25 Şubat 2011
Sayı: SİKB 2011/08

 Kızıl Bayrak'tan
Metal işçilerinin grevi
emeğin davası olmalı!
Biat-ihsan üzerine kurulu sendikacılık ve taşeronluğu bitirme yalanı!
“Ontex’te ihanete ve
sömürüye karşı direniş!
Ontex direnişini görmek istemeyen “emek” dostları üzerine
Ankara İşçi Kurultayı’na giderken
Kurultay hazırlıkları yoğunlaşıyor
Sömürüye ve kölelik dayatmalarına
karşı GREV var!..
Zafer direnen işçilerin olacak!
UPS işçisiyle direniş süreci ve
metal grevi üzerine konuştuk
Arap dünyasında halk ayaklanmaları sürüyor
Amerikancı despotik Bahreyn Krallığı’nın sonu yaklaşıyor.
Mısır’da yeni bir mücadele dönemi
Araştırmacı-yazar Volkan Yaraşır’la gündemdeki halk ayaklanmaları üzerine konuştuk
Dünyadan
Emekçi kadınları
örgütleme eferberliğine!.
Tecavüzü önlemek için yasaları değil düzeni değiştirmeli!
“Emekçi kadınlar
mücadele etmeli!.
Emekçi kadınlar 8 Mart’a yürüyor!
Gençliğin devrimci baharını kazanmak için ileri!
İnce ve Erpak serbest bırakıldı
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tecavüzü önlemek için yasaları değil düzeni değiştirmeli!

Bugünlerde burjuva medyanın gündeminde “hadım yasası” yani “cinsel suçlara yönelik cezaları arttıran yasa tasarısı” var. Bu yasa tasarısı AKP İstanbul Milletvekili Alev Dedegil, AKP Ankara Milletvekili Aşkın Aslan ve bazı milletvekilleri tarafından cinsel suçlara yönelik cezaları arttırmak iddiasıyla meclise sunuldu. Sözüm ona bu yasa tasarısı ile ceza artırımına gidilerek taciz ve tecavüzcüzün önü alınacak.

Ama ne cezaların arttırılması ne de başka bir yöntem bu sistemde kadına yönelik tacizi ve tecavüzü ortan kaldıramaz. Çünkü bu pisliği üreten kapitalizmin kendisidir. Kapitalizm zaten kadını cinsel, ulusal ve sınıfsal açılardan sömürmekte, ikinci sınıf insan yerine koymaktadır. Dahası tüm kurumlarıyla tacizi ve tecavüzü teşvik etmektedir. Bu da sistemin çözüm üretme gücünün olmadığını gösterir.

Peki, bu yasa tasarısı neyi öngörüyor? Yasa tasarısı ile, “cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden” kişinin alacağı cezanın 2-7 yıldan 5-10 yıla, fiilen tecavüzle sonuçlanması durumunda 7-12 yıldan 10-18 yıla çıkartılmasını, suçun akrabalık bağlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmesi halinde cezanın yarı oranında arttırılmasını, mağdur bu suç nedeniyle eğitimini veya eşini terk etmek ya da eğitim gördüğü kurumu veya çalıştığı işyerini değiştirmek zorunda kalmışsa cezanın bir kat arttırılması öngörülüyor.

Ama biz biliyoruz ki, her geçen gün evde, sokakta, işyerinde kısacası her yerde bu tür olaylar yaşanmakta. En son verilere göre 2010 yılında 478 kadın tecavüze, 722 kadın tacize ve 6423 kadın ise şiddete maruz kalmıştır. Yaşananlar gösteriyor ki sanığa verilecek ceza bir yana, kadın mahkemeye başvurduğunda dahi aylarca süren mahkemelerden sonra suçlu yine kendisi olmaktadır. Kadının dar pantolon ve etek giymesi vb. kadının suçlu olduğunun göstergesi olarak sayılabiliyor.

Bu zihniyetin bir örneği ise daha birkaç gün önce Selçuk Üniversitesi İlahiyat Bölüm Başkanı Prof. Orhan Çeker tarafından sergilendi. Bu zatın sarf ettiği sözler bu düzende kadına yönelik bakışın bir aynası durumundadır. Bu insan müsvettesi şöyle diyor; “Sorunun kaynağında kim var? Kadın var. Kardeşim sen dekolte giyersen bu tarz çirkinliklerle karşılaşman sürpriz olmayacaktır. Tahrik ettikten sonra sonucundan şikâyet etmen makul değildir.” Bu sözler kadına yönelik taciz ve tecavüzü meşrulaştırmaktadır. Keza bu yasa tasarısını öngörenler ve bu iğrenç sözleri sarf edenler birlikte çarşaf giymeyen kadına yönelik taciz ve tecavüzü meşrulaştırmaktadır.

Bu sözlerin sahibi şahsın daha önce de bir dini içerikli sitede kadının yüzünü kapatmasını, topuklu ayakkabı giymemesini, parfüm kullanmamasını, dar tesettür olmayacağını, saç boyamanın caiz olmadığını ve hatta kadının yeri geldiğinde sokağa çıkmaması gerektiğini beyan eden iğrenç sözleri de bulunmakta. Aslına bakılırsa bu, gericiliğin kadına bakışının bu zatın dilinden dışa vurumundan başka bir şey değildir.

Yine aynı yasa tasarısı çocuklara yönelik cinsel suçlarla ilgili de düzenlemeler içeriyor. Tasarıda çocuğu cinsel yönden istismar eden kişiye verilen ceza 3-8 yıldan 6-12 yıla, tecavüzünde ise 8-15 yıldan 12-20 yıla çıkartılıyor. Suçun 12 yaşını doldurmamış çocuğa karşı zorla, birden fazla kişi, akrabalar, öğretici, eğitici, bakıcı ve kamu görevlisi tarafından işlenmesi durumunda cezanın yarı oranında artacağı öngörülüyor.

Bu yasayla çocuğa yönelik cinsel suçları cezaların artırılmasını öngörürken, daha birkaç gün önce Mardin’de 13 yaşında bir kız çocuğuna tecavüz eden, aralarında asker, devlet memuru ve korucuların bulunduğu 26 kişi korunurken, mağdurun suçlu çıkartıldığını görmedik mi? “Kendini koruyabilirdi, karşı çıkabilirdi, rızasıyla ilişkiye girdi” diyen bir zihniyetin o profesör müsvettesinden ne farkı vardır? Devlet bir kez daha tecavüzcülerini bu davanın sonucundan koruduğunu göstermiş oldu bizlere. Böylelikle de bu yasanın altının boş olduğunu bir kez daha ortaya koydu.

Peki, suçlu kim? Suçlu kadının bedenini bir meta olarak gösteren kapitalist sistemin ta kendisidir. Suçlu kadını cinsel bir meta olarak sunan ve bunun sektörlerini yaratıp kâr elde eden ve bunu teşvik eden sermaye düzenidir.

Mahkeme mağduru suçladı

Mardin’de 13 yaşındaki N.Ç.’ye tecavüzle suçlanan aralarında asker, devlet memurlarının ve korucuların da bulunduğu 26 sanıklı ‘utanç davası’ 7 yılın ardından geçtiğimiz eylül ayında karara bağlanmış, mahkemenin verdiği karar ise yeni bir utanç belgesi olmuştu. Son olarak sanıklara “iyi hal indiriminden” alt sınırda cezalar verilirken,  açıklanan gerekçeli karar ile yeni tecavüzlere bir kez daha kapı aralandı.

“Hadım etme” tartışmaları günlerdir gündemi meşgul ederken, bir çocuğa onlarca kişinin tecavüz etmesi fakat buna rağmen en alt cezalar ile adeta ödüllendirilmesi, sermaye düzeni içerisinde bu tartışmaların ikiyüzlülüğünü de bir kez daha gösterdi.

26 tecavüzcüye iyi hal indirimi

Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi, N.Ç.’ye bir kez tecavüz eden 13 sanığı, 15 yaşından küçük çocuğun ırzına geçtikleri gerekçesiyle, alt sınırdan 5 yıl hapisle “cezalandırdı”. Mahkeme, sanıkların cezalarından 6’da 1 oranında “iyi hal indirimi” yaparak, “cezayı” 4 yıl 2 aya düşürdü. Mahkeme, N.Ç.’ye birden çok defa tecavüz eden 11 sanığa ise 5 yıl 10 ay “ceza” verdi ve yine “iyi hal indirimi” ile “cezayı” 4 yıl 10 aya düşürdü.

18 yaşından küçük bir sanığa 3 yıl 2 ay “ceza” veren mahkeme, bir sanığı ise eyleminin teşebbüs aşamasında kalması nedeniyle 1 yıl 4 aya mahkum etti. Mahkeme N.Ç.’yi pazarlayan ve kendileri de fuhuş yapan T.T. ve E.A. isimli iki kadına alt sınırı 1 yıl üzerinden 6 yıl ceza verdi, daha sonra bu cezayı suçun birden çok kez işlenmesi nedeniyle 9 yıla çıkardı. Mahkeme bu iki kadına iyi hal indirimi de yapmadı. Buna gerekçe olarak ise kadınların duruşmadaki olumsuz tavırları gösterildi. Buna ek olarak, “kendi yaşadıkları iffetsiz hayatı 13 yaşında bir çocuğa da yaşatmak şeklinde gözüken olumsuz tutum ve davranışları göz önüne alınarak haklarında takdir indirimi yapılmamıştır” denildi.

Kararda, N.Ç.’ye hayır işlemek için para verdiklerini iddia ederek suçlarını örtbas etmeye çalışan ve açıktan yalan söyleyen tecavüzcülerin ise “iyi hal” indirimi alması dikkat çekti. N.Ç.’ye, “Bizimle yatmak istedi, kabul etmeyince de ‘Sizin başınıza iş açarım’ diyerek tehdit ettiği” iftirasını atan sanıklara “iyi hal” indirimi yapılması “duruşmadaki tavırlarına” bağlandı.

Mahkeme gerekçeli kararda, cebir, tehdit ve hileli vasıtalar kullanarak 15 yaşından küçük çocukla cinsel ilişki kuranlara en az 10 yıl hapis cezası verilmesine ilişkin maddeyi işletmemesini açıklarken, “N.Ç.’nin hem kendisini pazarlayan iki kadının yanına, hem de kendisiyle ilişkiye giren 26 kişinin yanına rızasıyla gittiği” yorumunu yaptı.

Kararda, İstanbul Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu’nun N.Ç. ile ilgili raporundaki “Olayın ahlaki radaetini müdrik (Ahlaki kötülüğünün farkında olduğu) olduğu” ifadelerine de yer verilerek şunlar söylendi: “N.Ç.’nin mağduresi olduğu olayların ahlaki radaetinin (kötülüğünün) farkında olduğu, bu olaylara ruhsal yönden karşı koymaya muktedir olduğu halde kendi iradesiyle para kazanmak amacıyla sanıklar T. ve E. ile irtibata geçtiği veya bunlarla irtibata geçen diğer sanıklarla ilişkiye girdiği anlaşılmaktadır” denildi.

13 yaşındaki bir çocuğun kendinden onlarca yaş büyük insan müsvetteleriyle isteyerek beraber olduğunun söylendiği ve böylece tecavüzlerin örtbas edilerek meşrulaştırılmaya çalışıldığı bu karar, kapitalizmin çürümüşlüğünü bir kez daha gözler önüne serdi.


 

 

Tuzla’da dayanışma ve
mücadele çağrısı

Tuza BDSP çeşitli gündemleri işleyerek çalışmalarını sürdürüyor.


8 Mart çalışmaları

Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle Kartal İşçi Kültür Evi’nde gerçekleştirilecek etkinlik için çıkarılan A3 afişler çeşitli yöre dernekleri ve merkezi noktalara asıldı. Çevre ilişkilerine yine etkinliğe çağrı amacıyla ziyaretler gerçekleştirildi ve davetiyeler ulaştırıldı.


Ortadoğu halklarıyla dayanışma çağrısı

Tuzla BDSP, Ortadoğu halklarının yükselttiği mücadele ile dayanışma göstermek amacıyla Tuzla Aydınlı Mahallesi’nde yaygın bildiri dağıtımı gerçekleştirdi. Aydınlı’da oturan işçi ve emekçiler Ortadoğu halklarının onurlu mücadelelerine sahip çıkmaya çağrıldı.

Bu çerçevede yaklaşık 1500 adet bildiri emekçilere ulaştırıldı.

Kızıl Bayrak / Tuzla