dörtyol ilçesinin girişinde devasa boyutta olmak üzere hemen hemen bütün iş yerlerinde ve evlerde bayrak asılı olduğu tespit edilmiştir. Hatta Kürt olup da korkudan işyerine bayrak asmak zorunda olduğunu beyan eden mağdurlara da rastlanmıştır. ‘Bayrak asan vatansever, asmayan hain’ fetişizminin Dörtyol’da da yoğun bir şekilde yaşandığı, gerek gösterilerde kullanılan, gerekse de ev ve işyerlerinde asılı duran bayraklarla da ortaya çıkmıştır. Mağdurların can ve mal emniyeti ve geleceğe yönelik kaygılarının çok güçlü olduğu bu anlamda tehlikenin potansiyel olarak devam ettiği tespit edilmiştir” denilen açıklamada bununla beraber çevre il ve ilçelerden kent merkezine mesaj ve telefonlarla binlerce kişinin çağrıldığının tespit edildiği belirtildi. Yetkililerin bu ırkçı toplanmaya göz yumdukları ve ırkçı-milliyetçi kesimlere müsamaha gösterdikleri dile getirildi.

Güneyli, Belediye Başkanı’nın Kürtlere karşı ayrımcı politikalarda bulunduğu ve olaylarda il ve ilçelerden belediye aracıyla insan taşıdığı yönündeki bilgilerin de araştırılmasını isterken, valinin saldırıları “anlayışla karşılaması”na da tepki gösterdi.


 

 

Polisin yeni oyuncağı: FN303

Sermaye devleti en ufak hak arama eylemlerinde bile kitleye azgınca saldırabilirken İstanbul 1 Mayıslarında estirilen devlet terörü hala akıllarda.

Polisin kullandığı “orantılı” güç, attığı gaz bombaları ile İstanbul’un savaş alanına çevrilmiş görüntüleri hafızamızdaki yerini korurken, İstanbul Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü terörünü daha da arttırma niyetinde. Sermaye devletinin içinde debelendiği ekonomik kriz, Kürt sorunundaki çözümsüzlük, işçi ve emekçilerde biriken öfke devleti yeni önlemler almaya itiyor. Devlet faşizan uygulamalarını daha da derinleştiriyor.

İstanbul Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü, 2008’den beri envanterinde bulunan Amerikan yapımı FN303 model plastik mermi atar tüfeklerini “toplumsal olaylarda” kullanma kararı aldı.

Buna göre tanesi yaklaşık 2 bin dolar olan FN303 tüfekleri, Ankara, İstanbul, Diyarbakır, Batman, Hakkari, Adana, Mersin ve Van olmak üzere 30 ilde kullanılmaya başlandı.

PVSK ve TMY ile cezasızlıkla ödüllendirilen kolluk güçlerinin işlediği cinayetler ortadayken bu silahın kullanımının yeni ölümlere kapı aralayacağı aşikar. ABD’nin Boston kentinde 2004 yılında 21 yaşındaki gazetecilik öğrencisinin, polisin FN303 tüfeğinden çıkan merminin gözüne isabet etmesi sonucu öldüğü gerçeği ortada duruyorken, Türkiye’de de ölümler kaçınılmaz olacaktır.

FN303’ler 4 farklı renkte 4 çeşit mermi atıyor. Gri mermi darbe etkisi yaparken atılan kişinin psikolojisini bozarak geri adım atmasını sağlıyor. Sarı mermi silinebilir sarı boya bulaştırılıyor. Turuncu mermi silinemeyen turuncu boyayla noktalıyor. Kırmızı mermi ise yüzde 20 oranındaki biber gazıyla “saldırganı” etkisizleştiriyor.