02 Nisan 2010
Sayı: SİKB 2010/14

 Kızıl Bayrak'tan
1 Mayıs yolunda ayrışma ve
birleşme ekseni
TEKEL işçilerinin 1 Nisan eylemi..
Faşist baskı ve terör sökmedi, sökmeyecek!
Anayasa tartışmaları ve emeğin sömürüsünün meşrulaştırılması
TEKEL işçilerinin
1 Nisan buluşması...
BDSP’den yaygın 1 Nisan çağrısı
İşçi ve emekçi hareketinden..
EKK’dan direnişteki TÜBİTAK işçisi
Aynur Çamalan’a..
Adana BDSP’den
TEKEL gündemli toplantı
Sınıf hareketi yeni bir dönemin başında / EKİM
Yolsuzluk düzeni kapitalizme karşı mücadeleye!
Avukatlar sömürüye karşı birleşti
Kusursuz cinayet ve
çıplak gerçekler
Kızıldere şehitleri
katliamın 38. yıldönümünde anıldı
Gençliğin Kızıldere anmalarından...
“Hayatımız sınav” raporunun verilerinin gösterdikleri...
Genç-Sen’den geleceksizlik karşıtı faaliyetler...
Irak halklarının sorunları
birleşik direnişle çözülebilir!
Arap Birliği’nin Sirte Konferansı…
Almanya’da ırkçılık ve faşizm devlet eliyle örgütleniyor
Türkiye’de demokratikleşme
sorunu hakkında kısa notlar…- 6 -
M. Can Yüce
Polis terörüne son!
Hasta tutsaklar için
eylemler sürüyor.
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Almanya’da ırkçılık ve faşizm
devlet eliyle örgütleniyor

Kapitalizmin gerçek yüzü olan ırkçılık ve faşizm Avrupa ülkelerinde başta göçmenler olmak üzere tüm işçi ve emekçilere karşı sermaye tarafından yeniden cilalanıp piyasaya sürülüyor.

1930-1945 yılları arasında 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda milyonlarca insanı vahşice katledenleri kutsayanlar ve tarihlerinde yaşanmış bu barbarlığı tartışmasızca sahiplenen faşist çeteler bugün düşünce ve örgütlenme özgürlüğü adına her türlü olanak sunularak örgütlü bir güç haline getiriliyor.

1929’da kapitalizmin büyük krizinin sonuçları olan işsizlik, yoksulluk ve açlık altında yaşamaya mahkum edilen işçi ve emekçiler, bin bir yalan ve demagoji ile faşizmin kitle tabanı haline getirilmiştir. İtalya’da “Kara gömlekliler”, İspanya’da “Ulusal muhafızlar” ve Almanya’da “Ulusal Sosyalistler” adı altında örgütlenen bu katliam çeteleri en büyük desteği her türden sınıf bakış açısı ve bilincinden yoksun toplumun en yoksul kesimi olan işsizlerden almışlardır. Dün bu katiller sürüsünün takipçisi olanlar, bugün tarihi tekerrür ettirmek istiyorlar.

Çünkü içinde yaşadığımız dönem ile 1929 yılları arasında birçok benzerlikler ve paralellikler mevcuttur. Bugün kapitalizm, 1929 ile kıyaslandığında çok daha kapsamlı, çok daha yıkıcı bir ekonomik ve sistem krizi içerisindedir. Kriz yılları birçok ekonomik, sosyal saldırıların yanısıra, onunla at başı giden ve bizzat krizleri yaratanlar tarafından özel bir çaba ve ihtiyacın ürünü olarak örgütlenen siyasal gericilik yıllarıdır. Böylesi dönemlerde her türlü ırkçı, şovenist ve faşist düşünceler burjuvazinin elindeki tüm olanaklar kullanılarak topluma empoze edilmek istenir.

Bu yolla insana ait olan her türden dayanışmacı, mücadeleci toplumsal düşünceler yok edilmek istenir. Bunların yerine ise kutsal birey, üstün ırk, ulusal birlik, güçlü devlet vurgusu özel bir çabayla eğitimden başlayarak, her türlü basın-yayın aracı kullanılarak bizleri aralıksız olarak kuşatır. Buradaki amaç ise işçi ve emekçilerin sermayenin her türden saldırılarına karşı biricik silahı olan örgütlenme ve sınıf bilincinin dumura uğratılması, sınıf içerisindeki farklılıklar özel bir çabayla gündem yapılarak yerli işçileri göçmen işçilere, çalışanları işsizlere karşı kışkırtarak sınıfın birliği parçalanmak istenmektedir.

Bu amaçla başta NPD ve Pro NRW gibi faşist parti ve kurumlar Almanya’nın birçok yerinde olduğu gibi NRW eyaletinde de hızla örgütlenmektedirler. Yaşadığımız bu eyalette sık sık yürüyüş, miting gibi etkinliklerle ırkçı faşist propagandalarını yaygınlaştırmak istemektedirler. Bu vesile ile 27-28 Mart tarihlerinde merkezi Duisburg kenti olmak üzere NRW’nin birçok kentinde İslam karşıtlığı adı altında ırkçı faşist yürüyüş ve mitingler düzenlenmiştir. Aylar öncesinden bu yürüyüşler için izin alınmış, onlarca ilerici kurum ve sivil toplum örgütünün karşı çıkmasına ve etkinliklerin iptali için mahkemelere başvurmalarına rağmen bu yürüyüşlere izin verilmiştir.

Bunun için bu kurumlar “Sivil itaatsizlik hakkımızı kullanarak bu yürüyüşlere engel olacağız” düşüncesi ile buluşma karşıtı yürüyüşler ve etkinlikler düzenleme kararı aldılar.

İlk etkinlik 27 Mart Cumartesi günü faşist NPD’nin Duisburg ana istasyonu önünde düzenlemek istediği mitingin engellenmesidir. Bu eylem, 30-40 faşiste karşı 800’ün üzerinde anti-faşistin militan karşı koyuşu ile engellenmiştir. Burada polis faşistleri korumak ve eylemlerini yapabilmeleri için özel bir çaba harcarken, eylem bittikten sonra alandan ayrılan anti-faşistlere saldırarak 3 kişiyi yaralamış ve 26 kişiyi gözaltına almıştır. Bunlardan altı kişi serbest bırakılırken diğerleri bir sonraki gün yapılacak olan eylemlerden dolayı serbest bırakılmamıştır. 28 Mart günü ise binlerce anti-faşist ilerici kurum ve parti sabahın erken saatlerinde başta faşistlerin yürüyüş güzergahı olmak üzere şehrin birçok önemli merkezine barikatlar kurarak işgal etmiştir. Saatlerce süren bu etkinlikler sayesinde faşistlerin planladığı etkinliklerin hiçbirisi gerçekleşmemiştir. Polisle dönem dönem anti-faşistler arasında çatışmalar yaşanmıştır.

Tüm bu etkinliklerde dikkat çeken en önemli noktalar şunlardır:

- Faşistler bu tür eylemler için özel olarak işsizlikten, yoksulluktan en çok etkilenen ve her biri işçi yoğunluklu şehirleri seçiyorlar. Bu şehirlerde göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı biliniyor.

- Bu tür etkinlikler için faşistlere devlet eliyle her türlü kolaylık sunuluyor. Polis ordusu ile bu katiller çetesi özel olarak korunuyor. Öte yandan ise polisler anti-faşistlere, ilericilere ve devrimcilere düşmanca ve saldırgan bir tutum içinde oluyorlar. Polis tüm bu etkinliklerde özel bir şekilde provokasyon yaratarak her anlamıyla kitlesel ve güçlü olan devrimcilerin eylemlerini toplum gözünde lekelemek istiyor. Bu vesile ile bu etkinliklere katılımı sınırlamaya çalışıyor.

- İki gün boyunca BİR-KAR çalısanları bu eylemlerde, gelişen ırkçılığa karşı çıkarılan bültenleri yaygın bir şekilde dağıttı. Ayrıca eylemlere “Bütün faşist örgütler kapatılsın” yazılı bir pankartla katıldı. Eylemi düzenleyenlerin verdiği bilgiye göre 300’e yakın faşist bu eylemlere katılırken anti-faşistlerin ve ilerici devrimci kurumların düzenlediği etkinliklere 7 bin kişi katıldı.

BİR-KAR Duisburg

 

 

 

Mahle Mopisan işçileriyle enternasyonal dayanışma

Mahle Mopisan işçilerinin sendikalaşma mücadelesine karşı işverenlerin yürüttüğü saldırılar sürüyor. Patron-taşeron-sendika işbirliği ile işçilerin örgütlenmek istedikleri BMİS’in sendikal faaliyet yürütme hakkına yönelik bu saldırı, sermayenin fütursuzluğunu ortaya koyuyor. Mahle Mopisan’ın Stuttgart merkezli bir firma olması sermayenin saldırılarının uluslararası boyutunu da somut olarak ortaya koyuyor.

Sermayenin bu gerici uluslararası saldırısına işçi sınıfının enternasyonal dayanışma ile cevap verilebileceğini belirten BİR-KAR Stuttgart, yaptığı Amanca ve Türkçe açıklamayla, ilerici sendikaların, işçilerin ve devrimci partilerin dikkatini, patron-Türk Metal çetesi işbirliğine çekti. İzmir ve Konya’da süren baskı ve işten atmaları ele aldı.

Yaptığı açıklamayı, bildiri olarak da dağıtan BİR-KAR önümüzdeki günlerde bu çalışmasını farklı araçlarla yürüteceğini bildirdi.

26 Mart Cuma akşamı Alman Sendikalar Birliği (DGB) binasında yapılan toplantıda dağıtılan bildiri büyük ilgi gördü. BİR-KAR, Stuttgart-Bad Canstatt’daki Mahle firmasının önünde, bildiri dağıtarak yapılacak bilgilendirme çalışmasına, devrimci, ilerici işçilere, parti ve örgütlere Türkiye’deki sınıf kardeşlerine ellerini uzatma çağrısı yaptı.