4 Ağustos 2017
Sayı: KB 2017/30

Savaş, sömürü ve faşist zorbalık dizginlerinden boşalıyor
HDP'nin ‘Vicdan ve Adalet Nöbeti’
Karanlığı yaratanlar, aydınlık günlerin ateşinde yanacaklardır
Yaşam alanlarımızın düşmanları İstanbul’u sele teslim etti!
Almanya ile son krizden yansıyanlar
ITUC raporladı: Türkiye bir sömürü cehennemidir!
Tekstilde ucuz işçilik seferberliği
KHK’lar ve kamu emekçilerinin direnişi
“Tarihsel olarak doğru yerde olduğumuzu düşünüyorum”
Ekim Devrimi 100. yılında Sosyalist devrim mücadelesinde işçi sınıfına yol gösteriyor
Yazaki’de tacize, baskıya, sömürüye son!
İstismara yasal kılıf
Koç’un “geleceğe” yatırımı
“Ya barbarlık içinde çöküş ya sosyalizm!”
CIA iş başında: Venezuela’da darbe hazırlığı
Asya-Pasifik: Şiddetlenen kriz coğrafyası
Tek tip kıyafetle amaçlanan işçi ve emekçilere deli gömleği giydirmektir!
İşçi sınıfının generali Engels
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Müftülere nikah kıyma yetkisi...

İstismara yasal kılıf

 

AKP hükümeti, “Nüfus hizmetleri kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair” bir yasa tasarısını geçtiğimiz günlerde meclise sundu. Tasarının içeriğinde ise, il ve ilçelerde müftülere ve onların görevlendirdiği imamlara nikah kıyma yetkisi, evde doğum yapmış kadınların çocuklarına sözlü beyana dayalı kimlik verilmesi, evlilikle Türk vatandaşlığına geçen yabancılarda “genel ahlak” kriteri, ikamet izni olmayan mültecilere kimlik numarası verilmesi ve kişisel bilgilerin paylaşılmasının kapsamının genişletilmesi vb. yeralıyor.

Kuşkusuz ki, yasa tasarısında en dikkat çeken ve günlerdir başta kadınlar olmak üzere ilerici kamuoyunda tepki toplayan en temel husus, müftülere nikah kıyma yetkisinin verilmesi ve evde doğum yapmış kadınların çocuklarına kimlik verilmesidir. Tasarının söz konusu iki maddesini bütün olarak ele almak gerekmektedir. Zira, bu maddeler uzun dönemdir AKP iktidarının kadınlara ve kız çocuklarına yönelik izlediği politikaların devamı ve yeni bir halkasıdır. Yaratılmak istenen dinsel gericiliğe dayalı toplum modeli içinde kadınları değersizleştirmek, haklarını gasp etmek ve çocuk istismarını meşrulaştırmaktır.

Hatırlanacağı üzere Mayıs ayında Ensar Vakfı genel kurulunda konuşan Tayyip Erdoğan “14 yıldır iktidarız ama sosyal ve kültürel iktidarımız konusunda hâlâ sıkıntılar var” sözlerini söylemişti. 14 yıllık iktidarları boyunca dinci gericiliğe dayalı toplum modeli adım adım örülmesine rağmen, halen yeterli görülmüyor ve eğitim müfredatındaki değişikliklerden, kadınlara ve çocuklara dönük yasa tasarısına iktidarın gerici hamleleri hız kazanıyor.

Öncelikle mevcut yasa tasarısı ile kadınların kazanılmış haklarının gasp edilmesinin önü açılmış ve yasal yaptırımların önü tümüyle kesilmiş olacak. Erken evlilikler, çocuk taciz ve istismarları meşrulaşacak, açığa çıkması engellenmiş olacak. Dini nikahların yaygınlaşmasının koşulları yaratılacak. Bugün yansıyan resmi rakamlara göre çocuklara yönelik cinsel istismar %700 oranında artmış durumda. Büyük çoğunluğu kamuoyuna yansımazken, istismar olayları büyük oranda çocuk yaşta doğumlar için hastanelere gidildiğinde açığa çıkarılabilmektedir. Böylelikle “evde doğum ve kimlik beyanının ortadan kaldırılmasıyla” çocuk yaşta doğumların açığa çıkarılması da engellenmiş olacak. Beraberinde evde doğum uygulaması ile kadın ve çocukların hayati risklerinde ciddi oranda artış yaşanacak.

Tasarı yasalaştığı koşullarda, en ağır bedeli kadınlar ve çocuklar ödemekle birlikte, toplumsal yaşam da ağır bir darbe alacak. Zira, amaçlanan dine dayalı bir toplum modelinin köşe taşlarını oluşturmak, laikliğin esaslarını da bir bir ortadan kaldırmaktır. Dinin bireyin sorunu olarak ele alınması ve dinin siyasal yaşamdan ve kamu yaşamından uzaklaştırılması laikliğin esasıdır.

Burjuvazi, geniş emekçi kitleleri en ağır şekilde sömürebilmek, denetim altında tutabilmek amacıyla daima dine sarılmıştır. Ancak AKP iktidarı dönemiyle birlikte, dinci gerici iktidar, miadını doldurmuş burjuva cumhuriyetin kazanımlarını bile ortadan kaldırmaktan geri durmamıştır.

Son dönemlerde gerek yasal zeminlerde, gerekse de sosyal ve kültürel zeminde yapılanlar dinsel gericiliğe dayalı bir toplumu inşa etmeye dönük adımlardır. Yasa tasarısı da esasta bu plan ve projenin bir parçasıdır. Yasa tasarısına karşı çıkmak ve geri çekilmesi için mücadele etmek, kadınlarla birlikte tüm ilerici güçlerin, işçi ve emekçilerin sorumluluğudur.

 

 

 

 

Kadına yönelik baskı ve şiddet her yerde

 

Türkiye’de kadınlar üzerindeki sömürü, baskı ve şiddet her geçen gün artıyor. Ancak emperyalist-kapitalist gericiliğin hakim olduğu dünyamızda, farklı coğrafyalarda da kadınlar bu saldırganlıktan nasibini alıyor. Buna karşın, kadınlar dünyanın her bir köşesinde direnmeye devam ediyor.

Şili’de kürtaj yasağına karşı eylemler

Kürtajın “her koşulda” yasak olduğu Şili’de, kürtaj yasağının kaldırılmasının engellenmesi binlerce kişi tarafından protesto edildi.

Temmuz ayı içinde Şili senatosu, kadın ve bebeğin hayatının tehlikede olduğu ve gebeliğin tecavüz sonucu gerçekleştiği durumlarda kürtaj hakkını tanıyan yasayı onaylamıştı. Ancak söz konusu tasarı alt mahkeme tarafından reddedildi. Darbe artığı yasaya karşı binlerce kadın ve erkek gerçekleştirdikleri eylemlerle, sadece zorunluluk durumunda değil, her koşulda kürtaj hakkını savundular.

Ürdün’de tecavüzcüsüyle evlilik yasasına karşı eylem!

Ürdün’de, cinsel istismarcının, saldırıda bulunduğu kadınla evlenmesi koşuluyla affedilmesini içeren yasa maddesine karşı eylemler gerçekleştirildi. Kadınlar, tecavüzcüyü aklayan yasa maddesinin tümüyle kaldırılmasını isterken, yasa maddesinin tümüyle kaldırılması değil, değişiklik yapılarak yürürlükte kalması gündemde.

Tunus’ta kadınların yasal kazanımı

Tunus’ta kadınların aile içi şiddete karşı verdikleri mücadele sonucu, aile içi şiddeti engelleyen ve suçluların cezalandırılmasını öngören yasa onaylandı. Yasa kapsamında evlilik içi tecavüz de suç sayılacak. Tunus’ta kadınların en az %47’si aile içi şiddete maruz kalıyor ve kadın örgütleri bu konuda yıllardır çalışmalar yürütüyordu.

İspanya’da kadına yönelik şiddete karşı reform paketi

İspanya’da kadına yönelik şiddete karşı mücadelelerin ürünü olarak parlamento tarafından 200 maddeyi içeren 5 yıllık reform programı kararı alındı. Programda, şiddete uğrayan kadınlara 6 ay koşulsuz işsizlik maaşı bağlanması, okullarda cinsiyet eşitliği temelinde derslerin verilmesi, şiddete uğrayan kadınlar için hastanelerde özel birimler kurulması vb. yer alıyor.

 

 

 

 

Maçka Parkı’nda genç kadına taciz!

 

Geçtiğimiz hafta Maçka Parkı’nda Çağla Köse isimli genç kadın, özel güvenlik görevlisi tarafından kıyafeti gerekçe gösterilerek parktan çıkartılmak istendi. Özel güvenlik görevlisi, “sonra tecavüz edince kim koruyacak diyorsunuz” sözleriyle tacizde bulundu. Parkta bulunanlar Çağla Köse’ye sahip çıkarak, özel güvenliğin müdahalesine tepki gösterdi. Yaşanan olay sonrasında Köse, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Güvenlik şirketi ise, tepkiler üzerine güvenlik görevlisinin soruşturma sürecinde açığa alındığını duyurdu.

AKP iktidarının kadına dönük gerici politikaları sonucu, kadınlar üzerindeki baskı, şiddet, taciz her geçen gün artış gösteriyor. Kadınların nasıl yaşayacağına, ne giyeceğine, nasıl davranacağına iktidar adına müdahale etmeyi görev sayanların sayısı artıyor. Bir gün otobüste tekme atılıyor, bir başka gün hamile spor yapılmasına şiddetle karşılık veriliyor, son örnekte olduğu gibi, “yetkilere” de dayanarak kadının yaşamına müdahale ediliyor. Ancak bu saldırılar her geçen gün tepkiyi büyütmeye devam ediyor.

 
§