İçindekiler:

27 Haziran 2025
Sayı: KB 2025/09

Emperyalist savaşa karşı mücadeleye!
BDSP'den savaş açıklaması
İran'a yönelik emperyalist savaş
İşçi sınıfı savaşa karşı mücadele etmelidir
Saldırganlığın "meşruiyeti"
Kirli ellerin diplomasisi
Saldırganlık ve iki yüzlü söylemler!
Saray rejimi baskı ile ayakta kalıyor
Bugünlere de yol gösteren direniş!
İzmir 15-16 Haziranı'ndan gözlemler
Kamu sözleşmesinde sefalet dayatması
Kamu işçisi için mücadele zamanı
100. yılında 1925 Kürt isyanı ve Şeyh Sait-1
NATO'nun gerçek ajandası
G7 Zirvesi'nden yansıyanlar
Nükleer silahlanma yarışı hızlanıyor
AUKUS'ün sinyali emperyalizmin krizi!
Almanya'da "zorunlu askerlik" tartışması
Haydutluğun yeni perdesi, "Kirli İşler"
İran'a saldırı, çıplak emperyalizmdir
İran'a yönelik savaş "baş gangster"
YKS başvuru oranlarının gösterdikleri
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Saray rejimi baskı ile ayakta kalıyor

 

Sermaye ve emperyalistlerin desteğiyle 2002’de iktidara gelen AKP, artık varlığını tek adama diktasına dayalı bir baskı rejimi olarak sürdürüyor. Gelinen noktada mafyatik bir yapıyı andıran bu kokuşmuş rejim, kendi sefil ikbali uğruna düzen içi muhalefete bile azgınca saldırıyor.

Öte yandan AKP, iliklerine kadar işlemiş olan çürümeyi tüm topluma da enjekte ediyor. Aklınıza gelebilecek tiksinti verici her türlü kirli iş, artık gizleme gereği bile duyulmadan alenen yapılıyor. Bu kirli işleri yapanlar, saray rejiminin çatısı olan Cumhur İttifakı partilerine mensupsa, çoğu zaman gözaltına bile alınmıyor.

Saray rejimine muhalif bir kişinin bir sözü, bir paylaşımı, kişi mevcut düzenin genel çıkarlarını savunuyor bile olsa, tutuklama ya da gözaltı gerekçesi sayılıyor. İnsanlara açıkça “Ya saray rejimine biat et ve her şeyden korun, ya da her türlü keyfi saldırıya açık ol” deniyor.

19 Mart sonrası gerek sokakta gerek yargıda gerekse hapishanelerde artan baskı ve zorbalıklar sermaye devleti açısından yeni değil. Ancak, düzen partisi olan CHP ve mensuplarına yönelik bu tür saldırılar yeni yaşanıyor. Elbette CHP’liler geçmişte de devlet şiddetine maruz kaldılar; işçi, emekçi ya da öğrenci kimlikleriyle bu şiddeti yaşadılar. Fakat CHP’nin kurumsal kimliği bu şekilde uzun yıllardır doğrudan hedef alınmamıştı.

İmamoğlu gözaltına alınıp tutuklandığında bir halk hareketi ortaya çıktı. Bu halk hareketi, saray rejiminin bazı planlarını engelledi. Ancak CHP’li belediyelere yönelik yargı terörü hız kesmeden devam etti. Cumhur İttifakı’na mensup partilerin yönettiği belediyelerde ortaya saçılan yolsuzluklar yargı tarafından görmezden gelinirken, CHP’li belediyelere yönelik “yolsuzluk” gerekçesiyle gözaltı ve tutuklama terörü sürdürüldü. Bu belediyelerde gerçekten yolsuzluk olup olmadığından bağımsız olarak, saldırıların esas amacının muhalefeti baskıyla etkisizleştirmek olduğu açıktır.

Saray rejimi, derinleşen ekonomik krizle birlikte toplumsal desteğini büyük ölçüde yitirmiş durumda. Ne manipülasyonlar, ne ideolojik ve kültürel farklıkları kaşıyan kutuplaştırma politikaları, ne de rüşvet yerine verilen “sosyal yardımlar” artık toplumsal desteği yeniden üretmiyor. Gelinen yerde AKP in  herhangi bir seçimden zaferle çıkması oldukça zor görünüyor.

İşte bu yüzden, bugüne kadar devrimcilere, Kürt yurtseverlerine ve düzen muhaliflerine uygulanan sokak ve yargı teröründen, şimdi düzen muhalefeti de payına düşeni alıyor. Bu yöntemle sindirilmek ve güçten düşürülmek isteniyor.

Bu düzenin yasalarına göre bile hukuki hiçbir dayanağı olmayan tutuklamalar; itirafçı, gizli tanık ifadeleriyle verilen cezalar; yargı aşamasındayken kilometrelerce uzaktaki hapishanelere sürgün edilmeler; ve hapishanelerdeki insanlık dışı hak ihlalleri… 

Devrimciler tüm bunlara yıllardır göğüs geriyor ve karşısında mücadele ediyor. Ne düzen muhalefeti ne de onun medyası, bu saldırılara bugüne kadar gereğince yer vermedi. Şimdi ise bu hak ihlallerini, ancak saldırılar kendilerine yöneldiği ölçüde gündeme taşımaya başladılar.

Tüm bu antidemokratik uygulamalara karşı, devrimci ve ilerici güçler gereğince tepki göstermeli; kitlelerde oluşan tepkiyi hukuksuz tutuklamalara, hapishanelerdeki hak ihlallerine ve sürgünlere karşı sokaklarda bugüne kadar sürdürdükleri mücadeleyi büyütmek için değerlendirmelidir.

H. Ortakçı

 

“Savaş aygıtı NATO’ya dur de!”

 

İşçi Emekçi Birliği bugün (24 Haziran) saat 20.00‘de Kadıköy İskele Meydanı‘nda emperyalist saldırganlığa karşı eylem gerçekleştirdi.

Yapılan konuşmalarda ve basın metninde işçi sınıfının başta Ortadoğu halkları olmak üzere tüm dünya halklarının kurtuluşunun ve geleceğinin emperyalist saldırganlığa dur demekten geçtiği vurgulandı. Dünya halklarına karşı en büyük tehdidin emperyalist güçler olduğunu “demokrasi”, “insan hakları”, “nükleer tehdit” bahaneleri ile hegemonyalarını güçlendirmeye çalıştıkları ortaya konuldu. Bütün söylemlerine karşı Türk Sermaye devletinin emperyalizm ve siyonizmle ilişkilerini devam ettirdiği vurgulanan açıklamada rejimin Ortadoğu‘da akan kandan sorumlu olduğu vurgulandı. Türkiye‘nin de üyesi olduğu NATO‘nun ve emperyalistlerin tüm dünya halklarına karşı bir tehdit ve savaş aygıtı olduğu söylenerek “NATO‘dan çıkılması”, “emperyalist üslerin kapatılması” çağrısı yapıldı. Emperyalizm ve siyonizmin İran‘daki gerici rejimi ve nükleer silahları bahane ederek saldırmasının kabul edilemez olduğu gerici rejimlerin emperyalist müdahalelerle değil halkların ortak mücadelesi ile yıkılabileceği vurgulandı. Açıklamanın sonunda tüm işçi ve emekçilere, “emeğine geleceğine özgürlüğüne sahip çıkmak için emperyalizme karşı mücadele” çağrısı yapıldı. 

Eylem boyunca sık sık „Emperyalizm yenilecek direnen halklar kazanacak!“, „Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!“, „Emperyalistler, işbirlikçiler 6. filoyu unutmayın!“, „NATO‘dan çıkılsın emperyalist üsler kapatılsın!“ sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul