“Hareketimizin gerçek durumuyla az çok tanışıklıgı olanlar, Marksizmin geniş bir biçimde yaygınlaşmasının yanında, teorik düzeyin belli ölçüde düşmekte oldugunu görmemezlik edemezler. Pek çok insan, çok az bir teorik egitimle, hatta hiç egitilmeden, hareketin pratik önemi ve pratik başarıları yüzünden, harekete katılmışlardır. Bunan Raboçeye Dyelo’nin, bir zafer havasıyla Marks’ın şu sözlerini aktarırken nasıl patavatsız oldugunu degerlendirebilirz: ‘İleriye dogru atılan her adım, her gerçek ilerleme, bir düzine programdan daha önemlidir.” Teorik kargaşalık döneminde bu sözcükleri yinelemek tıpkı bir cenazede yaralılara “gözünüz aydın!” demeye benzer. Üstelik Marks’ın bu sözleri, içerisinde ilkelerin formülasyonundaki seçmeciligi şiddetle mahkum ettigi, Gotha Programı konusunda yazdıgı mektuptan alınmıştır. Eger birleşmek zorundaysanız, diye yazıyordu parti liderlerine Marks, hareketin pratik amaçlarını karşılayacak anlaşmalara girin, ama ilkeler konsunda herhangi bir pazarlıga izin vermeyin, teorik “ödünler” vermeyin. Marks bu düşüncede idi, ve hala aramızda -onun adına- teorinin önemini küçümseme yolunu arayan kimseler var!

Devrimci teori olmadan, devrimci hareket olamaz. Moda halinde oportünizm övgüsünün, pratik eylemin en dar biçimlerine delicesine bir kapılmayla el ele gittigi bir zamanda, bu düşünce üzerinde pek güçlü olarak direnilemez. ...”

“... Bu dönemin karakteristik özelligi, bazı mutlak hayranlarının pratik çalışmaya küçümseme ile bakmaları degildir, tam tersine, küçük çapta pratikçilikle teoriye karşı tam bir umursamazlıgın bileşimidir.”

    Lenin
    Ne Yapmalı